Bu yaz traduction Portugais
6,869 traduction parallèle
Ben neden kendimi bu yaz örgü örmeye adadığım için parti veremiyorum?
Porque não posso ter uma festa por me ter dedicado realmente ao croché, este verão?
Bu yaz bir sürü düğüne gittik. Ve ben ve Koç hariç kimse düğünlerin cinsel fırsatlarından yararlanamadı.
Bem, nós temos ido a casamento após casamento este verão, e com a excepção de mim e do Coach, nenhum de nós aproveitou realmente as oportunidades sexuais que um casamento nos oferece.
Bu yaz, bunu yapmak istiyorum.
É isto que quero fazer no verão.
Bu yaz, yapman gereken doğru şeyin bu olduğuna inanmıyorum da ondan. Ama neden?
Porque acho que, não seja a coisa certa para fazeres neste verão.
Sana bu yazı örneklerini yazarlarının cinsel sapkınlıklarına göre sıralamanı söylemiştim.
De manhã, pedi que organizasses as amostras por ordem decrescente de potenciais desvios sexuais dos autores.
- Bu yazıcıların hepsi sizin mi?
As impressoras são tuas?
Bu yaz yeterince zor zaten.
Este verão já está a ser bastante difícil.
Bu yaz bana oturmak yok.
Não vou sentar-me neste verão.
Bu yaz işe daha yeni başladı.
Ele acabou de começar o seu primeiro trabalho de Verão.
İnsanlar bu yazıları yazıların doğru olma beklentisiyle okumuyor.
As pessoas não leem isto com a expectativa de que seja verdade.
Bu yazıda ise Apis mellifera'nın tozlaşma tercihleri anlatılıyor.
Neste caso, as... preferências de polinização da "Apis mellifera".
Bu yaz tüm Dunphylerin keyfi gıcır.
Este verão, todos os Dunphy estão simplesmente a entender-se.
Bu yazın bu kadar büyülü olması yetmezmiş gibi bir tane bile kötü eriğim çıkmadı.
Como se o verão já não estivesse a ser suficientemente mágico, não apanhei uma única ameixa má.
Bu düğün yazın son düğünü, yani son şansımız.
Este é o último casamento do verão, o que significa que é a nossa última oportunidade.
- Şimdi küçük kıçını buraya getir ve yazı başlattığın gibi seks yaparak bitir. O "b" bölümündeydi Bu nasıl mümkün oluyor ki?
Ela estava no B. Como foi possível?
Hayaletimizle konuşmamıza yardım edecek bir medyum. Kartınızda bu işi yaptığınız yazıyor.
Um médium para nos ajudar a contactar o nosso fantasma.
Evet, bu... kodu biz bulmuştuk. Harflerin sadece alt yarısını yazıyorduk ve Saçmalık işte.
Sim, criámos um código que nós escrevíamos no rodapé das cartas...
Debbie bu sabah beyin sarsıntısından hastaneden tahliye oldu ve polis raporunda şüphelinin domuz maskeli olduğu ve kurbanlarını etkisiz hâle getirmek için elektroşok cihazı kullandığı yazıyor.
A Debbie teve alta do hospital hoje, com um concussão e, aquilo que sabemos do relatório da Polícia é que o suspeito usava uma máscara de porco e um "taser" para incapacitar as vítimas.
- Bu konu tartışmaya açık değil ne yazık ki.
- Não há nada a fazer, infelizmente.
Yaz o kadar ya, yaz kampı bu.
É o verão. É um acampamento de verão.
Ne yazık ki bu ilgi sona erdi.
Infelizmente, o interesse dele acabou.
Bu bizim doğamızda var. Ne yazık ki düşmanlarımız değer vermiyor.
Infelizmente, os nossos inimigos não o fazem.
Çok yazık, sizin gibi güzel, zeki bu kadar yetenekli bir kadının peşinde çok kişi olacağını sanırdım.
É uma pena. Uma mulher da tua beleza, inteligência, obviamente talentosa, acho que era um bom partido.
Bu arada dinlediğin şarkı şimdiye kadar yazılmış en kötü şarkıdır.
E só para que conste, é a pior canção alguma vez escrita.
Bu kadar dikkatli ne yazıyorsun?
O que estás a escrever com tanto cuidado?
O zamandan beri bu komplo blogunu yazıyormuş.
Desde então que escreve um blogue sobre conspirações.
Son üç ayda, sen adını okul belgelerine yazıp, Fenway'de balık kraker yerken biz, bu çölün ortasındaki bok çukurunda haftada altı gün çalışıyorduk.
Nestes três meses, enquanto ganhava fama a escrever teses e a comer bolachas "Cracker Jack" em Fenway, estivemos presos nesta porcaria, a trabalhar seis dias por semana.
Ailem nesillerdir zengin madenlerin sahibi oldu. ve her zaman bu uzmanlığımı oğluma, devretmeyi umut etmiştim, ama ne yazık ki, Sadece kızlarım oldu.
A minha família possui minas desde há gerações, e sempre esperei passar essa perícia a um filho meu, mas, infelizmente, só tive filhas.
Ne yazıyordu? "Her kim bu çekici tutarsa lâyık olduğu takdirde, Thor'un gücüne sahip olacak."
Qual é a inscrição? "Quem segurar esse martelo, se for digno, possuirá os poderes de Thor".
- Evet, ne yazık ki bu son.
- O quê? Receio que seja definitivo.
Anı yazımın başlığı bu olacak.
É o título das minhas memória.
Bu çek Pied Piper Anonim Şirketi için yazılmış.
O cheque foi feito para a "Corporações Flautista."
Bu Wayne mirasında yazıyordu ve yapılmasına Bay Pennyworth karar verdi.
Do Sr. Pennyworth e das Companhias Wayne.
Bu kadar çaresiz ve başkalarının oyuncağı olmak hoşuna gitmemiştir. Yaz başında evimize taşındıktan sonra aynen ben de bu duruma düşmüştüm.
Deve odiar sentir-se tão... frágil e manipulável, tal como me fez sentir quando se mudou para minha casa, no início do Verão.
Bu durum, destek yazılımı yüklemek kadar basit değil.
Não é tão simples como fazer um backup.
Onu bu kâğıt parçasına yazıyorum çünkü fark ettim ki burada sözler uçup gidiyor.
Estou a escrevê-lo neste papel porque apercebi-me que dizer coisas nesta empresa não vale de nada.
Bu raporda dünyanın sonunun geldiği yazıyor.
Este relatório diz que o mundo caminha para um final.
Daha iyi yaz. Bu kadar.
Escrever melhor.
Ne söyleyeceğini harfiyen yazıp bu mektuba mühürledim.
Eu escrevi um papel com exactamente aquilo que pensava que irias dizer e meti-o neste envelope selado.
Sana bir iyilik olarak, bu küçük pisliği bu temiz hava yaz kampına kayıt ettiriyorum.
Como um favor a ti, vou enfiar aquele precioso idiota neste campo de Verão ao ar livre.
Adresi bu kartın arkasında yazılı.
A morada está neste cartão.
'Bu yüzden bu mektubu direk isim belirterek yazıyorum.
E por isso quero nomear um indivíduo em particular nesta carta.
Yani, bu e-postasında yazıyordu?
Ela escreveu mesmo aquilo no e-mail?
Bu, Leticia Gomez tarafından yazılmış ifadenin bir kopyası.
Isto é uma cópia de uma declaração escrita por Letícia Gomez.
Bu yüzden sadece abime bir mektup yazıyormuşum gibi yazayım dedim.
"Pensei que talvez devesse escrever-te uma carta " como se fosses apenas... " meu irmão.
Ama bu, yeniden yazılabilecek bir koddur.
Mas é um código que pode ser reescrito.
Partnerim gelmedi ve şansıma yeni müşterin bu klübe yazılmış.
A minha parceira não apareceu e, sorte a minha, a tua nova cliente acabou de aderir ao clube.
Bu Şerif'in ben çocukken bana okuduğu bir yazının kısmı.
Este é um excerto de algo que o Comandante me costumava ler quando eu era miúdo.
Geçirdiğim en kötü yaz bu!
Este é o pior verão de sempre!
İkimiz de bu büyülü yazın bir yerde bozulacağını biliyorduk.
Ambos sabíamos que este verão mágico a dada altura ia ter um contratempo. Sim.
Ben oraya geri gideyim de sizler bu mükemmel, küçük yazınızda eğlenmeye devam edin!
Eu arranjo boleia de volta até lá, desfrutem do vosso verão perfeito!
yazık 479
yazı 104
yazıyor 360
yazıklar olsun 49
yazıyorum 44
yazıklar olsun sana 20
yazacağım 47
yazdım 67
yazılı 27
yazın 57
yazı 104
yazıyor 360
yazıklar olsun 49
yazıyorum 44
yazıklar olsun sana 20
yazacağım 47
yazdım 67
yazılı 27
yazın 57
yazıyordu 71
yazık sana 23
yazarım 53
yazma 17
yazmak 24
yazar 115
yazan 53
yazıcı 29
yazmıyor 18
yazık oldu 58
yazık sana 23
yazarım 53
yazma 17
yazmak 24
yazar 115
yazan 53
yazıcı 29
yazmıyor 18
yazık oldu 58
yazdır 17
yazmış 16
yazarlar 18
yazık olmuş 31
yazık olur 16
yazık ki 31
yazı mı tura mı 18
yazmayı unutma 18
yazı tura atalım 20
yazdın mı 34
yazmış 16
yazarlar 18
yazık olmuş 31
yazık olur 16
yazık ki 31
yazı mı tura mı 18
yazmayı unutma 18
yazı tura atalım 20
yazdın mı 34