Çok heyecanlandım traduction Français
500 traduction parallèle
Çok heyecanlandım.
J'étais toute excitée.
Ama diğerleride attı, çok heyecanlandım.
Mais j'étais si troublée et les autres ont jeté les leurs.
- Çok heyecanlandım.
- Je brûle d'impatience.
Oh, Freddy, sevgilim, çok heyecanlandım!
- Tu es très bien comme tu es.
Sormayı unuttum, seninle tekrar karşılaştığım için çok heyecanlandım. Yemeğe ne dersin?
Je vous ai même pas demandé, je suis si content de vous voir... vous dînez ici?
Özür dilerim, çok heyecanlandım.
Pardon, j'étais trop content...
- Çok heyecanlandım ben...
J'étais si nerveuse...
- Çok heyecanlandım.
Je suis tellement excité.
Çok heyecanlandım, doğru düzgün düşünemiyorum!
J'en perds la raison! C'est vous qui commandez.
Hastanenin başına geçtiğinizi duyduğumda çok heyecanlandım.
Je suis enchanté que vous preniez la tëte de l'Institut.
- Çok heyecanlandım.
- J'ai raté mes figures.
Röportajı kabul ettiği için ben de çok heyecanlandım. John McEnroe röportajı iptal etmişti de.
En fait, je suis ravi qu'il ait accepté De faire l'interview, car John McEnroe ne pouvait plus.
- Repliklerini çalış. - Çok heyecanlandım!
- Apprends ton texte.
Çok heyecanlandım ve sana ne yapabileceğini düşünmeden edemedim.
J'en avais tellement envie que je n'ai pas pensé à ce que ça te ferait.
Çok heyecanlandım.
J'en suis ravi.
- Birden çok heyecanlandım.
- J'étais surexcité, c'est tout.
Çok heyecanlandım.
Je suis très enthousiaste.
- Bu harika. Çok heyecanlandım.
Je suis si contente.
Özür dilerim! Çok heyecanlandım! Ne dediğimin farkında değilim.
Pardon, je suis si excitée que je dis n'importe quoi.
- Stanley, çok heyecanlandım.
- Oh, ouais. - Oh, Stanley, je suis toute excitée.
Çok heyecanlandım.
Je suis si excitée.
- Çok heyecanlandım.
Je suis si heureuse.
Çok heyecanlandım.
Je suis si troublée...
Çok heyecanlandım.
On te respecte pas.
Çok heyecanlandım.
Lou, j'en frissonne.
Kahretsin. Çok heyecanlandım.
Zut, j'y ai été un peu fort.
o an gerçekten çok heyecanlandım.
Je suis très excitée.
Sherwin Williams'la karıştırıyorsun. Çok yakın ama. Çok heyecanlandım.
- Ne parle ni de vacances, de musique, de soleil, de sexe, rien de joyeux.
Çünkü beni çok heyecanlandırıyor
Elle m'électrise
Çok heyecanlandım.
Vous avez raison.
Çok heyecanlandım.
- C'est quoi?
Ona bu sabah verdiğin pulları görünce gerçekten çok heyecanlandı.
Il était si heureux quand je lui ai donné les timbres que tu m'as remis ce matin.
Her biriniz bir diğerine göre beni daha çok heyecanlandırıyor.
Chacun m'excite plus à cause de l'autre.
- Sanırım çok heyecanlandı.
- Eh bien, il est surexcité. - De l'eau!
En çok onu ilk kez uçurduğumda heyecanlandım.
Fallait voir la première fois où je l'ai lâché.
Şimdi onu görebilirsiniz. Fakat çok konuşup heyecanlandırmayın, tamam mı?
Vous pouvez la voir, mais ne la fatiguez pas trop.
Çok heyecanlandım, neden biliyor musunuz?
Je suis ému.
Bütün bu konuşmalar beni çok heyecanlandırdı.
Ca m'a électrisée d'en parler.
Bu gece büyükanneni aradığımızda çok heyecanlandı. Onunla kalacağını duyunca çok sevindi. Senin için bir sürü güzel şey planlamış.
Quand j'ai appelé grand-mère ce soir... elle était vraiment contente que tu passes quelques jours chez elle... et elle a un tas de projets formidables pour vous deux.
Anna-Marie'nin benim kölem olması, beni çok heyecanlandırmıştı.
Je devins l'esclave d'Anne-Marie. Ça m'excitait énormément.
Evet. Herkesin beni seyrettiğini düşünmek beni çok heyecanlandırır.
Ça m'excite quand je sais que vous me regardez tous.
Eğer benden para almazsan bu beni daha çok heyecanlandırır...
Mais ça m'excite plus si... Si c'est gratuit.
Sammy, orada yeniden atış yaptığını görmek herkesten çok beni heyecanlandırdı ama Babette'in kulağına attığında ben bile biraz utandım çünkü çok yakın duruyordu.
J'ai pris plus de plaisir que quiconque à te voir lancer comme avant, mais même moi j'ai été un peu gênée quand tu as frappé Babette parce qu'elle était sur la plaque.
- Çok heyecanlı olmalısın! - Tabii heyecanlandım.
Oui, bien sûr que je le suis.
Çok konuşmaya meyilliyimdir, özellikle de heyecanlandığımda.
J'ai tendance à trop m'emballer, surtout quand je suis excitée.
Personele dağıttım, kesinlikle çok heyecanlandılar.
Je les ai distribuées... Les hommes étaient ravis!
Bana çok ilginç gelmişti, beni aynı anda korkutan, ürküten heyecanlandırıp, hasta eden her şeyi bir arada yapan bir gezinti.
Cela m'intriguait, que... voltiger là-dedans puisse me rendre si heureuse, si terrifiée, si malade, si exaltée... et si émerveillée à la fois.
Çok güzel. O İzlandalılar yatırımlarını kuzeybatıya getirirken nasıl heyecanlandığımızı anlatamam.
Je suis vraiment excité à l'idée d'un investissement Islandais dans le Nord-Ouest.
İki adamı sevişirken görmek beni çok heyecanlandırmıştı.
Voir deux hommes faire l'amour m'a énormément excitée.
Edward, ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Çok sevindim.
Je suis vraiment très content pour toi.
Çok üzgünüm. Biliyorum, konuşmamalıydım... ama kalabalığı görünce heyecanlandım ve...
Je ne devais rien dire, mais dans le feu de l'action...
heyecanlandım 20
çok hoşsun 64
çok heyecanlıyım 140
çok hastayım 35
çok hoşuma gitti 64
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsun 64
çok heyecanlıyım 140
çok hastayım 35
çok hoşuma gitti 64
çok hoş 795
çok havalı 33
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok heyecan verici 71
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok heyecan verici 71
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok hoş olur 23
çok hoşlar 25
çok hızlı 94
çok hoş biri 33
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok haklısınız 85
çok hoştu 69
çok haklı 59
çok hoşlar 25
çok hızlı 94
çok hoş biri 33
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok haklısınız 85
çok hoştu 69
çok haklı 59