Ölüm sebebi traduction Français
905 traduction parallèle
Ölüm sebebi : iç kanama.
Cause de la mort, hémorragie interne.
Ölüm sebebi : Keskin bir aletle ağır darbeler.
Cause de la mort, coups violents portés par un instrument acéré.
Ölüm sebebi onaylanmadan gitmenize izin veremem.
Vous ne pouvez pas partir avant le rapport d'autopsie.
Ölüm sebebi olarak ne yazıyorsunuz, doktor?
De quoi est-il mort, docteur?
Direk ölüm sebebi zatürre, ama alkolizm de...
Son organisme miné par l'alcoolisme...
Ölüm sebebi, zatürre.
Cause du décès... Pneumonie.
Babanızın ölüm sebebi neydi? Benimkiyle aynı.
- Comment votre père est mort?
Ama ölüm sebebi iki mermi deliği. Pnömonik vebası vardı. - Ama ölüm sebebi...
Mais il est mort par balle.
- Ölüm sebebi belirtilmiş mi?
Horticulturellement parlant.
Ölüm sebebi nedir? Öyle ani oldu ki.
Savez-vous la cause de sa mort si soudaine?
Ölüm sebebi ha?
La vraie raison?
Ölüm sebebi?
La vraie raison?
Ölüm sebebi, "balonlara karşı aşırı ilgi" olarak kaydedildi.
Sa mort fut attribuée à un goût excessif pour les... sphériques.
Ölüm sebebi :
Cause du décès :
Ölüm sebebi, şüphesiz ki şiddete maruz kalmış olması.
- de la mort de cette jeune fille?
- Elbette. Size göre ölüm sebebi hakkında şüpheniz yok değil mi?
Selon vous, il ne fait aucun doute que son cœur a lâché?
ölüm sebebi :
Cause de la mort :
"Ölüm sebebi ; 11 makineli tüfek mermisi."
... cause de la mort 11 impacts de balles...
Ölüm sebebi aşikar olarak küçük bir altın yılanı.
" La cause du décés est apparemment un petit serpent d'or
Otopside ölüm sebebi için ne deniyor?
La cause de la mort?
Ölüm sebebi aşırı dozda eroin.
Elle est morte d'une overdose d'héroïne.
Ölüm sebebi Gloria'nınkiyle birebir aynı.
La cause de la mort était identique à celle de Gloria.
Ölüm sebebi ; verem.
" d'une consomption.
22 günlük. Ölüm sebebi ; gut hastalığı.
" âgé de 22 jours, est mort de la goutte.
Ben genellikle yanılmam ve tahminim amcanın ölüm sebebi, kusursuz bir kazaydı ve suç ortağının ganimeti almak için kasayı uçurduğu anda oldu.
Je me trompe rarement et je crois que l'homme responsable de sa mort a eu le temps de passer le magot à un complice.
Bir embolizm yaratır ama asıl ölüm sebebi biyokimyasal.
Elle crée une embolie, mais la cause de la mort est en fait biochimique.
Ölüm sebebi, boğulma.
Elle est morte... noyée.
Ölüm Sebebi :
coup de poignard à la poitrine.
Daihachi Baba Ölüm Sebebi :
Cause de la mort : poignardé au visage, au cou, au front, et à la poitrine.
Babamın ölüm sebebi tam olarak neydi?
De quelle maladie est mort mon père? Quel secret cache cette île?
- O zaman ölüm sebebi ne?
Comment est-elle morte?
Antonio'nun ölüm sebebi bu. Yeter.
C'est à cause de l'autre qu'Antonio est mort.
Ölüm sebebi. göğüste dört kurşun.
Cause de la mort : quatre balles.
Ölüm sebebi ortada.
La cause de la mort est évidente.
Görünüşe göre, ölüm sebebi...
Cause apparente de la mort...
Ölüm sebebi nedir müfettiş?
Quelle est la cause du décès, inspecteur?
Ölüm sebebi henüz bilinmiyor, ama Squares'in uyuşturucu geçmişi vardı.
Les causes du décès n'ont pas été révélées... mais Squares se droguait depuis longtemps.
- Ölüm sebebi bu değilmiş.
- Mais il n'est pas mort de ça.
Ölüm sebebi A.D.A. gibi görünüyor.
On dirait une O.D.O.
Ölüm sebebi boyun kırılması mıydı?
- Mort d'une fracture des cervicales?
Ölüm sebebi neymiş?
Quelle est la cause de la mort?
Peki ölüm sebebi şüpheli değil mi?
Pas de doute sur la cause du décès?
Muhtemel ölüm sebebi :
Cause possible du décès :
Ama ölüm sebebi olduğundan şüpheliyim.
Mais je doute qu'il en soit mort.
NASCAR'ın iddiasına göre Buddy'nin asıl ölüm sebebi senin aracın.
Dans le milieu, on dit qu'il est mort à cause de la qualité de tes tubes.
İkisinin de ölüm sebebi, duran nesnelerle çarpışmak.
Morts causées par rencontre directe avec objets fixes.
Efendim, ölüm sebebi ne yazalım?
Comment va-t-on expliquer tout ça?
Onun ölüm sebebi ben değilim.
Je ne suis pas coupable.
Onun için ölüm kalım meselesiydi. Ama bunu yapmamın bir diğer sebebi de onun, senin baban olmasıydı.
C'était une question de vie ou de mort pour lui... mais je l'ai fait aussi parce que c'était ton père.
Ölüm ani olmuş. Sebebi ağır ve küt bir cisimle vurulmuş olması.
La mort, survenue sur le coup, a été portée avec un instrument contondant.
Ölüm ve yaşam konusundaki ilgimin sebebi bu.
C'est pourquoi la vie et la mort m'intéressent...