Endişe etmene gerek yok traduction Portugais
169 traduction parallèle
Endişe etmene gerek yok.
Não se preocupe mais.
Sağlığın konusunda endişe etmene gerek yok.
Se está preocupado com a sua saúde, não esteja.
Endişe etmene gerek yok.
Não precisa de se preocupar.
Yani endişe etmene gerek yok.
Então, não precisa preocupar-se.
Evden dışarı çıkmadığın sürece endişe etmene gerek yok.
Desde que não saias de casa, não há razão para alarme.
Polly'nin önemli birşeyi unutacağından endişe etmene gerek yok.
Foi o que me pareceu. Não te preocupes. A Polly nunca se esquece de algo importante.
Bir süreliğine endişe etmene gerek yok.
Não tens de te preocupar durante uns tempos.
Elbette, endişe etmene gerek yok.
Claro! Não te preocupes, Ken!
- Dinle! Sosyete budalasıdır. Endişe etmene gerek yok.
Ouve, ele é um idiota, por isso não te preocupes.
Benim kanım değil. Endişe etmene gerek yok.
Não é do meu portanto não te rales.
Sana söylemiştim endişe etmene gerek yok.
Já lhe tinha dito para não se preocupar.
O halde endişe etmene gerek yok.
Então não tens nada com que te preocupar.
Korkma, evlat. Endişe etmene gerek yok.
Não seja um-assustado, filho, você conseguido preocupação do nothin sobre.
Her şey yolunda. Endişe etmene gerek yok.
Tudo está certo l não estou preocupado sobre isto.
Hiç endişe etmene gerek yok.
Lindo não te preocupes. Não podemos perder.
Bu yıl artık Noel için endişe etmene gerek yok.
Não precisa de se preocupar mais com o Natal este ano.
- Senin endişe etmene gerek yok.
- Não lhe cabe preocupar-se.
Gerçekten de bu konu hakkında endişe etmene gerek yok.
Não tens nada que te preocupar.
Endişe etmene gerek yok.
Não precisas de te preocupar.
Bu konuda endişe etmene gerek yok.
Não tens de te preocupar com isso.
Geçmiş geçmişte kaldı. Ve ayrıca gelecek hakkında da endişe etmene gerek yok. Çünkü bu da daha gelmedi.
Daí que o passado já não existe e não vale a pena estar ansiosa quanto ao futuro pois ele também não existe.
Artık, endişe etmene gerek yok çünkü bir daha böyle bir şey olmayacak.
E não te preocupes, porque não voltará a acontecer.
Rupert, bu kız söylediğin kadar iyiyse, endişe etmene gerek yok.
Rupert, se essa rapariga é tudo o que dizes, então, não precisas de te preocupar.
Bu yüzden kimse görecek diye endişe etmene gerek yok.
Portanto... Nunca mais tens de te preocupar com alguém ver isto outra vez.
Bunu endişe etmene gerek yok.
Não tens de preocupar-te com isso.
Artık bunu endişe etmene gerek yok.
Agora não precisas de preocupar-te com isso.
İçki içmemden endişe etmene gerek yok.
Não tens de te preocupar com o facto de eu beber.
Artık bu konuda endişe etmene gerek yok sanırım, öyle değil mi?
Não precisa mais se preocupar, certo?
O konuda endişe etmene gerek yok.
Não te rales mais com isso.
Ben yanındayken endişe etmene gerek yok.
Enquanto eu aqui estiver, não.
Eğer bir şey yok derse endişe etmene gerek yok.
Se te disser que não é nada, estás bom.
Bunu için endişe etmene gerek yok, tamam mı?
Não tens de te preocupar com isso.
- Endişe etmene gerek yok.
Não tens de te preocupar comigo.
Endişe etmene gerek yok.
Não tens que te preocupar.
Ablan hakkında endişe etmene gerek yok.
Não precisas preocupar-te com a tua irmã.
endişe etmene gerek yok. döndüğünde senin için bir yerimiz olacak.
E você não precisa de se preocupar, teremos um lugar para si quando voltar.
Ama diğer tüm şeyler hakkında yani senin, bilirsin endişe ettiklerin konusunda, endişe etmene gerek yok.
Mas em relação às coisas com que... estavas preocupada, não precisas de estar.
Benleyken bununla ilgili endişe etmene gerek yok.
Sam, nunca vais ter de te preocupar com isso, comigo. Obrigado.
Endişe etmene gerek yok Çünkü babam işe gitti.
E não precisas de te preocupar, pois o meu pai está a trabalhar.
- Endişe etmene gerek yok.
Não tens de te preocupar.
Peder benim için endişe etmene gerek yok.
Não tem de se preocupar comigo.
Endişe etmene gerek yok.
- Não te preocupes. Não vais tê-lo.
Bir şekilde uzlaşma sağlanır diye umuyorum şerif. Bu konuda daha fazla endişe etmene gerek yok.
Xerife, espero que, tendo nós acabado de chegar a um consenso, não tencione preocupar-se mais com este caso.
Endişe etmene gerek yok müzayededen sonra burada buluşuruz.
Não se preocupe, encontrámo-nos aqui depois do leilão.
Ev ve arabaların tamamı ödendi. O konuda endişe etmene gerek yok.
A casa e os cartões estão pagos por isso não tens que te preocupar.
Artık endişe etmene gerek yok... ikincisi...
Bem não se preocupe. O segundo é...
- Bu konuda endişe etmene gerek yok diyorum -
Não precisas de te preocupar...
Kayacaklar diye endişe etmene de gerek yok çünkü, birbirlerine "yapışmışlar".
- Elas nem se mexem! Estão coladas!
bunun için endişe etmene gerek yok.
Não tens de os usar.
Ne kadar küçük bir olasılık olursa olsun... o kızın beni tanımasından... endişe etmene, bunu dert etmene gerek yok.
Não precisa se preocupar ou se incomodar... se aquela garota me reconhece... por menor que seja a possibilidade.
Endişe etmene gerek yok.
Não te preocupes.
gerek yok 917
gerek yoktu 39
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
gerek yoktu 39
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16