Benim için de öyle traduction Portugais
299 traduction parallèle
Benim için de öyle.
Verdade? Para mim também!
Ama senin için iyi bir şey değil, benim için de öyle.
Mas isto não lhe convém, e, certamente, a mim tão pouco.
Benim için de öyle.
- Está com a chave?
Benim için de öyle.
Para mim também é.
Benim için de öyle, hepimiz için öyle.
E dentro em mim também, E creio que em todos nós.
Benim için de öyle.
Sim, também para mim.
- Benim için de öyle.
- Eu também.
- Benim için de öyle.
- Igualmente, Jere.
Biliyorum, biliyorum, senin için çok güç. Benim için de öyle.
Eu sei que tem sido muito difícil para ti, para mim também.
Ve bunu anlamak zor, benim için de öyle, çünkü annem çok güzeldi.
E isso é difícil de entender, até porque minha mãe era tão bonita!
Benim için de öyle.
Para mim também.
Senin için ne kadar anlamlı olduğunu, biliyorum ve benim için de öyle.
Sei o quanto é importante para si, e é igualmente importante para mim.
- Benim için de öyle.
- Igualmente.
- Benim için de öyle.
Suponho. - Eu também.
Benim için de öyle ama şimdi sus.
Para mim também, mas acho que está na altura de se calar.
Benim için de öyle.
A mim, também.
Bu insanlar için ne düşünüyorsan, Michael benim için de öyle düşün, çünkü aynıyız.
Bom. O que seja que penses destas pessoas, Michael, pensa isso de meu, porque ajusta.
- Benim için de öyle, dostum.
- Eu também, pá.
Senin için iyi olmaz ve benim için de öyle.
Nem pra você, e, pra ser honesto, nem pra mim.
Biliyorum bu matematiğin seviyesi senin için fazla yüksek. Hoş benim için de öyle.
Sei que a matemática é demasiado avançada para ti.
Öyle ya da böyle, benim için tek önemli olan sensin.
És a única a quem isso importa, de uma maneira ou de outra.
Öyle değerlisin ki Benim için
Gosto tanto de ti
Ben bir çocukken durumumuz öyle kötüydü ki Noel'de herhangi bir şey alsak, benim için büyük sürpriz diye ona denirdi işte.
Em criança fazia tantas, que pelo Natal era uma surpresa ter prendas.
Verdiniz efendimiz, unutmuş olmalısınız. Öyle güzel sözler de söylemiştiniz ki verirken, kıymetleri büsbütün artmıştı benim için.
Meu senhor, sabeis muito bem que sim, e com elas vinham palavras duma tão suave ternura que as enriqueciam ainda mais.
Benim için falanca numaralı bir mahkumsun, öyle de kal.
Para mim, és só uma cara e um número e deixemos isso assim.
Ben öyle istediğim için. Ama çadırda seni gördüğümde ve bana dokunduğunda ve benim için dua ettiğinde yalnız olduğuma üzüldüm. Ve gitmeden önce seni yeniden görmem gerektiğini biliyordum.
Queria-o dessa maneira mas quando te vi na tenda e tu tocaste-me e rezaste por mim senti-me mal por estar sozinho e soube que tinha que te ver de novo antes de partir para descobrir se sentia o mesmo que ontem à noite.
Aron'un annesi olmadığı için... aklına gelen tüm iyi özellikleri onda görüyor. Benim de öyle olduğumu sanıyor.
pôs a mãe num pedestal... e é assim que ele pensa que eu sou.
- Bu çok ani oldu. - Benim için de öyle Chad.
- Com licença.
Öyle mi, peki benim mal varlığımın sorumluluğunu taşımak için de hazır mısınız, Bay Van Valen?
Oh, e também está pronto a assumir as responsabilidades das minhas propriedades, Sr. Van Valen?
Grant de benim için öyle birisi.
É o que o Grant é.
Eğer benim için anlamı olan bir şey hissediyorsan, zerre kadar bile olsa, şu an benim de öyle hissetmemi nasıl beklersin?
Se achas que isto tem algum sentido pra mim, qualquer que seja, como achas que me sinto neste minuto?
Bir ayağım çukurda olduğuna göre, evde herkesin mutlu olması... karımın bana çok düşkün olması... öyle ki daha şimdiden yerime birini bulmuş olması benim için hoş şeyler değil mi?
Não é uma alegria, já tão próximo do fim... dispor de tão acolhedor lar? A minha mulher quer-me tanto que já pensa num sucessor!
Senin için hayattaki tek kadının anlamı neyse Margaret'da benim için öyle.
Se existe isso de alma gémea, a Margaret é a minha.
Benim için zevk olur. Karım için de öyle.
Seria uma grande alegria para mim e para a minha mulher.
Tamam, size seks gibi gelmemiş olabilir, ama benim için öyle, sizin kocalarınız bir yumurtayı dölleyecek kadar uzun kalabiliyor diye,
O que estou a dizer é porque temos de envelhecer, amolecer e morrer cedo? Isso é para os homens!
Bu benim için bir saygısızlık göstergesidir spor ahlakı ve takım arkadaşlarınız için de öyle!
Demonstra desrespeito por mim... Pelo desporto e pelos companheiros.
Yine de hayatımda öyle bir kadın var ki... benden hiçbir şey istemez. Benim için yaşar.
Há uma mulher na minha vida que não me pede nada.
Benim fiziğimi göstermek için öyle plastik kalıplara ihtiyacım yoktu.
E eu não precisava de plástico moldado para melhorar o meu físico.
Halen de öyle, en azından benim için.
Ainda faz, pelo menos para mim.
Belki de benim düşüncelerin senin için yeterince entelektüel değildir. Öyle değildir- -
Deves é achar a minha opinião pouco intelectual para ti.
İnsan ellerini yıkamasa bile öyle davranır, benim için.
Mesmo que não se use sabonete, pelo menos faz-se de conta. Nem que fosse por eu estar ali.
Öyle mi? Eğer sen de o kartondan uzay geminle ortaya çıkıp benim için önemli olan her şeyi benden almasaydın...
Apareceste na tua estúpida nave de cartão e tiraste-me o que de mais importante eu tinha!
Öyle bir kadın ki benim gibi birinin bir birliktelik için hiç şansı yok.
Sabes, o tipo... O tipo de mulher com que um gajo como eu não tem hipóteses.
Öyle düşünüyorsun çünkü ben bir cüceyim,... benim için tek meslek de, o büyük topla yapılan meslek olacak.
Pensou isso porque sou uma pessoa de baixa estatura, e achou que a única carreira que eu poderia desenvolver seria na dita tenda de circo.
Son zamanlarda nedendir bilmem bütün sevincimi yitirdim, her gün yaptıklarımı yapmaz oldum. Gerçekten öyle karardı ki içim dünya, bu güzelim yapı çorak bir kayalığa dönüştü gözümde. Hava, o canım başörtüsü dünyanın şu cömert gök kubbeye bakın altın parıltılarıyla bezenmiş bu yüce tavan pis hastalıklı kokular birikintisinden başka bir şey değil benim için.
Recentemente, mas por que, eu não sei... perdi toda a alegria, fujo dos costumeiros exercícios... e, de fato, condiz muito com minha condição... considerar este cenário, a terra, um promontório estéril... e esta excelente cúpula, o ar, vede... este admirável firmamento que nos cobre... este teto majestoso pontilhado de ouro e fogo... nada parecem-me senão uma vil... e pestilenta mixórdia de vapores.
Öyle güzel sözler de söylemiştiniz ki verirken kıymetleri büsbütün artmıştı benim için.
que destes. As palavras, tangidas por tão doce hálito, as enriqueceram.
Eskiden benim için öyle demiyordun ama.
Há uns anos atrás não dizias isso de mim!
Aslında, bu dava sonrası öyle bir noktaya geldim ki, benim için aşağı düşmekten başka bir yol yok.
De facto, sou tão popular que só posso descer.
Sonunda öyle bir hal aldı ki, o benim için ijiyordu, ben de onun için.
E por isso, primeiro eu estava a beber por ele, e depois estava ele a beber por mim.
Benim iyiliğim, onun iyiliği ve bütün Ferengi Birliği'nin iyiliği için öyle umarım.
Espero que sim, para meu bem, para bem dela, para bem de toda a Aliança Ferengi.
Benim için, öyle bir karar vermeye hakkınız yoktu!
Não tinha o direito de tomar uma decisão por mim.
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39