Frankıe traduction Portugais
4,620 traduction parallèle
Frank'in geliniyim. Gelip ona yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ediyorum.
Sou a nora do Frank e quero agradecer-lhe muito por ter vindo ajudá-lo desta maneira.
Senin hatan, Frank.
- Pois é, Frank.
- Bir hadise yaşandı. İki eleman bara çıkageldi, Frank'ten bahsediyorlardı sonra Robbie onların da icabına baktı.
Sim, o problema é que apareceram dois tipos no bar a falar sobre o Frank e o Robbie também tratou deles.
Frank, Sal Amca ile görüştüm. Yeşil ışığı yaktı.
Frank, eu falei com o tio Sal e ele deu-me luz verde.
- Düşüp kalktığın kadınlarla karıştırma beni, Frank.
Sou eu, Frankie, e não uma das tuas putéfias, lembras-te?
Frank'i tanınmadan nasıl restorana sokacağız o zaman?
Como vamos meter o Frank e o Tony no restaurante sem serem reconhecidos?
En iyi arkadaşı Frank'i aradı.
E ao melhor amigo, o Frank.
Frank Finizio.
Este é o guarda-costas do Kidman, o Frank Finizio.
Bu Frank Finizio'nun broşundan.
É do alfinete de Frank Finizio.
Hayatında sadece senle Frank var.
Os únicos homens na minha vida és tu e o Frank.
Frank'ı nasıl bulabilirim?
Como é que posso encontrar o Frank?
Bu Frank.
Esse é o Frank.
Zavallı piç hâlâ ailesiyle yaşıyor. Ama diğeri, şu çocuk...
Mas o outro, este aqui, é um tal de Frank C. Miller.
"Dün akşam sahneye davetsiz atlayan şu kadirşinas çocuğu hatırlıyor musun?"
E o Frank pensou : "Lembras-te daquele rapaz extasiado que subiu ao palco a semana passada sem ser convidado?"
Frank hakkında ne düşünüyorsun?
Então, o que é que achas do Frank?
Ama sana şunu söyleyeyim tüm sorunlarına rağmen Frank tanıştığım en aklı başında insan.
O Frank, mesmo com as manias dele, é sem sombra de dúvidas o tipo mais são que alguma vez conheci.
"Frank bizi en uzaktaki sınırlarımıza zorlaması gerektiğini söylüyor." - Benimle yumurtla. "Orada saklanan harika müziği ancak böyle çıkarabilirmiş."
O Frank diz que temos de alcançar os nossos cantos mais recônditos e libertar a música que eles aprisionam.
- Frank. Harika oldu.
- Frank, isso é extraordinário.
"Neden Frank gibi olamıyorum?" Ya da "Belki de Frank olabilirim."
"Porque é que não posso ser o Frank?" Ou "Talvez possa ser o Frank."
Frank'e âşıksın sen.
Estás apaixonada pelo Frank.
Frank, fındık tozu bu.
Frank, é Grownut.
Şimdiye kadar izleyici kitlemiz daha ziyade bizimle tesadüfen karşılaşan ve birkaç dakika sonra bizden hoşlanmadığını fark eden insanlardı.
Até hoje, as nossas audiências costumavam ser pessoas que se deparavam connosco e que se apercebiam ao fim de alguns minutos que não gostavam de nós. Frank.
Ama Frank...
Mas e se, Frank...
Bacağımı bıçakladı!
- Ele é chanfrado, Frank.
- Sen kimsin lan?
Frank! Mas quem é este tipo?
Frank değil, sen hastasın.
Não me refiro ao Frank. Tu é que estás.
Şimdi de herkes "Frank'e ne oldu?" diyor. Sanki yer yarıldı içine girdi. - Acayip komik ya.
E agora é tipo : "Que aconteceu ao Frank?" É como se tivesse desaparecido.
Ama Clara ve Frank dostum... Yapma şimdi, ikisi de tam anlamıyla ucube.
Quero dizer, olha para a Clara e o Frank.
Evet, çocuklar, Frank ve Phil.
Boa, malta, Frank e Phil.
Phil, Frank ve ben ön odada kapana kısıldık.
Encurralaram-me a mim, ao Phil e ao Frank.
Bir süredir Frank'in aklı başında değildi. Kafayı yedi, silahı aldı, filmlerdeki gibi kendini ağzından vurdu.
O Frank já não andava bom da cabeça há algum tempo, injectou-se, pegou na arma e enfiou-a boca abaixo, como fazem nos filmes.
Jared doğduktan dört yıl sonra Frank'le bir çocuk daha yaptık.
Quatro anos depois do Jared ter nascido, o Frank e eu tivemos outro bebé.
Frank'la çıkmaya başladığımızda bile gelmeye devam ettiğimi biliyor musun?
Tu tens noção do que eu passei quando o Frank e eu começamos a namorar?
Frank, dört kere aradım seni.
Frank, é a quarta vez que te telefono.
- Ne oldu? - Frank, dinle!
O que é que aconteceu?
- Buna gerek yok Frank.
Não é necessário, Frank.
Frank ve Amber, koklaşmayı bir tık ileriye taşıdılar. Yaz boyunca bütün dünyayı turladılar.
Frank e Amber mudaram da faísca para um raio e acompanham o verão ao redor do mundo.
60'larda ise herşey Frank ve Rat Pack. yönetimindeydi
E nos anos 60, girava tudo à volta do Frank e do Rat Pack.
Frank oğlum gibidir.
O Frank é como um filho para mim.
Adı Bigelow, Frank Bigelow.
Você é o Bigelow, Frank Bigelow?
Frank Sinatra orda.
É o Frank Sinatra!
Frank Sinatra mı?
- É o Frank...
Chicago'da bir şov rezerve ettiğimiz zaman orada Chicago'daki reklamcımız Lenny J. Frank vardır.
Quando marcamos um concerto. Chicago. O nosso promotor em Chicago é o Lenny J. Frank.
Radyo astronom Frank Drake galakside kaç gezegenin var olduğunu hesaplayabilmek için Drake Denklemi olarak da bilinen denklemi geliştirdi.
O Rádio astrónomo, Frank Drake desenvolveu o que é conhecido como equaçao de Drake, para que ele pudesse estimar o número de planetas e abrigar vida inteligente na galáxia.
Frank, hem tüfeği hemde devasa penisimi aynı anda tutamam dostum.
Não consigo segurar o rifle e o meu pau gigante ao mesmo tempo, Frank.
Ve ona Frank tarafından verilecek.
E isso vai ser dado a ela por Frank.
Adım Frank ve ben bir bağımlıyım.
O meu nome é Frank, e eu já fui viciado.
Bu karakolda canını Frank'e emanet etmeyecek bir polis dahi yoktur.
Não há um policia aqui dentro que não colocava a sua vida nas mãos de Frank.
Frank polis katili değil.
Asneiras, Frank não é nenhum assassino de policias.
Selam Frank, ben Tarvis, adamım.
Hei Frank, é o Tarvis, meu.
Frank! Oğlunu uzaklaştırsan iyi olacak.
Frank, é melhor acalmares o teu filho.
frankie 650
frank 3349
franklin 164
franky 31
frankly 31
frankfurt 50
frankenstein 152
franko 19
frank james 16
frank nerede 16
frank 3349
franklin 164
franky 31
frankly 31
frankfurt 50
frankenstein 152
franko 19
frank james 16
frank nerede 16