English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Ben açım

Ben açım traduction Portugais

2,678 traduction parallèle
Adamım, ben açım.
Meu, estou com fome.
Kapıyı ben açık bırakmamıştım.
Eu não deixei a porta destrancada.
Ben de acıktım.
Também tenho fome.
Derek, açıkçası ben ona resmen baskı yaptım.
Ouve, Derek, praticamente pressionei-a a fazê-lo.
Ben de fırının kapağını açık bırakmışım.
E eu já tinha a porta aberta.
Ben şeytanım, gözlerim her daim açıktır!
Sou o demónio. Os meus olhos estão sempre muito abertos.
Ben de bir telefon açıp sekiz saat içinde tekrar çıkarım.
Eu faria o meu telefonema, teria a minha única conversa e em oito horas estaria livre.
- Ben telefon edip açıklarım.
Eu telefono a explicar o que aconteceu.
Tamam ben ve ortağım size yardım etmek isteriz ama açıkçası adamı hastaneye götürülse daha iyi olabilir.
Tudo bem, o meu parceiro e eu queremos ajudá-los mas sinceramente seria muito melhor se nós levássemos este tipo para o hospital.
Açık arttırmadaydım ben.
Eu estava no leilão.
İçim acıdı. Çünkü ben de yalnızım.
Porque eu estou sozinha.
Ben açıkçası o anı yanlış anladım.
De certeza que percebi mal.
Ben sistemi açıp çalıştıracağım.
Vou ver se o sistema instalado está a funcionar.
Ben sana olayı açıklayayım.
Vou falar a sério.
Evet, acıkmıştım ben de sar dalyalardan bir kaçını açtım.
Sim. Estava com fome. Então, abri uma lata de sardinhas.
Ben acıktım, anne.
Estou com alguma fome, mãe.
Kapıyı ben açık bıraktım. Yok yok.
Eu deixei o portão aberto.
Ben açık bıraktım.
Fui eu que deixei aberto.
Ben bunu hemen açıklığa kavuşturacağım. Kesinlikle bunu umuyorum.
- Vou consertar isso imediatamente.
Bilesin diye söylüyorum, suratına karşı açık açık her şeyi söyleyebileceğin türden bir kadınım ben.
Fica a saber que, comigo, podes dizer o que quiseres. Por exemplo :
Bu dizi için anlaşmamı eski karım yapmıştı şimdi ayrıldık ve ben çok açıkta hissediyorum.
E desde a separação, sinto-me exposto, estás a ver?
Ben de acımı içime attım.
Guardei a minha dor.
Bunu ilk başlarda konuşmuştuk. Ama ona eğer ben olacaksam, tek olacağımı açıkça belirttim.
Tivemos essa conversa logo no início, mas eu tornei claro que se ia ser eu, só podia ser eu.
Ben de çok acı çekiyorum. Karanlık bir tarafım var.
Também tenho mágoa dentro de mim.
Ben sadece, mahkemede açıklamama izin verilmeyen bazı mali yanlışlıkların kurbanıyım.
Sou simplesmente vítima de alguns descuidos financeiros que foram um tanto difíceis de explicar no tribunal.
Oh, şey- - Hirschbaum'un yasadışı milyonlarını açığa çıkaran telefonu ben aldım.
Comprei o telemóvel que o Hirschbaum usou
Her ne olursa olsun, adli tıp açısından bu davaya bakan kişi ben olmayacağım.
Seja qual for, não vou ser eu a interpretá-la cientificamente.
Şunu açıklığa kavuşturalım, ben çalmak için bisiklet aramıyorum.
Deixando bem claro, não estou procurando bicicletas para roubar.
Bunun bir başlangıç olduğunu sanmıştım ama ben... Şimdi gerçeği açıkça görüyorum.
Pensei que era o início de algo, mas agora vejo a verdade.
- Ben olsaydım tam akşam bülteni zamanı... yapardım, ilk sonuçlar açıklanınca.
Se fizesses isso, terias tempo para o jornal da noite, os primeiros resultados.
Çünkü sevgili kardeşim, ben sana istediğini vermeyen her adama acırım.
- Porque, minha querida irmã, sinto pena de qualquer homem que não te dê aquilo que queres.
Ben açıklamaya çalıştım.
Tentei explicar-te.
Tabii ki. Çünkü ben acılar içinde Silver'ı düşünerek kıvranıyor olacağım.
Claro, porque posso afogar-me em lágrimas pela Silver, comendo uma costela.
Ben acıktım.
Estou com fome.
Ben acıktım.
Estou faminto.
Hayır ben sana neden programı kapattığımı açıklayayım.
Não. Deixe-me explicar porque estamos a fechar o programa.
Ama doğru açıyla fotoğrafı çekilip kontrast ayarlandığında bir desen oluşur. Böylece şifreyi elde edebilirsin. Ben de bunu yaptım.
Mas se fotografarmos no ângulo certo... e se a colocar-mos em contraste, conseguimos um modelo, e com ele deduzimos a senha, como eu fiz.
Biliyorsun ki ben öldüğümde saklanan diğer üç gardiyanım kutuları açığa çıkaracaklar ve bütün sırları ifşa edecekler.
Sabendo que quando morrer, os restantes três guardiões, onde quer que estejam escondidos, irão revelar o conteúdo das suas caixas, todos aqueles segredos de uma só vez.
3 hafta önce siz benim hayatımı değiştirecek birşey yaptınız ve ben sebebini açıklayamayacağım bir sebepten dolayı onu mahvettim.
Há três semanas, deste-me a hipótese de uma vida, e errei de maneiras que não posso nem explicar.
Ben hâlâ bunu Gates'e nasıl açıklayacağımı düşünüyorum.
Ainda estou a tentar descobrir como contar isto à Gates.
Ben size mantıklı açıklama yapayım Dr. Weiss.
- Vou dizer o que faz sentido.
Ben... Senin yerinde olsam, açıklamaları Sutton'a saklardım.
Se fosse a ti, guardava as explicações para a Sutton.
Ben de size karşı açık olayım o halde.
Permita-me que também responda directamente.
Evet, ben de açım.
Também estou com fome.
Ama bazı açılardan ben hayatımın o bölümünden memnunum.
Mas de alguma forma, tenho orgulho desse capítulo.
Ama benim gözlerim açıldı ve ben şahsen kapı kapı dolaşıp bu projenin ne kadar gerekli olduğunu insanların anlamasına yardım ederim.
Mas abriram-me os olhos e irei pessoalmente de porta em porta para ajudar as outras pessoas a perceberem como este projeto é essencial.
- Ben ejderhayım. Birçok alanı göz açıp kapayıncaya kadar tararım.
Sou um dragão consigo abranger muito terreno num piscar de olhos.
- Anne, ben acıktım.
- Mãe, tenho fome.
Açık konuşalım, ben ona "Yakınlaş" dediğimde bundan bahsetmiyordum.
Já agora, quando falei em consumar, não me referia a isso.
"Ve ben kendi yükselişime açık yolumdayken hala senin sütün olacak mı, solgun alnımda?"
E deverei, tendo a possibilidade de seguir um caminho do meu agrado, conservar o seu leite no meu rosto pálido? "
Ben acıktım.
Tenho fome.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]