Asıl sorun traduction Portugais
743 traduction parallèle
Asıl sorun, nasıl yaptığınız.
A questão é como conseguiu.
Asıl sorun şu, bu resim yıldız olarak
A questão é, Zidler, isto faz La Goulue parecer ser a estrela daqui...
Asıl sorun çocukluktan kalma aşağılık duygularının yetişkin dönemde dışa vurmasıyla ilgili.
O principal diz respeito a complexos de inferioridade na infância, agravados em adulto.
Bu limanda asıl sorun ne söyleyeyim mi?
Querem saber o que há de errado com o nosso cais?
Asıl sorun para aşkı.
É o amor ao maldito dinheiro.
Asıl sorun kaç tane değil, nerede oldukları?
A questão é onde estão.
Asıl sorun, Gant'i tanıdığım kadarı ile hala... onun katil olabileceğine inanamıyorum.
O problema é que não estou convencido de que... o Gant é um assassino sem piedade de que todos falam.
Asıl sorun şu, dostum, neden bir sahibim olsun ki?
Mas a questão é : porque ter um amo?
Sanırım asıl sorun...
Acho que o problema é
Sanırım asıl sorun buna inanacak yeterli sayıda insan yok.
Acho que o problema é que não há muitas pessoas que acreditam.
Asıl sorun onları öldürmek değil.
Matá-los não é o problema.
Asıl sorun bu.
Este é o problema.
İşte asıl sorun da bu.
Esse é na realidade o problema.
Asıl sorun sürekli arkaya bakmak zorunda olmamız.
O problema é que temos que olhar para trás.
Asıl sorun, bu iş için yıllardır çalışıyor olmamız.
Este é um problema em que estivemos trabalhando por muitos, muitos anos.
Belki Efendim- - asıl sorun da bu...
Sr. Dr., talvez a... pergunta seja o tema em discussão.
Bence asıl sorun ortaya koydukları nicelikten kaynaklanıyordu.
A principal preocupação era a quantidade com que apareciam.
Asıl sorun büyümek değil unutmaktır.
O problema não é ficar adulta. É esquecer.
Asıl sorun büyümek değil, unutmaktır.
O problema não é ficar adulto. É esquecer.
Daha şimdiden, kısıtlı bir alanda ölüm vakalarıyla karşılaştık. Asıl sorun şu ki neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz.
Houve muitos mortos numa pequena zona como esta, e o problema é que não sabemos a causa.
Bence de değil. Asıl sorun, üniversiteye gitmek istiyor musun?
Interessa é saber que queres ir para a faculdade.
Bence asıl sorun onun kötü insanlarla takılıyor olması.
Acho que o problema são as más companhias.
Asıl sorun da bu.
É esse o meu problema.
Asıl sorun ikimizin de erkek olmaması.
O problema é que não somos dois tipos.
Asıl sorun Pug, Almanlar.
A questão real, Pug, são os alemães.
Asıl sorun paraları bittiği zaman başlayacak.
O problema crítico é quando se lhes acabarem os dólares.
İşte asıl sorun :
E aqui está o senão :
Asıl sorun ne yapacağıma karar vermekti.
O problema era pensar o que fazer com isto.
Asıl sorun nerede olduğunu bulmak.
O problema era descobrir onde.
Belki de asıl sorun bu değildir.
Talvez não seja essa a questão. Como devo pensar?
Asıl sorun çanta gerçeğini anlamak.
Gostava de perceber aquela preocupação com a mala.
Ama asıl sorun bu değil, değil mi?
Mas não é isso que está em causa, pois não?
Asıl sorun, artık büyük bir evimiz olmaması.
O problema é que não temos mais uma casa grande, sabes.
Ama asıl sorun böbrek bulmak, değil mi?
Mas a parte difícil é encontrar o rim, não é?
Ve asıl sorun şu ki : Ben senin kim olduğunu biliyorum..
O meu problema é que vejo quem é você.
Asıl sorun hava boşaltım odasında.
Mas outro momento em que a câmara de vácuo...
Asıl sorun şudur ki Memur Bey, bizim dört otoparkçı olacaktı.
Sr. Guarda, o problema é que era suposto termos, quatro arrumadores para estacionar,
Sence asıl sorun ne?
Em tua opinião qual é o problema?
Asıl sorun, önce hangisinin John'a ulaşacağıydı.
A única questão era qual dos dois o encontraria primeiro.
- Evet. Asıl sorun da bu.
É justamente isso.
Asıl kendi adamlarınıza sorun. Git ve sor.
Melhor, aperta com os teus.
O yara izlerinin nasıl olduğunu sorun.
Pergunte-lhe como as obteve.
Bay Pudey, asıl büyük sorun para sorunu.
Mr. Pudey, o único problema é o dinheiro.
Neyi, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ona sordum ve o da gösterdi. Ve bir sorun çıkmadı.
Eu não sabia coisa alguma, e ele me ensinou a trabalhar... e como fazer as coisas... da forma correta.
Orduda sorun yok. Ama asıl kamyon şoförleri burada sorun.
O Exército está bem, mas os camionistas são os verdadeiros heróis nisto tudo.
Sorun asıl pazarın Orta Amerika olması.
O mercado principal é o dos "conflitos" na América Central.
Sorun pantalonda. ona yakın sayılır, Ceket çok iyi durdu.
Há um problema com as calças. O casaco está bom.
Hayır Jack, asıl biz ilişkimizde sorun yaşıyoruz.
Não, Jack. Nós é que temos problemas de relacionamento.
Popülersin, sorun kısa sürede aşılır.
Com a tua popularidade, safavas-te num instante.
Asıl bana sorun.
A quem o dizes.
O, Sir Robert'ın asıl kredi sağlayıcısıdır, ve itiraf etmekte sakınca görmüyorum, aralarında sorun yaratacak, yasal bir durum yok.
É o principal credor de Sir Robert. E há apenas ódio entre os dois.
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun olmaz mı 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun olmaz mı 17