English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bence sen

Bence sen traduction Portugais

3,223 traduction parallèle
- Bence sen şanslısın.
- Cassie, acho que tens sorte.
Bence sen beni bir erkeğin seçmesini bekleyecek o acınası kızlarla karıştırıyorsun.
Acho que estás a confundir-me com uma daquelas miúdas tristes que esperam que um rapaz se decida.
Bak, bence sen bu işe burnunu sokma, tamam mı canım?
Eu sugiro que não se meta nisto, está bem?
- Bence sen de görüşmelisin. - Ben iyiyim.
Acho que devias ir.
Bence sen ebeveyn olmak için mükemmel bir alıştırmasın.
Acho que foi um excelente treino para ser pai.
Bence sen yalan söylüyorsun
Bem, acho que está a mentir.
Bence sen iş bulmadan ben Filistin'i göreceğim.
Acho que verei a Palestina antes de tu encontrares trabalho.
Ne olursa olsun, bence sen harika bir babasın.
A minha opinião pode não valer nada, mas acho que és um magnífico pai.
Bence sen daha çok yeme, şişkosun zaten!
- Eu não o faria, já és bastante gordo.
Bence sen kaleye geç.
É melhor mudares para guarda-redes.
Aa yenge bence sen ilaçlara ara ver çünkü senin kafa bir buçuk milyon olmuş.
Acho que devia parar de se drogar porque a sua cabeça é doutro mundo.
Yani bence sen hep terk eden bir adamsın.
Você é o que geralmente termina. Estou errada?
- Bence sen ne istersen alabilirsin.
Acho que podes ter o que quiseres.
Bence sen de, senin için ölen arkadaşların için bunu hissettin.
Acho que foi o que sentiu em relação aos seus camaradas.
Bence sen yapmalısın.
- Devias fazer tu.
Bence sen beladan başka bir şey değilsin!
Acho que és um problema! Nada mais que um problema.
- Bence sen dikkatli olmalısın.
- É verdade.
Bence sen Spencer'ın bölgesindesin.
- Acho que isso é a praia da Spencer.
Hayır, bence sen yaşlanan balerin, satranç dehası çocuk, profesyonel büyücü çılgınısın.
Não, tu és doido do tipo bailarina a envelhecer, criança prodígio do xadrez, mágico profissional.
Bence sen de inanılmaz birisin ama zaten bunu biliyorsun.
Acho que também és incrível, mas tu já sabes disso.
Bence sen "ayrılığı sezip, önleyici saldırıyı başlatan" birisin.
Deixa-me adivinhar, és do tipo que pressente o rompimento e inicia medidas preventivas.
Bence sen sinsisin, Jane.
Acho-te sorrateira, Jane.
Bence sen herşeyi, kasten yapıyorsun.
Acho que tudo o que fazes é de propósito.
Ve bence sen bu şeyleri hissettiğin için aptalsın.
E eu acho-te parva por sentires essas coisas.
Ama bence sen bunu zaten biliyorsun.
Embora... pense que já sabe disso.
Bence sen kendi dünyan için endişelen.
Tens que te preocupar com o teu mundo.
Bence sen bu konuda biraz fazla bilgilisin.
Sem costura. Sabes um pouco demais sobre isso.
Pekala, bence sen çok yorulmuşsun. Biraz da beynin uçmuş. Acısını oğlundan ve hasta annesinden çıkarma hiç.
Está cansado, apavorado, e não pode descontar no seu filho ou na mãe doente.
- Bence sen deliliği seviyorsun.
Acho que gostas da maluquice. Sim.
Çünkü bence sen onun affedilmesi için uğraşırken Yedinci Bina'da, güvende olabilirdi.
Porque da forma que vejo, a Dani estava mais segura se tem ficado no Prédio 7, enquanto tentavas inocentá-la.
Bence sen küstah, bencil ve patlamaya hazır birisin.
Eu acho-te arrogante, egoísta e explosivo.
Bence sen Flemenkçe bilmiyorsundur.
E suponho que não fale alemão.
- Bence sen kendini fazla büyüttün.
Penso que estás a passar os teus limites.
Bence sen beni fazla büyüttün.
- Então... Penso... Penso que estás a passar os meus limites.
Bence sen iyi bile kurtardın.
Acho que estás em boa companhia.
Bence sen ve ben düzgün bir randevuya çıkmalıyız.
Acho que tu e eu podemos ter um encontro como deve ser. Estás a brincar comigo?
Bence sen beni kurtardın.
E acho que foste tu que me salvaste.
Evet, sen de bir düşün bence.
Sim, deviam pensar nisso.
Bence bunu sen de biliyorsun.
Mas acho que já sabia.
Bence, sen bu intikam yoluna kendini feci kaptırdın ki artık gözünün önündeki biz sıradan insanları görmüyorsun bile.
Acho que estás tão ocupado a olhar para o caminho. que nos perdeste de vista, meros mortais, há muito tempo.
Bence ifademi sen vermelisin.
Acho que devias ser tu a falar.
Biraz düşün sen bence.
Pensa um pouco sobre isso.
Bence diktatörlüğü tam olarak anlamamışsın sen.
Acho que não sabes bem o que são ditaduras.
Bence Anthony ve sen Philly'den taşınırken çok fedakarlık yaptınız. Ama Henry'nin size ihtiyacı oldu ve geldiniz.
Acho que você e o Anthony sacrificaram imenso ao mudarem-se para Filadélfia, mas o Henry precisava de vós, por isso você veio.
Sen önce ofisini bir hazırla bence, Hicks'le bunun çaresine bakabiliriz.
Porque não se acalma, e o Hicks e eu tratamos disto?
Lisansını iptal ettirmeyi bırak sen, bu adam hapsi boylamalı bence.
Esqueça a sua licença, ele tem de ir para a prisão.
Bence ona babasının sen olduğunu söylemeliyiz.
Acho que devemos contar-lhe que és o seu pai.
Aynısını sen de yaptın bence.
- Podia dizer que fizeste o mesmo.
Ve bence ikimiz de sen bu durumdayken işler istediğimiz gibi gitmeyebilir diye düşünüyoruz.
E eu acho achamos os dois, que no estado em que estás... Não é provável que a decisão deles nos seja favorável.
Sen ve ben, bence, bir derecede, ben...
Sim, tu e eu, acho que a um certo nível, gostaria...
- Bence sen... - Gerçekten mi?
Não penso que estivesses só a perguntar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]