Yıllar oldu traduction Français
479 traduction parallèle
Vasseur öleli yıllar oldu ama elleri hala yaşıyor.
Vasseur est mort depuis des années, mais ses mains sont vivantes! "
Yıllar oldu.
Les années ont passé.
Görmeyeli yıllar oldu.
J'en ai pas vu depuis des annees.
Son seferden beri yıllar oldu.
Ça fait des années qu'on nous l'a pas dit.
Seni eski mekanında görmeyeli uzun yıllar oldu.
Ca fait des années qu'on ne te voit plus de par chez nous.
- Oynamayalı yıllar oldu.
Je n'y ai pas joué depuis des années.
Üzgünüm tatlım ama gecelik giymeyeli yıllar oldu.
Désolé, ma belle, mais je ne porte plus de chemise de nuit.
- Görüşmeyeli yıllar oldu.
- Cela fait longtemps!
Yıllar oldu.
Ça fait des années...
O öleli yıllar oldu.
Ça fait des années qu'elle est morte.
Böyle davaları almayı bırakalı yıllar oldu.
Non, non, non, et puis il y a bail, Y a belle lurette que je ne prends plus ces affaires-là,
Yıllar oldu.
Cela fait bien longtemps.
Okuldan mezun olalı yıllar oldu.
Je n'ai pas étudié depuis des siècles.
- Hayır, yıllar oldu.
- On ne se voit jamais.
Yıllar oldu, DuBois'dan haber almayalı.
Tu es sans nouvelle de DuBois depuis des années.
Eğitim Şefim, görüşmeyeli yıllar oldu. İyi misiniz?
Voilà, c'est comme ça que tu as fait.
Görüşmeyeli yıllar oldu. - Arayıp, sormalısın. - Oh, tombul...
Cela fait des années que nous ne nous sommes pas vus.
Aramızdaki iletişim kopalı o kadar uzun yıllar oldu ki.
Nous sommes deux étrangers.
Bu kadar zengin bir sofra görmeyeli yıllar oldu.
Je n'ai plus vu de pain aussi riche depuis des années.
Ben güzelce yıkanmayalı yıllar oldu.
Cela fait des années que je ne me suis pas lavé à fond.
Görüşmeyeli yıllar oldu.
Il y a des années.
- Yıllar oldu.
- Depuis longtemps.
Yıllar oldu kılıcın kalkanla çarpışmasının sesini zırhlı şövalyelerin yere düşüşünün gürültüsünü duymayalı hançer korunmasız kasıklara saplanırken fışkıran kanı görmeyeli.
Ca fait des années qu'on n'entend plus les épées heurter les boucliers... la clameur des chevaliers mordant la poussière... le jaillissement du sang quand la lame les perce à l'aine!
Buraya gelmeyeli yıllar oldu ve yeni güzel restoranlar var mı diye merak ediyorum.
Je ne suis pas venue depuis des années et... je me demandais s'il y avait de nouveaux restaurants.
Kar görmeyeli yıllar oldu.
Ça fait des années que je n'ai vu la neige.
- Baronu öldürmediğin iyi oldu. Yoksa dönmen aylar yerine yıllar alırdı.
C'est une bonne chose d'avoir été contraint â l'exil.
Yıllar yeni katmanlar ekledi ama o hala oradaydı ve kendinize zarar vermenize sebep oldu.
Les années passant, cela vous poussa à vous meurtrir. Comment cela?
O yıllar boyunca benimle çalışmak isteyen, kendi gözüyle görüp kendi aklıyla düşünebilen birkaç kişi oldu.
Non, il y a toujours eu un homme prêt à travailler avec moi, un homme capable de voir et de penser par lui-même.
Bunları düşünmek için yıllarım oldu, Morris. Ve de anlıyorum.
J'ai eu des années pour y penser, Morris, et je les comprends.
peki, Duval... yıllar sonra seni yeniden görmek ne güzel, ne kadar oldu? yaklaşık 5 yıl. sizi daha çabuk tanıyamadığım için affedin... fakat sizi son gördüğümde bir çocuktunuz, nasıl da büyümüşsünüz.
Duval... quel plaisir de vous revoir après tant d'années.
Aldo bütün bu yıllar boyunca, beni düşündüğün bir an oldu mu?
Aldo... Pendant toutes ces années, est-ce qu'il t'est arrivé de penser à moi?
- Uzun yıllar önceydi. Tam 28 yıl oldu.
- Il y a longtemps. 28 ans.
Ve yıllar geçtikçe, küçük kıza iyice bağlandı, yetiştirilme tarzından giderek daha fazla rahatsız oldu.
Et les années passant, cet amour s'est développé elle était très inquiète sur la façon dont elle était élevée.
Korkunç hatıraların esiri olarak ölüp gitti yıllar geçtikçe küllenmektense giderek büyüyen korkunç anılar ve aklı o kadar kötü durumdaydı ki..... ölümün gelmesi onun için ilahi bir özgürlük oldu.
Des souvenirs terribles l'ont anéantie : des horreurs qui ne se sont pas effacées avec le temps, mais qui au contraire l'ont envahie, choquée et déstabilisée jusqu'à ce que la mort la délivre.
Uzun zaman önce, çok uzak bir ülkede bir kral ile, iyi yürekli bir kraliçe yaşardı. Yıllar boyunca bir çocukları olsun istediler ve sonunda dilekleri kabul oldu.
Il était une fois dans une contrée reculée, un roi et une reine qui depuis longtemps espéraient avoir un enfant.
Baban öleli yıllar oldu.
- Papa va me tuer!
Leamas'ın sunduğu hayati delil bize yıllar öncesine ulaşan bir istihbarat zincirinin son halkasını sağlamış oldu.
Les éléments fournis par Leamas, bien que par fragments, nous apportent la preuve finale d'une longue chaîne d'indices qui nous ramènent plusieurs années en arrière.
Fruma Sarah öleli yıllar oldu. Sus!
Fruma-Sarah est morte depuis des années.
Yıllar boyunca tek bir korkunç tutkum oldu bir zamanlar Mısır firavunlarının kullandığı hayat ırmağını bulmak.
Pendant des années, j'ai eu cette terrible obsession... Trouver le fleuve de la vie emprunté autrefois par les pharaons d'Egypte.
Babanla geçirdiğimiz çok güzel yıllarımız oldu.
J'ai donné de nombreuses années. Ton père aussi, tous les deux.
Uzun yıllar boyunca çok sohbetimiz oldu.
Nous avions de longs, d'intimes échanges.
Yılların emeği ve fedakarlığı....... ziyan oldu gitti!
Des années de travail et de sacrifices... à la rue.
Ve yüzyıllar sonrasında, Batı Avrupa'yı etkilemeden önce... Asya kültürü üzerinde yansımaları oldu.
et a flué de nouveau vers l'Asie un siècles après, avant elle n ´ atteignait jamais l ´ Europe de l'ouest.
Bu ayrıcalığa hak kazanmak yılların çalışması ile mümkün oldu.
Elle a travaillé dur pour ce privilège.
Tensel arzuyu geride bırakmak yıllar süren çabayla oldu.
Il lui a fallu de longues années pour renoncer á la chair.
Evet. Dolu dolu geçen yıllarımız oldu.
Oui, ces années-là ont été très riches.
Savaş yılları bana çok pahalıya mal oldu... Peşinden kovaladığım işler için çok fazla efor harcadım artık yaşamımı değiştirmek istemiyorum.
Les années passées à la guerre, m'ont beaucoup couté, j'ai mis trop d'effort pour continuer, alors je n'ai plus envie de changer ma vie.
Nerdeyse yıllar oldu.
Cela fait des siècles.
Salt iki yıl oldu, ama sanki yıllar geçmiş gibi.
Ça ne fait que deux ans mais ça me semble si loin...
Hindistan'daki isyanda, emrim altında görev yaptığı sırada onun cesaretine şahit oldum, ve sonraki yıllar boyunca oldukça hızlı bir yükseliş yaşadı, örneğin, terfisi benimkinden çok daha hızlı oldu.
C'est un exploit rare. C'est sa bravoure lors de la mutinerie qui lui a valu son accession. Et puis...
Ondan tamamıyla nefret etmem yıllar sonra oldu. Yıllarca korku yüzünden bir aptal gibi dolaşıp durdum.
Il m'a fallu des années pour pouvoir la haïr et vaincre cette angoisse qui me rendait folle!
öldürdün 19
öldürecek 16
öldüreceğim 51
olduğunu biliyorum 33
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldürecek 16
öldüreceğim 51
olduğunu biliyorum 33
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldük 27
oldu o zaman 19
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
oldu bitti 17
öldür beni 219
oldu bile 25
oldu o zaman 19
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
oldu bitti 17
öldür beni 219
oldu bile 25