English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ G ] / Gitmem

Gitmem traduction Portugais

16,842 traduction parallèle
Saat dörtte gitmem lazım.
- Tenho de partir às 4 em ponto.
Hatta birazdan oraya gitmem gerek aslında.
Na verdade, devo ir-me embora não tarda.
Benim gitmem gerek.
Sabes, tenho de ir indo.
Lavaboya gitmem lazım.
Tenho de ir à casa de banho.
Tuvalete gitmem lazım.
Preciso usar o banheiro.
Gitmem gerek.
Tenho que ir.
Gitmem yasak.
Não devo.
Mickey bir şey istiyor, gitmem gerek.
Aconteceu algo à Mickey e tenho de ir.
Hemen gitmem gerek.
- Sim, senhor. - Tenho de fazer isto agora.
Gerçekten eve gitmem lazım.
Preciso mesmo de ir para casa.
- Tuvalete gitmem gerek.
- Que foi? - Eu tenho de ir à casa de banho.
Olmaz, acilen gitmem gerekiyor.
Não, eu preciso mesmo de ir à casa de banho, agora.
Thessaly gitmem gerekiyor.
Meu Deus. Thessaly, tenho de ir.
Gitmem lazım.
Tenho de ir.
Jamie, kusura bakma gitmem lazım yarın erkenden işte olmalıyım.
Jamie, desculpa, tenho de ir. Tenho de ir para o trabalho cedo.
Truth'a gitmem lazım.
- Tenho de ir à Truth.
Evet, şimdi gitmem lazım.
Sim, agora, querida.
- Gitmem gerek.
Tenho de ir.
Gitmem gerek.
Tenho de ir.
Elimi bir atın içine sokmadan önce kaç kursa gitmem gerekti biliyor musun? Anlıyorum.
Sabes quantos caminhos estranhos tive que seguir antes de me deixarem colocar o braço dentro de um cavalo?
İşe gitmem gerekiyordu. Haberlerde de otoyol kovalamacası vardı.
Depois houve uma perseguição na auto-estrada nas notícias.
Ben raylardan gitmem.
Eu não vou por trilho nenhum.
Ve bu kulübe onunla gitmem için ısrar ediyordu ve o büyük hamlesini orada yapacağından eminim ama gitmezsem, bilirsin tamamen ifşa olurdum.
E estava sempre a insistir para ir ao seu clube com ele, onde eu sabia que ele iria fazer a sua grande jogada, mas se eu não fosse, sabes, podia dar cabo de todo o meu disfarce.
Ve Gerry'nin telefonu kapalı. Tamam, oraya gitmem gerek.
O telefone do Garry está desligado, tenho que ir lá.
Sorunlarımı konuşmak için bir yabancıya gitmem.
Não vou falar sobre os meus problemas com um estranho.
Şimdi işe gitmem gerek.
Agora, tenho de ir trabalhar.
Benim gitmem gerek.
Tenho de ir.
- Gitmem gerekiyor mu? - Sakıncası yoksa.
- Queres que tire o carro?
Ben cenazelere gitmem.
Não costumo ir a funerais.
Oraya gelemem. Hiç gitmem.
Não consigo e por isso passo.
Ve gitmem için cömert olmalısın.
" E tu serás tão generosa em deixar-me ir embora.
Tuvalete gitmem gerekiyor.
Tenho de ir à casa de banho.
Geriye gitmem.
Não ando para trás.
Burada kalıp ikinizin sözlü tartışmasını izlemek isterdim ama gitmem gerek.
Adorava ficar aqui e ver-vos a lutar verbalmente, mas tenho de ir.
O olmadan evden bile gitmem.
Não saio de casa sem ele.
O gitmezse ben de gitmem.
- Se ele não vai, eu não vou.
Oklar da Enstitü'de. Gitmem gerek.
Tenho de ir.
Bu gece gitmem gereken yerler var.
Tenho onde ir esta noite.
- Hayır sağ olun, gitmem gerek.
Obrigada. Não, tenho de ir embora.
Birkaç saatliğine gitmem gerekiyor.
Parece que terei que me ausentar durante algumas horas.
Tommy geldi, gitmem gerek.
O Tommy já chegou. Tenho de ir.
Gitmem lazım.
Preciso de ir.
- Ağaca gitmem, gerek.
- Preciso de usar uma árvore.
- Gitmem gerek.
Tenho de ir embora.
Bu gece James Johnson şova gitmem gerekiyordu.
Era suposto ir ao espectáculo do Jamey Johnson esta noite.
Yarın San Jose'ye gitmem gerekiyor.
Eu tenho de ir para San José, amanhã.
Bir ihtiyaç molası vermek için dere tepe düz gitmem gerekiyor.
Tenho de caminhar até Tombuctu só para fazer as minhas necessidades.
Saraya gitmem lazım.
Preciso de ir para o Palácio.
Portland'a gitmem gerek.
Tenho de ir a Portland.
Üzgünüm ama işe gitmem lazım.
Lamento.
Tuvalete gitmem gerek.
Tenho de ir fazer chichi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]