Bilmiyorsun traduction Portugais
10,089 traduction parallèle
Güzel bir şeyler bilmiyorsun diye bana kızma.
Não fiques chateado comigo porque não conheces nada extravagante.
Cidden bilmiyorsun.
Realmente não sabes.
Çünkü nasıl bir güce sahip olduğunu bilmiyorsun.
Apenas porque não fazes ideia do poder que realmente possuis.
Ne yaptığını bilmiyorsun değil mi?
Não sabes o que fazer.
Kimi aradığını bilmiyorsun.
Não sabe quem procura.
Bir cyborg ile evlisin ama öyle olduğunu bile bilmiyorsun.
Casaste com um ciborgue e nem sequer sabias disso.
Yani oğlunun hayatta olup olmadığını bilmiyorsun?
Então não fazes ideia se o teu filho está vivo ou não?
O zaman bilmiyorsun işte!
Então não sabes.
O zaman ne anlam ifade ettiklerini bilmiyorsun.
- Não sabe o que significam.
Gerçekleri bilmiyorsun.
Tu não sabes o significado da verdade.
Bilmiyorsun.
Não conhece.
Aday Vasquez, Miranda'nın planını bilmiyorsun.
Recruta Vasquez, você não sabe o plano da Miranda.
- Bunu bilmiyorsun.
Não sabes.
Seninle ilgisi olduğunu bilmiyorsun.
Não sabes se a reunião é por tua causa.
ÖSG elemanlarını bilmiyorsun.
Não conheces esses tipos do GIP.
Çünkü aileni hayal kırıklığına uğratmak nasıl bir şey bilmiyorsun.
Porque não sabes o que é gostar de decepcionar os pais.
Brandon'la yatan biri için anlaşılan hakkında pek de bir şey bilmiyorsun.
Para alguém que anda a dormir com o Brandon, não pareces saber muito sobre ele.
Kimin Ryan'la olduğunu bilmiyorsun.
Não sabes quem estava com o Ryan.
Alex iki adım uzaktayken ne yapman gerektiğini bilmiyorsun.
Alex, não sabes o que fazer comigo quando estou a 2 metros de distância.
- Herkesin yalan attığı bir evde büyümek nasıldır bilmiyorsun.
P-porque vocês não sabem o que é crescer numa casa onde todos mentem como modo de vida.
- Doğum günümü bilmiyorsun.
Oh, tu não sabes o meu aniversário.
- Hakkımızda hiçbir şey bilmiyorsun.
Não sabes nada sobre ele e eu.
Suç ortakları olduğunu bilmiyorsun.
Tu não sabes se eles são cúmplices.
En başından beri bunun içinde olduklarını bilmiyorsun tabii bilmediğim bir şeyler biliyorsan o zaman ayrı.
Tu não sabes se eles estiveram nisto, desde o início... a não ser que saibas alguma coisa que eu não sei.
Bak, açıkçası ne ile uğraştığını bilmiyorsun.
A verdade é que não entende aquilo com que está a lidar.
- Burada neler döndüğünü bilmiyorsun.
- Não faz a mínima ideia... que raio é que se passa aqui.
Adımı bilmiyorsun ama sanırım dikkatimi çekmeye çalışıyorsun.
- Não conhece o meu nome, mas acho que tem tentado chamar a minha atenção.
Sen oynadığım oyunu bile bilmiyorsun.
Nem sabe que jogo estou a fazer.
Şehrin ne ile karşı karşıya olduğunu bilmiyorsun.
Não sabes o que esta cidade está a passar.
Nerede durman gerektiğini bilmiyorsun.
Não sabe que há linhas que não podem ser cruzadas.
- Oynadığım oyunu bile bilmiyorsun.
- Nem sabe que jogo estou a fazer.
- Akademi dünyasını bilmiyorsun.
Tu não conheces o mundo académico. Não.
Çatı katında neler olduğunu bilmiyorum ve sen de bilmiyorsun.
Eu não sei o que se passou naquele sótão e o Danny também não.
Annemden bahsetmenin benim için ne anlama geldiğini bilmiyorsun!
Não faz ideia do que significa para mim falar da minha mãe.
Ne dediğini bilmiyorsun sen.
Não tens noção do que estás a falar.
Bilmiyorsun!
Não sabes!
- Ne zaman vazgeçeceğini bilmiyorsun. Nerede o?
Não sabes quando desistir.
Arthur başına gelecekleri hiç bilmiyorsun.
Artur... Não fazes ideia do que te espera.
Bilmiyorsun, ama bunlar koşullarım.
Não vais. Mas essas são as minhas duas condições.
- Sen daha sert davranmanın ne olduğunu bilmiyorsun.
Querida, não sabes o que é ser dura.
Açıkça görünüyor ki bir Barf ve Belch'in ne kadar sinsi olduğunu bilmiyorsun.
Claramente não estás ciente de como um Barf e o Belch são furtivos...
- Olayın yarısını bile bilmiyorsun.
Não sabes nem metade...
- Bilmiyorsun demedim ki.
- Não disse o contrário.
Neler kaçırdığını bilmiyorsun.
Nem fazes ideia do que estás a perder.
Nerede olduğunu bile bilmiyorsun.
nem sabes onde está.
- Ne yaptığını bilmiyorsun.
Não sabes o que estás a fazer.
Ne yaptığını bilmiyorsun.
Não sabes o que estás a fazer.
Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.
- Não sabe nada sobre mim.
- Hayır, bilmiyorsun. Evet, kim olduğumu biliyorsun derdim ama sen Donna değilsin.
- Eu diria que sabe quem sou, mas não é a Donna.
Ne yaptığını bilmiyorsun.
Não fazes ideia do que estás a fazer.
İstediğin şeyin ne olduğunu bilmiyorsun.
- Não sabes o que pedes.
bilmiyorsunuz 29
bilmiyorum 18446
bilmiyorum ki 83
bilmiyordum 699
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyor 92
bilmiyorum işte 23
bilmiyorum 18446
bilmiyorum ki 83
bilmiyordum 699
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyor 92
bilmiyorum işte 23
bilmiyorum efendim 100
bilmiyordun 27
bilmiyor musun 481
bilmiyor musunuz 98
bilmiyoruz 277
bilmiyordu 23
bilmiyorlar 33
bilmiyor muydun 125
bilmiyor muydunuz 35
bilmiyorduk 25
bilmiyordun 27
bilmiyor musun 481
bilmiyor musunuz 98
bilmiyoruz 277
bilmiyordu 23
bilmiyorlar 33
bilmiyor muydun 125
bilmiyor muydunuz 35
bilmiyorduk 25