Zat traduction Français
180 traduction parallèle
Zatı alinizin, güçlerimizin şuanda ne büyük zorluklarla.. .. uğraştığının bilincinde olmadığı aşikar.
M. le ministre, vous ne semblez pas comprendre les difficultés inextricables dans lesquelles la police se débat.
Makam arabanız zatıalinizi bekliyor, Majesteleri.
Votre attelage n'attend que votre Régal postérieur.
Bu sabah tuzakları kontrol ettin mi Hoskins? Henüz değil zat-ı şerifleri.
Vu les trappes, ce matin?
Yerlerini sürekli değiştir Hoskins yoksa nerelerde tuzak olduğunu birbirlerine söylerler. Emredersiniz zat-ı şerifleri.
Il faut les changer de place souvent.
Pennyman, zat-ı şerifleri, Sprockett Çiftliği'nden.
Pennyman... de la ferme Sprockett.
Anladığım kadarıyla, zat-ı şerifleri, Chalfont dükü siz oluyorsunuz? - Benim
Vous êtes bien le duc de Chalfont?
Ne diyorsunuz Zat-ı Şerifleri? Size isnat edilen suçtan suçlu musunuz yoksa değil mi? - Suçlu değilim.
Votre Grâce veut-elle se déclarer coupable de ce crime ou non coupable?
Bu, zat-ı şerifleri, bu meclisin tek amacıdır.
C'est tout l'objet de cette assemblée.
Öncelikle, zat-ı şerifleri izin verirse.. Melankolik durumlarda okunmak üzere kaleme aldığım bir kaç dizeyi okumak isterim
Si Votre Grâce le permet, j'aimerais lui lire quelques vers que j'ai écrits pour la circonstance :
Dışarıda görev yapanların sayısından anladığım kadarıyla, zat-ı şerifleri çıkmanızı bekleyen büyük bir kalabalık var.
On me dit qu'une grande foule attend votre sortie.
Bu arada, sadece zat-şerifleri düşes hanımefendi değil... bayan Holland da beklemekte.
Il y a non seulement Sa Grâce la duchesse, mais aussi Mme Holland.
Olanları bir zat gördün mü, Woodruff?
Vous avez assisté à la scène?
Hey, Zat-ı Alileri!
Bon Dieu, allons-y.
Çıkalım, Zat-ı Alileri!
Au boulot, samouraï!
Geçmiş geçmiştir. Burada Lordlar veya Zat-ı Alileri yok.
Il n'est que l'un d'entre nous, maintenant.
- Filistinli bir komutan, bir zat.
Le commandant palestinien, voilà qui il est.
Kartalların evliliği, Zatı şahaneleri!
Un mariage d'aigles, Votre Sainteté!
Zatı Alilerinin gözleri çok keskin, haddim değil ama- -
Vous avez bon œil, Votre Splendeur, si je puis me permettre...
Zatı Alilerini şimdi locaya götürebilir miyim?
Puis-je escorter Vos Splendeurs à la galerie maintenant?
Bir ara, senle helikopterdeydik... - Helikopter mi? - Evet!
Et a ce moment-la zat m'avec toi dans un helicoptere.
Zatı âlinize bunu getirmenin iyi olacağını düşündüm.
J'ai pensé vous rapporter ceci, Excellence.
- Hep şüphelenmiştim zat...
- J'ai toujours soupçonné...
Ben ki, Lenin'in en büyük dostum dediği zat.
Moi, que Lénine appelait sont meilleur ami!
- Zat-i!
- Ta...
Zat-i âliniz çok nurani!
Ta, ta... engendré chérubin.
Öyle, evet! "Siz zat-ı muhtereme bir çocuk..."
Oui. "J'envoie à vous un garçon..."
"Zat-ı muhterem" ha!
J'envoie à vous! Drôle!
Ve bu bey de saygıdeğer evsahibimiz sana cemiyetin kapılarını açan zat.
Notre aimable hôte qui t'introduira dans la haute société.
Zat-ı şahaneleri.
Etre Magnifique...
Ama... zat-ı şahaneleri, o sadece bir kişi... siz üç kişisiniz.
Etre Magnifique, il est seul alors que vous êtes trois.
Tarih hiç bir zat'a hediye vermez, Bay Grisbane.
L'histoire n'a aucun pouvoir sur le présent, M. Grisbane.
Anlaşılan, doğa adamı olduğunu iddia eden bu zat, onun bir tuzlu su kaplumbağası olduğunu bilmiyordu.
Apparemment, cet homme de la nature ne savait pas qu'il s'agissait d'une tortue de mer.
Zatı-âliniz elçilerimizin kendilerini... ne heybetle dinlediğini anlatmalarını duymalıydınız... çevresindeki asil danışmanların çokluğunu... ve nasıl korkunç bir kararlık gösterdiğini.
Que Votre Grâce questionne les ambassadeurs. Il a écouté leur message avec une grande dignité... il était bien pourvu de nobles conseillers... fut modéré dans ses objections... et s'est montré redoutable dans sa résolution!
Bu haşmetli zat sen misin?
C'est toi, embaumé sur la couverture?
"Burada yatan zat hariç herkes hesaba çekilebilir."
"Tout homme peut être questionné, sauf celui qui gît ici."
Bu ECT... zat'n'ktel deşarjına mı benziyor?
Cet ECT, est-ce comme une décharge de zat'n'ktel?
Bunlar Goa'uld zat'n'ktel. Başka bir enerji türü kullanan bir silah. Enerji silahından daha az güçlü.
C'est un zat'n'ktel Goa'uld... une arme qui utilise une forme d'énergie différente... moins puissante que la lance.
Zat tabancası diyelim tamam mı?
Appelons ça un zat, d'accord?
Bu tam bu kasabanın ihtiyacı olan şey, sizin vaazcinizden başka bir mübarek zat daha.
Vous avez bien besoin d'un autre vertueux.
- Sadece zat'n'ktel ile vurmak durumundayım.
- ll suffit d, utiliser un Zat, n, ktel.
Bizim bir zat silahı sahibi olmamız için birer silah eksiğimiz var.
Pour pouvoir utiliser un Zat, il nous faut un Zat.
- Zat silahı mı?
- Un Zat?
Günaydın, zat-ı şerifleri.
Bonjour, Votre Grâce.
Çok yaşayın zat-ı şerifleri!
Vive Sa Grâce!
Hayır zat-ı şerifleri. Scotland Yard'dan.
Non... de Scotland Yard.
Tanrı, zat-ı şerifleri hakkında hayırlısına hükmetsin.
Que Dieu assiste Votre Grâce!
Zat-ı şerifleri, bir düşünün.
"Votre Grâce... méditez..."
Zat-ı şerifleri, hazırlanın " -
Votre Grâce, préparez-vous!
Zat-ı Şerifleri, sizi az önce idare merkezinden gelen bir telefondan haberdar etmek isterim.
Une communication du Ministère de l'Intérieur!
Bu zat, Darling, ilk aşamada hastanede bir Alman casusu olduğunu bildiren kişi.
Par Malheur, j'ai été zi longtemps un Zous-Marin en Allemagne que j'ai attrapé une Pointe d'Aczent de chez Eux.
- Zat'n'ktel.
- Zat'n'ktel.