Üst traduction Français
9,972 traduction parallèle
Her şey üst üste bindi.
Ces créatures étaient partout.
Bu bahsettiğin üst kademeler senin anlattığın şeyleri doğrulayacaklar mıdır?
Ces supérieurs dont vous avez fait mention, je présume qu'ils pourront confirmer tout ce vous nous racontez.
Sanırım üst katta 2 kişi daha var.
Je crois qu'on en a deux autres à l'étage.
Tarih ve yerleri üst üste koyduğunda daire dilimlerini görüyorsun giriş ve çıkış portalları gibi.
Si tu superposes les dates et les lieux, tu vois des secteurs se former. Qui sont comme des portails d'entrée ou de sortie.
Aksilikler hep üst üste gelir.
Un plaisir ne vient jamais seul.
Buzdolabının üst rafında.
Dans le frigo. - Bonjour.
Merdivenlerin en üst basamağına çıktığımızda dizlerimin üzerine çöktüm ve şöyle dedim Hillary, seninle tanıştığım zaman hayatımın sonunda bütünleştiğini hissettim.
En haut des escaliers, j'ai mis mon genou à terre et j'ai dit... "Hillary, quand je t'ai rencontrée, " J'ai senti ma vie s'épanouir avec plénitude. "
Ve, Toby... Tahliye tünellerinin yerini bilen üst düzey yetkiye sahip herkesin tek tek ismini istiyorum.
Et, Toby... je veux les noms de tous les employés possédant une habilitation qui savaient pour ces tunnels.
Deneklerimizle eşsiz deneyimler yaşamış üst kademe exobiyolojist ve genetik bilimci kendisi.
C'est une excellente exobiologiste et généticienne avec une expérience unique auprès de nos cobayes.
Bizi suçlamayın biz daha yüksek bir akıl tarafından sizin gelişiminize ve bilincin daha üst bir mertebesine erişiminize nezaret etmek için görevlendirildik.
Ne nous condamnez pas, on a été chargés par un esprit supérieur de superviser votre évolution vers un niveau le plus élevé de la conscience.
Haydi, gel üst kata çıkalım.
Viens, montons.
İnsan sarhoş olmadan kaç gün üst üste içebilir?
Combien de jours d'affilée quelqu'un doit boire avant d'être normal?
Oldukça üst seviye seviştik.
On s'est chauffés.
- Ne diyorsun, kötü bir gece geçirdi diye hayatı alt üst mü oldu?
- Qu'est-ce que tu dis? Il a juste passé une mauvaise nuit,
Biraz bekleyebilirseniz size etrafı gezdirmesi için üst yönetimden birini göndereceğim.
Si vous voulez bien attendre une minute, je vais chercher quelqu'un de la gestion pour te faire visiter.
Senin gibiler sayesinde işleri üst seviyeye çıkarıyorum.
C'est à cause de types comme toi que je peux amener mon travail à un niveau supérieur.
Altı üst düzey yetkili ise bir panik odasına sığınmış durumdalar. Asıl hedef onlar olmalı.
Les six autres ont pu se réfugier dans la chambre forte.
Sen üst düzey bir bilgisayar korsanısın.
Vous êtes un pirate de rang ultra-wizard.
Demek bir Dışişleri yetkilisi ve Savunma Bakanlığı'nın üst düzey çalışanı bu suikastın gerçekleşmesine yardım etmişler.
La Défense et les Affaires étrangères ont été manipulées pour permettre cet assassinat.
Hey, tatlım, üst raftan 4 tekila alayım.
Salut, beauté. Quatre tequilas, qualité supérieure.
En alttan en üst kademeye kadar savunma yapılmasını öneriyorum.
Je conseillerais d'élargir et de déplacer "griefs envers le roi" vers la fin.
Neden dünyanın üst düzey istihbarat örgütlerinden biri yardımımızı istiyor?
Pourquoi une des meilleures organisations d'espionnage du monde a besoin de notre aide?
Sana Audrey'de bir apartman aldım en üst katta, Potomac'ın muhteşem bir manzarası var.
Je vous ai acheté un appartement à l'Audrey, dernier étage, superbe vue sur le Potomac.
Chicago'da Spencer ın yaptığı gibi listede üst sıraya fırlayan herhangi bir oyuncu ara.
Recherchant dans Chicago des joueurs qui ont grimpé rapidement dans le classement comme Spencer.
Hükümetin en üst seviye gizlilikteki bir "blacksite" ında yasa dışı çekilmiş bir fotoğrafı sızdıran adamın.
Le même homme qui a fait fuiter une photo prise illégalement sur un site classifié top secret du gouvernement.
- Lido Güvertesi en üst güvertemizdir.
Le pont Lido est le pont supérieur.
Doğrusu Rachel ve Paul'a olanlardan sonra onun burada olması her şeyi alt üst eder.
Franchement après ce qui s'est passé avec Rachel et Paul, La voir ici présente... C'est agaçant.
Şüphelendiğimiz üzere, patlamadan geriye kalan radyasyon üst güverteyi tahrip etmiş.
Comme suspecté, ce sont les radiations résiduelles de l'explosion qui ont détruit les ponts supérieurs.
Ve ikimiz de biliyoruz ki Faye Hala'nın üst gövde gücüne sahibim.
Et nous savons tous les deux que j'ai hérité la faible force des bras de tante Faye.
Ve ben alt üst oldum.
Et j'ai merdé.
10 yıl sonra hayatıma giriyorsun, ve hayatımı tekrar alt üst etmeye mi çalışıyorsun?
Tu es rentré dans ma vie après 10 ans,
Düz git, üst katta sağda.
Ouais, aller de l'avant. Elle a droit à l'étage.
Laboratuardan aradılar, yangın termit ve üst düzey ateşleyiciler yüzünden çıkmış.
Le labo a appelé, les incendies ont été déclenchés avec du thermite et des agents combustibles.
Şimdiyse geri döndüler ve memleketleri üst düzey bir suç şehrine dönüştüğü için gözleri dönmüş durumdalar.
Et maintenant ils sont de retour et ils sont énervés que leur maison est une joint-rub-et-remorqueur haut de gamme. Amende.
Gerçekten alemini üst sınıfa taşıyıp rafları devirmeni sağlıyor.
Ça remonte le niveau de mes bouteilles d'alcool et ça embellit mon étagère à menus.
İki yıl üst üste kupayı biz aldık.
On a remporté la coupe deux années d'affilées.
Eğer bunu öğrenirse Catherine beni öldürür ve her şey alt üst olur, değil mi?
Catherine va me tuer si elle le découvre et que ça lui explose à la figure.
Buna üst düzeydekiler de dahil mi? Böyle düşünen subaylar da var mı?
Connaissez-vous des officiers qui partagent vos vues?
- Ne kadar üst düzeyden bahsediyoruz?
Jusqu'à quel niveau? Jusqu'au sommet.
Bak, üst katta, merdivenlerde veya çamaşır odasında ne olursa olsun bunun bizim dairemize gelmeyeceğine dair bir anlaşma yaptık.
Regarde, faisons le pacte que quoi qu'il arrive au dessus, ou dans les escaliers, ou dans la buanderie, on ne le laisse pas s'immiscer dans notre appartement.
Yüzeysel dalgalanma navigasyon hesaplamalarını alt üst ediyor.
La variation du champ rend les calculs de navigations impossible.
Sarkissianlar uluslararası silah kaçakçılığında üst kademedeler.
Les Sarkissian sont l'échelon supérieur du trafic international d'armes.
- Yüzbaşı ve ben ordudaki her üst ve ast kadar iyi geçinirdik.
- Le lieutenant et moi nous entendions autant que n'importe quel officier supérieur et son subordonné le peuvent, dans l'armée.
Tamam, üst kata geliyor musunuz?
Bien, vous montez?
Şifonyerimin üst çekmecesinde sol tarafta...
Dans le tiroir de ma table de nuit, regarde du côté gauche.
Cumartesi günü de kitap kulübünü ağırlayacak. Ansızın uğrayıp, komik bir şeyler söyleyeceğim sonra üst katta bekleyeceğim.
Samedi, elle a son club de lecture, je dois passer dire un truc drôle puis rester en haut.
O üst vahşet kızım.
Ooh, ce haut est swag, meuf. Rawr
Peki aradan onca sene geçtikten sonra neden üst düzey bir hukuk firmasını bırakıp Cole'un şirketinde işe başladınız?
Donc, pourquoi, après toutes ces années, auriez - vous quitté un grand cabinet d'avocat pour rejoindre celui de Cole?
Bunca zaman üst katta mıydın?
Attends... t'étais là-haut depuis le début?
Sağ üst çekmecede.
Tiroir du haut à droite.
- Bu üst geçidi mi yoksa ötekini mi diyorsunuz?
Ce pont-là ou le suivant?
üstünde 26
üstad 57
usta 624
üstadım 40
üstüne 19
üstüme gelme 43
üstüne alınma 28
üstüne üstlük 16
üstünü ört 16
üstelik 366
üstad 57
usta 624
üstadım 40
üstüne 19
üstüme gelme 43
üstüne alınma 28
üstüne üstlük 16
üstünü ört 16
üstelik 366
üstünü değiştir 20
üstünü giyin 16
üstünü giy 19
üstü kalsın 270
üstüne bastın 27
ustam 16
üstüme iyilik sağlık 18
üstümü değiştireceğim 19
üstat 86
usta ichi 104
üstünü giyin 16
üstünü giy 19
üstü kalsın 270
üstüne bastın 27
ustam 16
üstüme iyilik sağlık 18
üstümü değiştireceğim 19
üstat 86
usta ichi 104
usta fang 25
usta wong 67
üstümü değiştireyim 16
üstad li 28
üstad fang 18
üstad wu 16
üstad tuan 24
üst kata 19
üstesinden gelirim 31
üst kat 16
usta wong 67
üstümü değiştireyim 16
üstad li 28
üstad fang 18
üstad wu 16
üstad tuan 24
üst kata 19
üstesinden gelirim 31
üst kat 16