Durum böyle traduction Portugais
572 traduction parallèle
- Durum böyle ne yazık ki Swana.
- É mesmo isso, Swana.
- Hatırlamıyorum ama mantıksal olarak durum böyle olmalı.
- Não me lembro. Mas pela lógica sei que devo ter estado.
Johnny ve çetesi bu şubeyi ele geçirdiğinden beri durum böyle.
Tem sido assim desde que o Johnny e os amigos tomaram conta disto.
Durum böyle özetlenebilir.
Resumindo, a situação é esta.
Ve bu durum böyle devam ederse, artık hiç gelmeyecekler.
E se esta situação continuar, não vão é vir mais.
Durum böyle olunca da, çantayı açtığınızda bulduğunuz...? Bernadette'in sutyeniydi!
Isso explica o facto de, ao abrir a mala, ter encontrado o sutiã da Bernadette...
Durum böyle.
Esta é a verdade.
Hastahaneye hapsedilmiş olarak kalamayacak bir insanım. Durum böyle olunca düğmelere basmaya başlamazsan ve beni buradan dışarı çıkarmazsan, sana söyleyeyim, seni bir boydan bir boya parçalarım ve kahrolası duvarda dans ettiririm.
Se você não me tirar daqui... eu vou bater-lhe e sair correndo pela parede.
"Sinek" le durum böyle, o olan bitenleri izler.
A "Mosca" é assim, aguarda, para ver o que se passa.
Sana yardım edememek canımı sıkıyor yüzbaşı, ama durum böyle.
lncomoda-me, capitão... não poder ajudar, mas é mesmo assim.
Üç haftadır durum böyle.
Faz isto há já três semanas.
Buradaki durum böyle.
È esta a situação aqui.
Demek durum böyle ha?
É a vida.
Diğeri burada. İki haber kağıdı ama para hala yok. Durum böyle.
- Já recebi 2 avisos para um vale postal, e ainda não há sinal de nada, nem de dinheiro, nem de vale postal.
- Genelde durum böyle oluyor.
- Normalmente é assim.
Böyle komik bir durum hiç gelmemişti başıma!
Nunca vi uma coisa destas assim!
Pek az insan böyle bir durum karşısında gülebilir.
Muito poucas pessoas seriam capazes de sorrir num momento assim.
Umarım Leo böyle bir durum için tedbirini önceden alıp sigorta yaptırmıştır.
Eu espero que Leo teve o bom senso de se prevenir para uma emergência destas.
Durum tek kelimeyle böyle.
Noutras palavras, aquela coisa.
Alec, böyle bir durum yok.
Alec, não é nada disso.
Diyelim ki, böyle bir durum mümkün, Pelham ama sıra dışı koşullar altında.
Digamos que isso é possível, mas em circunstâncias extremas.
Bu durum, ne zamandır böyle?
- Isto dura à quanto tempo?
Böyle bir soruyu gerektirecek bir durum yok.
Nada foi estabelecido para permitir uma pergunta destas.
Böyle başka bir durum hatırlamıyor musun?
Consegue lembrar-se de outra ocasião?
Sizi böyle rahatsız etmek istemezdik ama acil bir durum sözkonusu.
Lamentamos perturbar seu sono, mas é uma emergência.
Resmi olmayan bir çalışmaya göre, böyle bir durum halinde onların nükleer kapasitesinin % 90'nını imha edebiliriz.
Seis : Um estudo oficioso, efectuado para esta eventualidade,... indicava que destruiríamos 90 % das suas instalações nucleares.
Durum gerektirmeseydi, böyle bir yemini hiçbir şey için etmezdim!
Nunca diria isto, se fosse ao contrário, por nada no mundo!
Böyle bir durum için gerekli şartlar yapay olarak yaratılabilir mi?
As condições necessárias a tal evento poderiam ser criadas artificialmente?
Asla böyle bir durum olmadı.
Nem um pouquinho.
Durum madem böyle. bence Kont'la evlenmen en doğrusu.
Portanto, no pé em que estão as coisas, acho melhor casardes com o Conde.
Bir daha böyle bir durum olduğunda zihni hemen açın.
Numa situação de bloqueio cerebral, há que tentar cancelá-la.
Demek istiyorum ki, sırılsıklam, ve durum onun için böyle değildi.
Profundamente. - E, com ela, não era assim.
Ve bu da böyle bir durum.
E este é um desses casos.
Biliyor musun, senin gibi bir devlet memurunun boyle davranmasi cok asagilik bir durum.
Sabe, a sua atitude como funcionário púlico deixa muito a desejar.
Durum kesinlikle böyle.
Essa é a questão.
Durum bu denli esrarengiz olunca, insan böyle bir isteğe karşı gelemiyor.
Quando o mistério é impressionante demais, a gente não ousa desobedecer.
Daha önce böyle yanlış anladığı bir durum olduğunu hatırlamıyorum, ya siz?
Alguma vez a apanhou em falta?
Durum böyle değil.
Mas não é o caso.
Böyle bir durum yok.
Não se trata do caso.
Sana onun gibi yol göstermeye çalıştım ama... böyle bir durum için bir planı vardıysa bile bana hiç sözünü etmedi.
Tente ¡ gu ¡ ar vovês, vomo ele ter ¡ a fe ¡ to... mas, se t ¡ nha algum plano para este momento, nunva me d ¡ sse.
Bugün neler oluyor böyle? Biliyor musun, bu iki saat içinde altıncı acil durum.
Mas que raios... se passa hoje?
Böyle bir durum için yıllardır bu yeri inceliyordum.
Estudei este local durante anos para uma ocasião como esta.
Bir katilin böyle çizimler yapması sıra dışı bir durum değil.
Não é incomum um assassino desenhar tão bem.
Bu durum, ancak böyle bir sinirsel bozukluğu körükler.
É o tipo de situação que pode catalisar esse tipo de ruptura.
Kimse bu durum yüzünden iyi halde değil ve böyle davranmanız sizi daha iyi hissettirmeyecektir.
Ninguém está contente com o que se passou, e esta discussão não vai resolver as coisas.
Sanırım, bu durum hakkında böyle düşünecekler.
Acho que vão manter esta decisão.
Edmund, demek durum böyle.
Chegou a hora, Edmund.
Böyle bir durum olsa, anlatırdı.
Ela dir-me-ia.
Ama bu davada böyle bir durum yok.
Mas neste caso não se aplica.
İmkânsız bir durum, böyle bir şey olamaz.
É impossível. Não pode ser.
Eğer böyle bir durum olursa, Onlara sadece Noel Baba'nın yılın bu zamanında çok meşgul olduğunu söyle,
Se surgir uma emergência dizes-lhes apenas que o Pai Natal está muito ocupado este ano.
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle bir şey yok 21
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle bir şey yok 21
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
böyle şeyler söyleme 28
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle bir durumda 32
böyle söyleme 179
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle bir durumda 32
böyle söyleme 179