Benimle değil traduction Portugais
1,905 traduction parallèle
Benimle değil.
Não eu.
Rosa, Marika'yı arıyorsan, benimle değil.
Rosa, se estás à procura da Marika, ela não está comigo.
Marika'yı arıyorsan, benimle değil.
Se estás à procura da Marika, ela não está comigo.
Hayır, oğlun benimle değil.
Não, não tenho o teu filho.
O benimle değil.
Não o tenho.
Bankayla bir sözleşme imzaladınız, benimle değil.
Assinaste um contrato com o banco, não comigo.
Yani, benimle değil de annenle mi seks yaptığını söylüyorsun?
Então estás a dizer que não vais fazer sexo comigo, mas sim com a tua mãe?
- Benimle değil.
- Não é comigo.
- İyi de benimle değil.
Mas não está comigo.
Sen ciddi misin? Alb Üniversitesi benimle görüşen tek okul değil.
Ei, outras escolas vieram falar comigo, da um tempo ok?
Bu benimle ilgili değil.
Isto não é acerca de mim.
Bu benimle ilgili değil, değil mi?
Isto não é sobre mim, pois não?
Ben de okulun en sönük kızıydım. Bütün çocuklar benimle dalga geçerdi. Ergenlik için Tanrıya şükür, değil mi?
E eu era a miuda mais gorda da escola, todos os miudos gozavam comigo...
Benimle görünmen senin için güvenli değil.
Não é seguro para ti seres visto comigo.
Benimle aynı fikirdesin, değil mi?
Quer dizer, concordas, certo?
Seninle, benimle,... bizimle ilgili, başka biriyle değil.
Isso é sobre tu, sobre eu, sobre nós. Não há mais ninguém.
Bilseydin benimle paylaşırdın, değil mi?
Se soubesses, dizias-me, não?
Hatırlatabilir miyim? Sen benimle görüşmek istedin. Ben değil.
Lembra-te, não sou eu a interessada, és tu.
Ve bu benimle ya da Michael'la ilgili değil.
E não se trata de mim e do Michael.
Hayır, benimle beraber değil.
Não, não está comigo.
Benimle konuşmak ya da fotoğraflarımı çekip durmak senin için güvenli değil.
Não é seguro para ti falar comigo. Ou ficares a tirar-me fotografias.
O benimle ilgilenecek değil mi, kardeşim?
Ele é que vai tomar conta de mim, não é irmãozinho?
- İyi gözüküyor, adamım. Hey, sen bu işte benimle misin değil misin?
Estamos juntos nisto, ou não?
Benimle şarap içmenin sorun olmayacağına eminsin değil mi?
De certeza que não se importa que eu beba vinho?
Benimle gel, değil onun doktorlar yıldızlı gibi yemin etmek zorunda?
Por favor! Os médicos fazem um juramento de prestar ajuda aos doentes!
- Bak, bu senin problemin değil. Benimle oynama Galia.
Não é problema teu.
Benimle kafa buluyorsun, değil mi?
Não me estás a foder, pois não?
- Bu benimle ilgili değil!
- Isto não é sobre mim!
Benimle kafa buluyorsunuz, değil mi?
- Estás a brincar, não é?
Hadi ama, yarı zamanlı işlerleymiş. Benimle kafa buluyorsun, değil mi?
"Com o trabalho com os alunos".
Evet, ama onunla değil benimle beraber içmeliydin.
Era suposto fumares comigo, não com ele!
Benimle iliskini koparmak istemiyorsun degil mi Walt?
Não queres perder o contacto comigo, Walt?
Benimle beklemenize gerek yok biliyorsunuz değil mi?
Sabem, não precisam de ficar aqui.
İmama parayı bunu için verdin, değil mi? Benimle buluşmak için.
Dando o dinheiro ao Ima, querias que nos encontrássemos, não era?
Benimle dalga geçiyorsun, değil mi?
Estás a brincar comigo!
Benimle birlikte yüksek sesle biraz dua edebilirdin, değil mi?
Podias rezar umas Ave-Marias antes de saíres?
O halde neden seninle değil de, benimle sevişiyordu?
Então, por que queria fazer amor comigo e não consigo?
Benimle kafa bulmuyorsun, değil mi, Hicks?
Não me está a enganar, pois não?
Aslında benimle konuşmadığının farkındasın, değil mi?
Percebes que não estás a falar comigo, certo?
Bu benimle ilgili değil.
Não estamos a falar de mim.
Bu benimle ilgili değil.
Não se trata de mim.
Bak, benimle her şey hakkında konuşabileceğini biliyorsun değil mi?
Sabes que podes conversar tudo comigo, certo?
Hey, bu benimle alakalı değil.
Quando tu, obviamente, o fizeste.
Bunu sen yaptın, biliyorsun, yalnızca benimle gelerek değil.
Tu fazes isso, sabes, não só comigo.
Eğer o işi berbat ettiysen, benimle alakalı değil.
Se arruinaste as coisas com ela, a culpa é tua.
Biliyorsun, sorun benimle aynı üniversiteye gitmek istememen değil.
Sabes, não é por não ires para a mesma universidade que eu.
Benimle çalışman için değil çalışman, yemen, s.kişmen her şey için son bir şans.
Não é a última hipótese para trabalhar para mim... a última hipótese para trabalhar, para comer, para foder, para fazer qualquer coisa.
Ve gerçekten benimle aynı fikirde olduğu için aynı fikirde, değil mi, tatlım?
E ela concorda comigo porque concorda comigo, certo, querida?
- Benimle dalga geçiyorsun, değil mi?
- Não acredito nisto. - Peço desculpa.
Benimle zaman geçirmek, duygularını belli etmek veya bana şefkat göstermek ona göre değil.
Só que não é do género de passar tempo comigo ou mostrar emoção ou qualquer afecção por mim.
- Sorun değil, benimle.
Tudo bem, ele está comigo.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66