Özel bir şey yok traduction Français
182 traduction parallèle
Özel bir şey yok, 4 numarada kırık bir lavabo.
Rien de spécial, un lavabo cassé au numéro 4.
Özel bir şey yok.
Je l'avais à la main, je suppose. Rien de spécial.
Bu gece özel bir şey yok.
Rien de spécial.
Özel bir şey yok efendim.
Pas vraiment.
Özel bir şey yok.
Du nouveau? Rien de spécial.
Özel bir şey yok.
Pas particulièrement.
- Özel bir şey yok.
Je n'ai rien de particulier.
Özel bir şey yok, sadece sandöviç ve süt ama eve gelmenizi isterim.
Simplement des sandwiches et du lait. Venez avec moi jusqu'à la maison.
Özel bir şey yok.
Rien de plus.
Özel bir şey yok, hayır.
Non, rien en particulier.
- Özel bir şey yok.
- Rien de spécial.
- Özel bir şey yok.
- Rien de particulier.
Özel bir şey yok. Haliyle, onları salmışlar.
- Rien de spécial, on les a relâchés, naturellement.
- Özel bir şey yok.
Mais ça n'a rien d'exceptionnel.
Özel bir şey yok.
Je ne veux rien de particulier.
Oh, özel bir şey yok.
Rien de spécial.
- Iıh istediğim özel bir şey yok.
Rien en particulier. Tout me fera plaisir.
- Aslında özel bir şey yok Franz.
Eh bien, rien de particulier, Franz.
Sadece düşünüyorum, özel bir şey yok.
Je gamberge, c'est tout. Tu sais, rien de spécial. Je gamberge, quoi.
Özel bir şey yok. Benden onu eve götürmemi istedi.
Rien, elle cherchait juste un chauffeur.
Bu adamlar sadece bir veda partisi veriyor, büyük, özel bir şey yok.
Juste une petite fête pour mon départ, rien de spécial.
Çayda özel bir şey yok!
C'est vous qui avez quelque chose de spécial en tête.
Özel bir şey yok.
Rien de spécial.
Hakkımda özel bir şey yok.
Je n'ai rien de très spécial.
Yok, özel bir şey yok.
Non, pas spécialement.
Biliyorsun, özel bir şey yok.
Rien de spécial.
Yani herkesin dediğinin aksine, onda özel bir şey yok.
En fin de compte, elle n'a rien de spécial.
Özel bir şey yok. Peki neden çevresinde silah var?
Si c'est ça, pourquoi des canons tout autour?
Özel bir şey yok henüz efendim.
- Des visiteurs?
Onlarda özel bir şey yok.
Ils n'ont rien d'exceptionnel.
Özel bir şey yok gerçi.
Ce sera frugal.
Özel bir şey yok.
Aucune raison particulière.
Onlarda özel bir şey yok.
Ils n'ont rien d'ex ceptionnel.
Özel bir şey yok.
Je ne pense rien de spécial.
Su donanmada özel hayat diye bir sey yok mu?
Y a pas moyen d'être tranquille dans cette fichue marine?
Ama özel anlaşmaya karşı bir şey yok.
- Les ventes privées sont libres.
Özel bir şey yaptığım yok.
Je fais rien de particulier.
Lord hazretlerinin görecekleri üzere, özel önem taşıyan herhangi bir şey yok.
Rien d'une importance capitale.
Bence başlangıçta olduğundan daha ilginç hale getirmek için özel bir şey yapmanıza gerek yok.
Vous ne devriez rien avoir à faire de spécial pour que ce soit plus intéressant que ce n'est déjà.
Özel bir şey yok.
- Bien, alors rien, tu vois.
Özel bir sebebi yok. Sizlerle konuşmak istediğim bir şey var.
Comme ça, pour vous dire quelque chose.
Özel bir şey. Piyasası yok.
Dure à placer.
- Hayır, özel bir şey yok.
Rien.
Özel bir şey yok.
Une chose que vous nous avez cachée?
Bakacak bir şey yok. Burada sadece özel efeklter oluşturuyoruz.
C'est juste quelques effets spéciaux qu'on met au point.
Özel bir sebebi yok. Değişen bir şey yok.
Je n'ai rien contre toi de spécial Rien n'est changé, sois sûr
Linda, kesinlikle, Linda. Ve sadece bir hatırlatma ; Linda'nın sıvışarak masanıza gelip kendi özel şovunu sadece 5 dolara yapmasından daha fazla isteyeceği bir şey yok.
Linda ne demande pas mieux que d'onduler jusqu'à votre table pour un spectacle exclusif à 5 $ seulement.
Ve sadece bir hatırlatma ; Michelle'in masanıza gelip kendi özel şovunu yapmaktan daha fazla isteyeceği bir şey yok.
Je vous le rappelle, rien ne plairait tant à Michelle que de vous offrir un spectacle exclusif.
Evet özel hayatımda, Tanrı şahit tek bir güzel şey yok.
Ma vie personnelle... je peux jurer qu'elle n'a rien de bon.
Sorun değil. Zaten özel bir şey de yok.
Rien en tête-à-tête.
Bayrama özel bir şeyin yok mu, bayramlık bir şey?
As tu quelque chose de spécial? De festif?