Done traduction Portugais
156 traduction parallèle
But ev'ry now and then l feel so insecure l know that l just need you like l've never done before
Mas de vez em quando sinto-me tão inseguro Sei que preciso de ti como nunca precisei antes
- That's done it, he's gone.
- Já está. Ele foi-se?
No wonder l never get anything done.
É alguma novidade se nunca consigo fazer nada?
Böyle bir şeyi nasıl yapabilirim?
How could I have done that? Como posso ter feito isso?
- You done?
Já acabaste?
Done by ( c ) dCd / January 2014
Done by ( c ) dCd / January 2014
Hell, that's what I woulive done.
Caramba, isso é o que eu faria.
"So would I ha'done, by yonder sun an thou hadst not come to my bed"
Pela luz do sol, tê-lo-á feito. Não tivesses vindo para meu leito.
" So would I ha'done, by yonder sun
Pela luz do sol Tê-lo-ia feito
I have done so, sir.
Já o fiz, senhor.
HOGAN : Well done, sir.
Bom trabalho, senhor.
I couldn't have done this without you.
Não teria conseguido sem ti.
# I've been sinking about what you have done to me # lmages much deeper san you'll ever see
Andei pensando no que você fez comigo O dano é muito maior do que você imagina
Onbir tamam bir fazla.
Onze tratados, um a mais. ( Eleven done one too many )
Harfleri yerine koydunmu ortaya çıkıyor.
"Done" é D-one, certo? então, "D" é o 3 e "one" é o 1.
- It's done. Bu galibiyete ihtiyacımız olduğunu söylemeye ihtiyaç duymuyorum.
Não preciso de lhe dizer que precisamos desta vitória.
Done "OK"
Concluído. "OK"
Tabiki, ve geri vereceğim when they're done at the key shining place. * *
Claro, e devolvo-a... ... assim que estiver pronta na casa das chaves.
I paid to have this done.
Paguei por isto.
How come I can never get my toes done on girls'night?
Porque é que nunca consigo arranjar os minhas unhas na noite das mulheres?
* Aşkın neler yaptığına bakacak mısın?
# Will you look what love has done #
* * Aşkın neler yaptığına bakacak mısın?
# Will you look what love has done #
You have to watch your strengths, and it was a very good thing that we could not write singles, we might not have done some of the very interesting work that we did.
Temos que dar tudo o que temos quando trabalhamos, e foi uma coisa muito boa o facto de não conseguirmos escrever singles.
Ne yaptım ben?
What have I done?
Ve, Brockman, biz işimizi halledip dönmeden bir şeyleri bitirmeye kalkma.
E, Brockman... don't go finishing things up there till we're all done on our end.
Babasının ölümüyle ilgili söylentilere, halk neden bulamayınca, ister istemez, söz kulaktan kulağa döne dolaşa, suç bizim sırtımıza yükleniyor sonunda.
Não se deixa infectar pelas intrigas sobre a morte de seu pai, mas ele próprio não hesita em acusar a nossa pessoa.
Döne döne, çağırın yana yana
Levaram-na num caixão - com a cara destapada.
Şimdiye dek cennete döne döne gidiyordu.
Mas ele só precisa do ar... e lá fora, ele tem todo o espaço para si.
Döne döne sonuçsuz yıl dönümlerimize yol aldık, şifreyi gir "git," toplanmış 200 kavga, 200 suskunluk, derin yerlerde açılmış 200 yara.
Coleccionamos duzentas brigas, duzentos silêncios, duzentas cicatrizes bem lá no fundo...
Döne döne, benim gibi, ekmek gibi, durmaksızın, sonsuza dek.
Sempre à volta, como eu e o päo, para todo o sempre.
İşte böyle, döne döne
Agora o loop-de-loop
İşte böyle, döne döne
Agora o loop-de-lai
Konuya tekrar geri döne- -
Podes perguntar-lhe directamente.
İster istemez söz kulaktan kulağa döne dolaşa suç bize yükleniyor sonunda.
Resulta disso... que nada implica nossa pessoa nessas acusações.
Döne döne, çağırın yana yana.
- Deves cantar.
İnsanlar İskender'in soylu kalışını döne dolaşa bir fıçıya tıkaçlık ettiğini düşünemezler mi?
A imaginação pode seguir o nobre pó que foi Alexandre... até encontrá-lo tampando um barril.
Bu kadın nasıl sakin olsun her an gökyüzünden yanarak Döne döne yere çakılacakken?
Como pode esta mulher ficar calma, se a qualquer momento podemos cair e ficar presos num monte de metais retorcidos?
# I've been sinking about what you have done to me # se damage is much deeper san you'll ever see
O dano foi muifo pior do que você imagina
Seni o malum durumlarda görmek istemem sonra gelip döne döne ararsın, bulamazsın, ona göre.
Detestava vê-lo numa daquelas situações que pedem uma coisas dessas e você sem a ter.
Dağdan bir kız gelecek döne döne Dağdan bir kız- - Amy!
Ela virá pela montanha, quando vier
Dağdan bir kız gelecek döne döne Dağdan bir kız gelecek döne döne
Ela virá pela montanha quando vier Ela virá pela montanha quando vier
Altı beyaz atı sürecek döne döne
Ela estará montada em 6 cavalos brancos.
Altı beyaz atı sürecek döne döne
Quando vier... Ela estará montada em 6 cavalos brancos.
Eve döne Craig.
Despacha-te, Craig.
Kafası sapından kopan üzüm gibi koptu. Vücudu oyuncak gibi döne döne inmeye devam etti.
A cabeça saltou como uma uva, e o corpo caiu como um pião.
Yarım saattir yoksun ve döne döne bu mor nesneyle mi döndün?
Fui ao hotel e preguntei... Estiveste na rua durante meia hora e voltas com esta coisa violeta?
Eve döne Craig.
Craig, sai daí.
Deredeki ufak dalgalanmalara, şöminedeki ateşe ve Zambonin döne döne gitmesine.
"um regato a correr, uma lareira acesa e um Zamboni a girar."
Evet, kusmuştu... sonra da sarhoş gibi döne döne yürümek zorunda kalmıştı.
Sim, ela vomitou... e depois ela teve que continuar a andar sobre a poça.
Oğlum döne dolana Orman Kaçkını G.I.Joe oyuncağını arıyorum.
Meu, estava à procura do G.I. Joe da selva.
Bir saniye içinde döne.....
Volto já.
döner 18
döneceğim 198
dönecek 30
dönerim 19
dönelim 31
döneceksin 19
döneceğiz 19
dönecektir 16
dönecek misin 17
dönemem 27
döneceğim 198
dönecek 30
dönerim 19
dönelim 31
döneceksin 19
döneceğiz 19
dönecektir 16
dönecek misin 17
dönemem 27