Gerekli değil traduction Portugais
591 traduction parallèle
Gerekli değil. Çok teşekkür ederim.
Não vai ser necessário.
Bu gerekli değil.
A minha teoria era válida.
Gerekli değil.
Não é necessário.
- Hayır, gerekli değil.
Não, não é necessário.
Bu yüzden üzerinize isnat edilmeyen şeylere karşı suçsuzluğunuzu iddia etmeniz gerekli değil.
Não é necessário que faça manifestações de inocência em relação a acções das quais não foi acusado.
Hayır, Anita, bence bu gerekli değil.
Acho que não é necessario, Anita.
- Gerekli değil.
- Não é necessário.
- Gerekli değil, zorunlu.
- Necessário não, obrigatório.
İsterseniz konuşun. Gerekli değil.
Se quiser, pode dizer, mas não é necessário.
Tüm bunlar gerekli değil.
Não são necessários.
Şey, önemli değil, madam. Gerekli değil.
Não faz mal, não será necessário.
Aslında gerekli değil.
Não te rales com Bridgetown.
Bu gerekli değil, Bay Bonney.
Eu sabia que não estava morto.
Gerekli değil, bay Jones.
Aguente aí, Mr. Jones.
Bu arada, bir sonraki numaramız için bunlardan hiçbiri gerekli değil.
A propósito, nenhum desses itens é necessário para o próximo número.
- Gerekli değil. - Sağolun.
Acho que não é necessário.
İtiraf etmeniz gerekli değil.
Mas não tem que confessar. É - me indiferente.
- Bu gerekli değil.
- Não é preciso.
Billy, ayaklarımı yıkamak için gerekli değil. Küvetin içindeyim.
Billy, não estou lavando os pés, estou tomando banho.
Bu gerekli değil, öyleki uzun zamandır Bay Duggan kendisini temsil ediyor.
Isso não será necessário enquanto o Sr. Duggan o represente.
Gerekli değil.
Não é preciso.
Ama... plana göre kız gerekli değil ki.
Mas... mas o plano nao requer a presença duma moça.
Bu gerekli değil. Kısa sürede bunu hallederim.
Esclareço isto em segundos.
Onlar gerekli değil miydiler?
Não é necessário?
Bu gerekli değil.
Não é necessário.
Sadece bir Rahip, diğer bir Rahibe bu sırrı aktarabilir, size tüm söyleyebileceğim şu kadar ki... içinde ökseotu ve istakoz var, istakoz gerekli değil... ama iyi lezzet veriyor.
Tudo o que te posso dizer é que leva visco e lagosta. A lagosta não é precisa, mas dá gosto.
Teşekkür ederim ama bu gerekli değil.
mas não é preciso.
Çok etkileyici ama gerekli değil.
Impressionante, mas não vital.
Üstelik, gerekli değil.
E não é necessário.
Bu kesinlikle gerekli değil.
É totalmente desnecessário.
O kadar gerekli değil.
Não precisamos de tudo isso.
- Bu gerekli değil.
- Não é necessário.
Ölümü gerekli değil.
A morte dela é desnecessária.
Bu o kadar gerekli değil.
- Não, não será necessário.
- Evet. Bana kalırsa bu prosedür için mutlaka gerekli değil.
Acho que as mãos não desempenham necessariamente um papel no acto.
Bu gerçekten gerekli değil.
Não é de todo necessário.
Bu duygu bana gerekli değil! Yanlış giden bir şey olmadı! Hepsi oldukça iyiydi!
Nada deu para o torto, funcionou tudo certinho.
Ayrıca henüz çok da gerekli değil.
Ainda não é preciso.
Arkamızda kano yapmak için gerekli malzemeyi bırakmak da... büyük bir hata olurdu, değil mi?
Seria um erro deixar aqui... as ferramentas necessárias para construir outra canoa, não é?
Senin küçük müdahalen sadece o kadını değil, diğer iki kişiyi de yok etmeyi gerekli kılacak.
A sua pequena diversão fez com que fosse necessário, não só para fazer sair a senhora como os outros dois.
Değişmek kolay değil ama bazen gerekli.
Não é fácil mudar mas por vezes temos que o fazer.
Önemli değil. Bunun gerekli olduğunu biliyorum.
Não precisa se desculpar, sei que é necessário.
Eğer ceza alacaksa, bunu gerekli yerlerden alacak, sizden değil.
Vai ser castigado do modo correcto e não por vocês.
"Elgin, otorite isteyen rol için gerekli otoriteye sahip değil." diyor.
Ela diz : "Elgin tem falta de autoridade num papel que grita por ela."
Öte yandan, bu altın Akizuki Klanı'nı yeniden ihya etmek için gerekli. Değil ben, Prenses bile bunu kendine alamaz.
Porém, aquele ouro é um fundo indispensável... para restabelecer Akizuki.
Onun için önce bir suç duyurusu gerekli. Meksika'da da öyle değil mi?
Tem que apresentar queixa formal, ou no México é diferente?
Öyle mi? O kadar da değil, çünkü ben bu görüşmeyi gerekli bulduysam...
Não tantas, porque se tiver considerado...
Artık gerekli değil, şimdi senin hakkın.
Ele é seu por pleno direito.
Bana yöneltebileceğiniz suçlamalara gelince... maalesef çok zayıf düştüğüm için, ne zihnim... ne de hafızam... gerekli cevabı verecek durumda değil.
Quanto aos assuntos de que podeis acusar-me, receio pela minha actual debilidade, que, nem o meu juízo... nem a minha memória sejam úteis... para dar resposta suficiente.
Belediye Başkanı olarak benim görevim sadece gerekli niteliklere sahip birini değil, aynı zamanda kapıdan burnunu gösterdiği anda öldürülmeyecek birini tutmak.
Eu sou o prefeito. É responsabilidade minha contratar um xerife que não apenas seja qualificado... mas que não seja morto assim que colocar o nariz para fora da porta.
Hayır, gerekli değil.
Não é necessário.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75