Cali traduction Portugais
228 traduction parallèle
- Peki, sen kimsin? - Ben Cali...
Mas, quem és tu?
Harika. O halde bu hafta bitmeden Cali'de yaşıyor olacağız.
Vamos viver à grande na Califórnia antes do final da semana.
Medellin değil, Cali karteliyle bağlantıları varmış...
Suspeita-se de ligações com o cartel de Cali, não o de Medellin...
ERNESTO ESCOBEDO'NUN EVİ CALl, KOLOMBİYA
HACIENDA DE ERNESTO ESCOBEDO CALI, COLÔMBIA
CALİ KARTELİNE KARŞl OPERAS YONLAR DÜZENLEMEK.
Operação paramilitar contra o Cartel de Cali
Dün Cali kartelinden birine konuşurken sesini banta aldık.
Gravamos uma conversa entre ele e o Cartel de Cali ontem.
Öğretmenin Cali uyuşturucu karteliyle çalışmayı önerdiğini söylediniz.
Disse que o Professor sugeriu trabalharem para o cartel Cali.
Cali piçlerini de sevmiyorum.
Não gosto dos parvalhões do Cali.
Cali. Kalabriler...
O cartel, a Calábria...
Cali'li dostlarım ondan sıkılmaya başladı.
O Boffano não tem amigos.
Cevaplar belli. Diaz, Cali'den para aldığını kabul etmez.
Diaz não admitirá que recebe dinheiro do Cali.
İşte Cali'ye dönüş Cali, Cali.
Brindemos ao regresso à Cali... Cali, Cali.
Kali, Hera, Cronus, Tonic.
Era de Cali, serenidade tónica.
Ya da LL Cool J'in "Goin'Back to Cali" sini.
Ou do "Going Back to Cali", do LL Cool J.
Hatırlayabildiğim kadarıyla, Smoke "Kaliforniya kralıydı."
Desde que todos se recordam, "Fumo" era "o Rei de Cali".
Tacı var onun. O Kaliforniya Kralı.
É o "Rei de Cali".
Kaliforniya Kralı olmak için cesur olman şart değil.
Não tens coração para ser o Rei de Cali.
Ben Kaliforniya'nın bebeğiyim.
Eu sou o rei de Cali, "Miúdo".
Ben Kaliforniya Kralıyım.
Que eu sou o rei de Cali.
California'ya dönüyor.
Ele vai voltar pra Cali, pra Cali, pra Cali.
Cali sahilinde bir balıkçı teknesi bulunmuş. Mürettebatı kaybolmuş.
Um barco de pesca, ao largo de Cali, cuja tripulação desapareceu.
Kaliforniya'ya gelip dalgalarımızı kontrol edecek hali yok.
Não há maneira de ele vir a Cali e não ver como estão as ondas.
Şu araştırma işiyle ilgili böyle düşündüğüne sevindim çünkü California'daki bazı işlerim için biraz kaçayım diyordum.
Fiquei contente em ouvir-te dizer aquilo sobre a procura, porque tenho de tirar algum tempo para fazer um negócio em Cali.
Orada bu kadar önemli ne var?
Porquê? Que há de tão importante em Cali?
Kocamın Cali'deki ilaç işini yüklendim. Fakat o hapisteydi.
Tomei conta dos negócios farmacêuticos do meu marido em Cali, enquanto ele esteve preso.
Cali mafyası senin hayal gücünün bir ürünü, Pablo.
O cartel de Cali é apenas um produto da tua imaginação, Pablo.
- Üstünde bir şey var mı? - Kimsin?
- Capitão Horst Cali.
Bunu anlatmaya çaliºiyorum.
É isso que estou a dizer.
Ne yapmaya çaliºiyorsun?
Que está a tentar fazer?
- Evet, orada çaliºiyor.
- É lá que ele trabalha.
Günlerdir sizi görmeye çaliºiyorum... ... ama hala baºardigim söylenemez.
Há dias que tento vê-la e näo tenho conseguido.
- Owen Merritt'e çaliºiyoruz.
- Trabalhamos para Owen Merritt.
Seninle çaliºma odasinda görüºebilir miyiz?
Gostava de falar contigo no escritorio.
Annem bizim için köpek gibi çaliºiyordu.
Vi a mae a trabalhar como uma moura para nos manter vivos.
Onu bulmaya çaliºiyorum.
Ando a procura dele.
Aklima gelmiºken Merritt, artik Isham için çaliºmiyorum.
A proposito, Merritt, acabei de deixar de trabalhar para o Isham.
Arkadaºimin demeye çaliºtigi ºu... bu kaleyi buraya kurmaniz, kötü duygulara sebep olmuº... bu yüzden KiziI Bulut eºyalarimiza el koydu.
O meu amigo quer dizer... que, por ter construído este forte e despertado maus sentimentos, o Red Cloud tirou-nos essas coisas.
Bütün akºam onlara ulaºmaya çaliºtik.
Passámos o serao a tentar contactá-los.
- Herhalde diºari çikmaya çaliºiyordur.
- Se calhar está a tentar sair.
Hazir ºansi varken vurmaya çaliºacaktir.
Vai ter de atacar em breve, enquanto pode.
Bu kaledeki 148 adam ve kadina onun yapmaya çaliºtigi farkli miydi sanki?
O que acha que ele tentava fazer a 148 homens e mulheres neste forte?
Ama iyi bir Hiristiyan bundan kurtulmaya çaliºir.
Mas um bom cristao luta contra isso.
Diºarda kendini öldürmeye mi çaliºiyordun?
O que estavas a tentar fazer ali, matar-te?
Jesse onlara karºi koymaya çaliºti ama çok hizliydilar.
O Jesse tentou combate-los, mas eles atacaram com rapidez.
Getirdigim adamlar güçlüdür. Gümüº madenlerinde çaliºmak için idealler.
Os homens que trago sao fortes, ideais para trabalhar nas minas de prata.
Güçlüdür ve iyi çaliºir.
Ela é forte. É boa trabalhadora.
Erkekleri gümüº madenlerinde çaliºtiracaklar. Kadinlari da Chihuahua'ya götürüp...
Vende os homens como escravos para trabalhar nas minas de prata... e leva as mulheres para Chihuahua e vende-as para...
Jack Amca'yi çaliºirken hiç görmemiºtim.
Nunca tinha visto o tio Jack a suar.
Ben çaliºmamdan bahsediyorum.
Estou a falar de ter de trabalhar.
Dal, hazir kadin irkini anlamaya çaliºiyorken... orada yikanabilirsin de.
Dal, enquanto estás aí a tentar compreender a raça feminina, podes aproveitar para tomar banho.
- Cali.
- Cali. - Presente!
çalışıyorum 310
california 374
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
california 374
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalın 34
caligula 47
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalın 34
caligula 47
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44