English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bence değil

Bence değil traduction Portugais

3,283 traduction parallèle
Bence değil.
Coincidência? Acho que não.
- Bence değil.
- Eu não acho.
Bence değil.
- Eu não.
Bence değil.
Acho que não.
Mumford Sons olsun bence. Ama sadece zeki kadınlar bulmaz beni, değil mi?
Diria Mumford Sons, mas não me limita apenas a mulheres inteligentes, pois não?
Carrie, bence sarhoş falan değil bu.
Carrie, acho que ela não está bêbeda.
Bence ruh eşim bir tıklama uzakta değil.
Não acho que a minha alma gémea
Bence gitme zamanı, değil mi?
Eu acho que está na hora de irmos, certo?
Bence bu pek iyi bir şey değil.
Aposto contigo dois arenques como eles são os responsáveis.
Bence baskıyı japan plak şirketi değil bizdik Baskı yaptık çünkü bizden istenen buydu.
Não acredito que foi a gravadora que pressionou, creio que éramos nós, porque era a direcção que queríamos tomar.
Gidip bir bilet daha almaz, değil mi? "Bu kadarına şükür" deyip günbatımına doğru açılır. Affınıza sığınarak diyorum ama uyabileceğiniz bir tavsiye bence.
certo? um conselho que vocês dois poderiam seguir.
Bence bu bir cinayet, hayvan saldırısı değil.
Isto foi um homicídio, não um ataque de animal.
- Bir kontrol etmeye yetecek kadar ciddiye alınabilir bence, değil mi?
É credível o suficiente para dar uma olhadela, não acha?
Bence karşımızdaki elemanlar uykucular koğuşundan değil.
Acho que não procuramos uma célula adormecida.
Bence hepsi burada değil.
Não tenho a certeza de que está tudo aqui.
Hatta bence yeterince gördük. Sence öyle değil mi?
Já vi o suficiente.
Haberin olsun, bence bu berbat bir fikir, ve senin aklın başında değil.
Só para que conste. Acho que isso é uma péssima ideia, e acho que não estás a racionalizar normalmente.
Ama bence, herkesin geçmişi bir yolunu bulup peşimizi bırakmıyor, değil mi?
Mas acho que, como todos já se foram, é mais fácil aproximar-se, não é?
Liv, bu kadın fahişe değil bence.
Ela não aceitou o dinheiro. Acho que não era prostituta.
Çok tatlısın ama iyi bir fikir değil bence.
Isso é muito gentil, mas acho que não.
Bence onun umrunda bile değil.
Antes ele do que eu.
Bu doğru değil. Bence abartıyor.
Estás a ser hiperbólico, acho.
Sen böceklerle dinozorları seviyorsun pek sporcu değilsin ve bence epey zeki çocuksun, değil mi?
Gostas de insetos e dinossauros, não tanto desporto. Presumo que sejas inteligente. Certo?
Teşekkür ederim ama bence bu iyi bir fikir değil.
Obrigado, mas não acho que seja uma boa ideia.
Bence Diane bana değil sahnede canlandırdığım karaktere aşık olmuştu.
Acho que a Diane não se apaixonou por mim, mas sim pelo personagem que eu protagonizava.
Sam ikisini de öptüğümü öğrenmiş ve bence bu da sorun değil.
Eles sabem que beijei os dois. E isso está bem também.
Burnuma pis kokular geliyor ve bence kokunun sebebi köpek değil.
Algo cheira mal aqui e não acho que seja o cão.
Bence herkesin yayılıp av sırasında ara vermiş gibi yemek yemeleri bir eğlence değil,... iş yemeği.
Na minha opinião, toda a gente sentada no chão, a comer como batedores no intervalo da caçada, não é uma festa, é uma excursão.
Bence kalman için en güvenli yer burası değil.
Acho que este não é o lugar mais seguro para ficares.
Hayır, dur bence bu iyi bir fikir değil.
Não, não. Eu não... Acho que isto é uma boa ideia.
Yani, dürüst olmak gerekirse, ne yapacağımız umrumda değil ama bence, ikimizin biraz zaman geçirmesi, eğlenceli olabilir. Yani, elbiselerim üzerimdeyken.
Na verdade, não me importa o que fazemos, mas acho que seria divertido estarmos um pouco juntos, e se eu estiver vestido.
Bence öyle değil.
- Acho que não.
Hayır, bence de değil.
Também acho que não.
Bence sorunun yeteneğini kullanmak değil.
Bem, minha aposta... É que usar a tua habilidade não é o teu problema.
Mary'yi Baş Piskopos evlendirirken sana zavallı yaşlı Bay Travis'in kalması adil değil bence.
É injusto que a Mary tenha sido casada pelo arcebispo e que a Edith tenha ficado com o pobre velho Mr.
Bence fena değil.
Acho que é agradável.
Yine de ev hizmetçisi olabilecek biri değil bence.
Claro. Mas não me parece que o destino dela seja ser criada doméstica.
- Bence Oswald tek başına hareket etti. 11 Eylül olayı yalnızca bir terörist saldırıydı ve AIDS berbat bir hastalık Pentagon icadı bir biyolojik silah değil.
Acho que o Oswald agiu sozinho. 11 / 9 foi só um ataque terrorista, a SIDA é uma doença e não uma arma criada pelo Pentágono.
Bence söylediğin şeylerin havalı olduğunu düşünüyorsun ama değil.
Acho que achas que dizer esse tipo de coisas é fixe. Não é fixe.
Bence o kadar basit bir konu değil bu.
Acho que não foi assim tão simples.
O panik atak sana bence şunu söylüyordu : Bugün önemli kararların günü değil.
E aquele ataque de pânico foi o teu corpo a dizer que hoje não é o melhor dia para grandes mudanças.
- Bence boşa gitme meselesi değil.
- Não acho que seja deitá-lo fora.
Gayet iyiydi bence. Dert değil.
As pessoas falam assim.
Skip, Harold deli falan değil bence.
Skip, acho que o Harold não é maluco.
Sherlock, bence katil o değil.
Sherlock... Penso que não seja o Anjo.
Bence çok da ilginç değil, çünkü lanet hakkında onca şey biliyordu.
O que não seria assustador se ele não tivesse toda aquela informação sobre a maldição do caçador.
Dediki, "Şey, bence köpeğin bizi öldürmeye çalışıyor, ama daha bunda iyi değil."
E ele responde : "Bem, eu acho que o seu cão está a tentar matar-nos, mas ainda não é bom o suficiente."
Bence Colorado'da kendi adamlarının içinde yargılanmalı, değil mi?
Acho que ele devia ser julgado no Colorado pelo seu próprio povo.
O aptal moronlara aptal moronlarmış gibi davranmaya değil, ki bence öyleler.
Não tratar os estúpidos como tal.
- Basınçtan. - Gerçek kasılmalar değil bence.
- Não acho que sejam contrações.
O kadar da fena değil bence.
E acho que isso não é mau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]