Gemı traduction Portugais
236 traduction parallèle
Gemı havaya uçacak!
O navio vai explodir.
Onlar uzaklaştıktan sonra, çekici ışınınızla gemıye killitlene bilirsiniz.
Quando eles estiverem seguros, você pode travar nesta nave com seu raio tractor.
Tanrı'ya yakın olabilmek için... hatalarınızın kökünü kazımak, tutkularınıza gem vurmak... ve sizi erdem ve rahmet kazanmaya hazırlamak için tasarlanmış... test ve uygulamalara... tabi tutulacaksınız.
- A fim de entrar em uma união mais estreita com Nosso Senhor... - serão submetidas a execícios e testes... - que se destinam a erradicar suas falhas...
Sizi bilmem ama ben ona "Gem" diyeceğim.
Não sei o que acha, mas vou chamar-lhe Gem.
- Gem mi, Doktor?
- Gem, Doutor?
Gem, bana yardım ettiği gibi ona da edebilir.
A Gem talvez o possa ajudar como me ajudou.
Onun ölüme bu kadar yakın olması, Gem'i de öldürebilir mi?
Mas poderia a proximidade da morte matá-la também? Não sei.
- Hayır. Ama Gem'in gezegenini kurtarabilir.
Mas talvez salve o planeta da Gem.
Kurtarılacak olan Gem'in gezegeniyse, onların kurtarılmaya layık olduğundan kesinlikle emin olmalıyız.
Para que o planeta da Gem seja o planeta a salvar, teremos de ter a certeza de que merecem sobreviver.
Ama, Gem'in onun için hayatını vermeye gönüllü olması, eder.
Mas a vontade dela de dar a vida por ele fá-lo-á.
Bu içgüdünün Gem'e geçip geçmediğini anlamalıyız.
Resta saber se esse instinto foi transmitido à Gem.
Gem'in varlığının özünde yepyeni bir güdü meydana geliyor.
Está a gerar-se um instinto novo para a essência do ser dela.
Dr. McCoy'un hayatı sadece Gem'e bağlı değil.
A vida do Dr. McCoy não depende apenas da Gem.
Gem'in içgüdüsü maksimum düzeyde gelişmeli.
O instinto dela deve ser desenvolvido.
Gem, gezegeninin ayakta kalma hakkını kazandı.
A Gem conquistou o direito do planeta dela sobreviver.
Buraya Gem'i hissetmesi için getirdiğiniz duyguları siz yaşamıyorsunuz.
Perderam a capacidade de sentir as emoções que obrigaram a Gem a sentir!
Gem'i düşünmüyordum.
Não pensava na Gem.
Bu uçsuz bucaksız boşlukta, bizi Gem'le bir araya getirmiş olan şansı düşünüyordum.
Pensava naquele elemento do acaso que, no espaço infinito, nos reuniu com a Gem.
Bilgisayarınla tartışacak değilim ama, bana anlattığınızdan çıkardığım, Gem'in müthiş pahalı bir inci olduğu.
Não quero contestar o seu computador, mas, pelo pouco que me contaram, diria que ela era uma pérola valiosa.
Muazzam sayıda Norveçli hain Cawdor Beyi'nin desteğiyle müthiş bir saldırıya girişti, ta ki Bellona'nın damadı Macbeth krala kılıç kılıca karşılık verip, onun ruhuna gem vurana kadar.
Noruega, com grandes tropas, assistido por este traidor, o Cavaleiro de Cawdor, desencadeou um vil conflito até que o noivo de Bellona, Macbeth confronta o rei, frente a frente, reprimindo o seu excessivo feitio.
Gem diye.
Gema, como numa jóia.
Gem, çocuğu rahat bırak.
Lilian, deixe o garoto em paz!
Gem, ahşap kısımlar... ahşap kısımlar, hamut, dizgin.
Bit, frame... Moldura, coleira, rédeas.
İngiliz subay, İngilizlerin yanına dönecek nefret ve öfkesine gem vuracak.
O oficial voltará para os ingleses para que o seu ódio brilhe com menor intensidade.
Benedick'e gidip, duygularına gem vurmasını söylemeyi yeğlerim.
- Não. Irei aconselhar Benedick a combater esta paixão.
Çektiği ızdıraba gem vurup, son bir kez daha aradı büyük bir bonkörlükle yine görüşme teklif etti. Kadın, başına musallat olmamasını bildirerek telefonu yüzüne kapattı.
Angustiado, ele ligou de novo, oferecendo generosa compensação nem que fosse por curta conversa, mas ela mandou-o deixá-la em paz e desligou.
Bilahare, makus kaderi ve gem vuramadığı merak arzusu.. ... onu kadının yaşadığı yerin hemen karşısında beklemeye kadar itti. Perişan halde umduğu medet, kadın çamaşırhaneye giderken karşısına dikiliverdi.
Por fim, deprimido e sofrendo de ânsias, ele esperou à porta do prédio dela que ela saísse para irá lavandaria.
Gemi, bizim gem gemim?
- A nave, a nossa nave, a minha nave.
Müziği geri getirdin, ve hep minnettar olacağım dostluğunu verdin bana. Lakin, gem vurmam ve kalbimin bir köşesinde tutmam gereken, hayallerimi, tutkularımı ve umutlarımı da geri getirdin. 17 yaşındaki Kiran'a ait olan emaneti...
Trouxeste de volta a música e deste-me a tua amizade... do que estarei para sempre grata... mas também trouxeste sonhos, desejos e esperanças... que estavam fechados em mim, mantidos num pequeno canto do meu coração... aqueles sonhos que me pertenceram aos 17 anos... aqueles sonhos que não têm lugar na vida de Kiran.
"Umutlarına gem vur. Kalbine sahip çık."
Pois teu nunca poderá ser Este meu coração?
Sizi iş arkadaşım Petey'le tanıştırayım.
Gostaria que conhecessem o meu colega, esse é o Petey da K Gem Tênis.
- Selam. Ben Gem, X-5.
- Hey, sou a Gem, X5.
- Küçük dostum, herşey ters gidiyor, bu tam bir felaket, insanlar çığlık atıyor, ve Gem, bebek fırlamasın diye ayaklarını uzatmak istiyor!
- Amiguinha, está tudo virado do avesso. É FUBAR, pessoas a gritar... A Gem está a tentar manter as pernas cruzadas para o bebé não sair.
- Bu Gem.
Esta é a Gem.
Gem nasıl?
- Hey, como está a Gem?
Gidip Gem'le ilgilen.
Vai cuidar da Gem.
Gem'i taşı.
Carrega a Gem.
- Şişt! Joshua, Gem'i taşı.
- Joshua, carrega a Gem.
DozaJı daha önce artırabilirdik... prosedürlere göre...
Aumentava.mos a. dosa.gem a.ntes, seguindo métodos...
Artan doza bağlı olarak meydana gelen çeşitli komplikasyonlara rağmen... 1 7 ağustostaki talihsiz sara nöbeti sayesinde çok değerli veriler elde edildi.
Apesa.r de varia.s complica.çoes, um incremento na. dosa.gem de... O infeliz a.ta.que epiléptico de 17 de Agosto trouxe informa.çoes preciosa.s.
Bu alışkanlığına gem vurmayı öğrenmelisin Debra.
Tens de melhorar isso, Debra.
Duygularına kendisi gem vuruyor.
Ela luta contra... suas emoções.
"Değerli Gemi"
"Precious Gem".
"Gemi" nin Gemma ile ne kadar benzer olduğunu fark etmediniz mi?
Percebem quão parecida a palavra "gem" é de "Gemma"?
- Ba-ki-re.
- Vir-gem.
Meslektaşımla tanışmak ister misiniz? Bu, K-Jam Sneakers'dan Petey.
Gostaria que conhecessem o meu colega, esse é o Petey da K Gem Tênis.
İfade özgürlüğüne gem vurma fikrinden nefret ediyorum ama bu bir güvenlik meselesi.
Seria um prazer conhecê-lo se tivesse tempo, o que não tenho. - Obrigado e o que ela quiser.
Gem'de çalıştığını biliyorum.
Sei que ela trabalha no Bar Gem.
Gem'e geri dönmem lazım.
Tenho de voltar ao Bar Gem.
Her sabah peşin, Gem'de Bay Swearengen'e ödenecek.
Adiantado, todas as manhãs, ao Sr. Swearengen, no Gem.
- Gem nerede?
- Onde é o Gem?
gemi 154
gemiye hoş geldiniz 43
gemici 18
gemiye 20
gemiler 24
gemide 24
gemiyi terk edin 30
gemim 22
gemiye hoş geldin 19
gemiye hoşgeldiniz 18
gemiye hoş geldiniz 43
gemici 18
gemiye 20
gemiler 24
gemide 24
gemiyi terk edin 30
gemim 22
gemiye hoş geldin 19
gemiye hoşgeldiniz 18