Dostlarım traduction Portugais
5,348 traduction parallèle
Gebert o orospu çocuğunu! Bütün dostlarımızı öldürdü piç!
Mata esse filho da puta e o amigo dele.
Denizin diğer tarafında ona yardım edebilecek dostlarım var.
Tenho amigos do outro lado do mar que poderiam ajudá-la.
Dostlarım bana çok sadıktır.
E os meus amigos são os mais leais.
Saldırının başında olan ve 5 yıl önce dostlarımızı öldüren Savoy Düküydü.
Foi o Duque de Savoia que liderou o ataque, e matou os nossos amigos, há cinco anos atrás.
Onca yıl dostlarımızı katledenin İspanyol olduğunu sandık.
Todos estes anos, pensamos que tinha sido Espanha que massacrou os nossos amigos. - Foi o Duque.
Ölmüş dostlarımızın intikamı alınmalı.
As vidas dos nossos amigos mortos devem ser vingadas.
İşte bu dostlarım, 62 model bir Cadillac.
Isto, meus amigos, é um Cadillac de 62.
Beni de ara ki ben de yeni Çinli dostlarımızla konuşabileyim.
Liga para mim para que eu possa falar com os nossos amigos chineses.
Şartlar yüzünden dostlarım.
Circunstâncias, meus amigos.
Bu gece dostlarım, içkileriniz benden.
Esta noite, meus amigos, as bebidas são por minha conta.
Yeni dostlarım tahmin edilebilir oldukça mantıklı insanlar.
Os meus novos amigos são previsíveis, são pessoas muito razoáveis.
Joffrey'e olanlar da yeni dostlarımın ciddi şekilde istediği bir şeydi.
Quanto ao que aconteceu ao Joffrey, era algo que os meus novos amigos queriam muito.
Dostlarım, dostlarım,...
Meus amigos, meus amigos.
Dostlarım, onur konuğumuz geldi.
Meus amigos, a nossa convidada de honra acaba de chegar.
Tonga gibilerine yardım etmek, masum insanları öldürmek dostlarımı öldürmek...
Ajudando gente como o Tonga... sacrificando pessoas inocentes... sacrificando os meus amigos.
Açıkçası, Yunan dostlarımız Batı Anadolu'ya saldırarak durumu daha da kötüleştirdi.
Na verdade, os nossos amigos gregos tornaram as coisas ainda mais complicadas, ao invadirem a costa ocidental da Turquia.
- Dostlarım benim.
- Meus meninos.
Yeni gey dostlarımız için alkış alayım beyler bayanlar.
Aplaudam os novos amigos maricas, senhores e senhores.
Dostlarımız kaçırıldı!
Os nossos amigos foram levados!
Bazı dostlarımız ve sevdiklerimiz şu an yaşam savaşı veriyor ve bu iyi de olsa kötü de olsa bu kasabadaki kimse vampirleri benden iyi tanımıyor.
Alguns dos nossos amigos e familiares estão a lutar pela vida, neste momento, e para o bem ou para o mal, ninguém nesta cidade conhece melhor os vampiros do que eu.
Ama bütün dostlarım ve düşmanlarım...
Mas todos os meus amigos e todos os meus inimigos...
Avcı dostlarım sizin mülkünüzde bir kurt görmüş olabileceklerini söyledi.
Meus colegas de caça dizem que viram um lobo na sua propriedade.
Dostlarımız Bay Wren ve Bay Hooke ile konuşuyordum.
Tenho falado com os nossos amigos, Sr. Wren e Sr. Hooke.
Gördüğünüz gibi dostlarım, Güneş'in cömertce sunduğu enerjisini kullanabildiğimizde ne harikalar elde edebiliyoruz.
Vede, meus amigos, as maravilhas que podemos operar se aproveitarmos a abundante energia do Sol.
Guten Tag. Dostlarım.
Guten Tag, meus amigos.
Alfred, Dick ve diğerleri. Dostlarım vardı.
O Alfred, o Dick, outros... tive amigos.
Atrian dostlarım adına özür dilerim. Burası onlar için kutsaldır.
Peço desculpa pelos meus companheiros Atrianos, mas, este lugar é sagrado para eles.
Onlar dostlarım, söz veriyorum.
Eles são amigos. Prometo-te.
Ama VanHouten'lar dostlarımız.
Mas os Van Houtens são nossos amigos.
Bütün dostlarımızın olduğu gibi.
Todos os nossos amigos são assim.
- Ben tüm dostlarıma işkence yaparım.
- Torturo todos os meus amigos.
Thinman kurbanlarını izler ama işler değişti dostlarım.
O Thinman persegue as suas vítimas, mas a maré mudou, meus amigos.
Sonra bizim dostlarımızı konfeti gibi dağılıyorlardı.
E depois há os nossos mirones, espalhados como confetti.
Ailemize, dostlarımıza sarılıp ölene kadar dans ediyoruz.
Abraçar os amigos e familiares... E dançar até cair.
Berberler her zaman bizim güvenilir dostlarımız oldu.
Tu sabes, barbeiros sempre foram os nossos melhores amigos de confiança.
Gördünüz mü, dostlarım?
Estão a ver, amigos?
Biz de savunma amaçları için samaryum alırız tabii ki ardından sessizce de nükleer enerjiye ihtiyacı olan dostlarımıza satarız.
Nós armazenamos samário para fins de defesa, é claro, e vendemos o que não precisamos para o pessoal da energia nuclear.
Onlar meslektaşlarım, dostlarım ailem.
São meus colegas, meus amigos... A minha família.
Vay ortalarda kahve yok, nezarethanedeki dostlarımız için acımak yok?
Então, não há café nem piedade pelos colegas de trabalho lá em baixo?
Çünkü bahar gelmek üzere dostlarım ve geldiğinde bu asırlık fırsat birinin hayatına zenginlik katar.
Porque a primavera está mesmo aí, meus amigos, e, com ela, a oportunidade antiga de enriquecer a vida de alguém.
Ben dostlarımı terk etmem Damon.
Eu não abandono os meus amigos, Damon.
- Arazim benim için çok önemli ve dostlarımın da yanımda olmasına ihtiyacım var.
A minha propriedade é importante para mim e preciso dos meus amigos lá, comigo.
Sana verdiğim şişeden parmak izlerini çıkarttım ve Seul'deki dostlarımla iletişime geçtim.
Verifiquei as tuas impressões digitais na garrafa que te entreguei e mandei-as para os meus amigos, em Seul.
Dersini verin, dostlarım. Dersini sonuna kadar verin.
Deem-lhe uma lição, rapazes.
Görünüşe göre, Watson yakın dostlarımız "arz ve taleple" tanışıyor.
Parece que a Watson já percebe de oferta e procura.
Oturmanızı istiyorum dostlarım!
Saia desta igreja.
Eder sağlayamazsan, Balık ve Vahşi Yaşam Bürosundaki dostlarınla tekrar geleceğiz. Bakalım o kulübeden kaç tane timsah iskeleti çıkacak?
Se não conseguires, vamos voltar com a Agência de Peixes e Vida Selvagem, para ver quantos aligatores mortos tens metidos naquele anexo.
Eski dostlar arasında kalsın... Yönetici basın sözcüsü olarak kaldım buralarda.
Entre velhos amigos, estou preso como Assessor Executivo há muito tempo.
Bu yüzden hiç üzülmeyin dostlarım.
Por isso, não fiqueis triste, meu amigo.
Dostlarım onlar benim.
- Morreram mais pessoas?
Şu donmuş sidikler ve penisler mi yoksa dostların mı?
O mijo congelado e as pilas ou os teus amigos?