English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ G ] / Gözleri

Gözleri traduction Portugais

4,618 traduction parallèle
Gözleri kamaşmış olabilecek potansiyel suçlulara aldıkları riske orantılı olarak bedelin büyüklüğünün ve cezanın daha da büyük olacağının öğretilmesi gerekir.
Os potenciais criminosos, iludidos pela quantia envolvida, devem aprender que a punição a que se arriscam será proporcional.
Ona, küçük kardeşinin gözleri önünde çarptınız.
Atropelou-o à frente do irmão mais novo.
Tamam, kulakları ve gözleri devre dışı geriye bir tek süper kuvveti kalıyor.
Vamos lá, tirar a audição e a visão... o que lhe resta é a super força.
Gerçek gözleri önünde, apaçık ortada olduğunda bile gözlerini kapatıp kaybolmasını dileyecek.
Mesmo quando a verdade der de caras com ela, ela vai fechar os olhos e vai ignorar.
Bütün dünyanın gözleri önünde hepsinin ölmesini istiyorum böylece herkesin onların kim olduğunu ve neler yaptığını bilecek.
Quero que eles morram enquanto o mundo vê, para todos saberem quem eles finalmente são e o que eles fizeram.
Akü gözleri epey kurumuş gibi.
A bateria parece estar seca.
- Gözleri seninkilere çok benziyor.
- Ele tem os teus olhos.
Gözleri seninkilere çok benziyor.
Ele tem os teus olhos.
90 metre ve geceleyin diyoruz. Bahse varım gözleri de dürbün gibi değildir.
A noventa metros, à noite, aposto que um exame aos olhos não confirma a visão impecável.
- Gözleri açık ama tepki vermiyor.
Os olhos estão abertos, mas ela não responde.
Hayır, şu yargılayıcı gözleri olan.
Não, aquela do olhar reprovador e do tricô...
Derek'in Alfa olmadan önce mavi gözleri vardı, hatırlıyor musun?
Lembraste se o Derek antes de se tornar um Alfa tinha olhos azuis?
Neden bazı kurtların gözleri mavi olur, biliyor musun?
Sabes porque é que alguns lobos têm olhos azuis?
Tavuğun gözleri keskindir, buraya koyalım.
E o campo de visão do Papagaio é mais amplo, então aqui é melhor.
Bu kızda Tanya'nın gözleri var.
Esta rapariga tem os olhos dela.
Gözleri...
Os olhos dele...
Grubbs, gözleri.
Grubbs...
Bak sana diyorum, bu adamın ölü gözleri var.. .. köpek balığı gözleri, neredeyse insan değil gibi, anlıyor musun?
E estou-lhe a dizer, aquele cara tem mira, não tem moral, ele nem é humano, sabe?
Senin yeşil gözleri, Bana kahverengi saç.
Com os olhos verdes como os teus, e o cabelo castanho como o meu.
Yanına gittiğimde, gözleri kocaman açılmıştı ve kimsenin olan bitenden haberi yoktu.
Quando eu aqui cheguei, ela estava meio... os olhos estavam, tipo, dilatados, e ninguém... ninguém sabia de... de nada.
Ama asıl dikkatimi çeken gözleri oldu.
Mas o que me apanhou foram os seus olhos.
Gangsterlerin gözleri hep yorgun olur.
Todos os gangsters são ceguetas.
Işık garip şekillere vurduğunda gözleri kandırabiliyor.
A planura e a luz fazem os teus olhos verem coisas esquisitas.
Nereden aldın o gözleri?
Onde conseguiste esses olhos?
Lindsey'nin göz alici sari saçlari ve ela gözleri var.
A Lindsey tem cabelo louro brilhante e olhos cor de avelã.
Bu gözleri nereden aldın?
Onde conseguiste esses olhos?
Gözleri patlamış ve işkence izleri varmış.
Olhos queimados, sinais de tortura.
Dokuların ölmesi ile ilgili, bu yüzden gözleri berbat durumda.
A morte prematura de tecidos... é o porque dos vossos olhos estarem todos marados
Hayvan dolduran kişi ezilmişti ve Olivia ve Dylan bir tıslama duydular sonra gözleri zarar gördü.
O taxidermista foi contraído. Olivia e Dylan ouviram assobios, e foram borrifados nos olhos.
Gözleri birbirine çok yakın bir kız vardı.
Tal como aquela miúda que tinha os olhos realmente juntos.
Evet, epey tuhaf gözleri vardı.
Sim, ela tinha os olhos muito estranho.
- Tuhaf gözleri vardı.
- Ela tinha olhos estranhos.
Böcek gözleri her suçu gözetliyor, vız, vız.
Os olhos de mosca vêem todos os crimes, buzz, buzz.
Gözleri biraz bana benziyor, evet.
Um pouco, acho, a volta dos olhos.
Bunun kulağa garip geleceğini biliyorum ama Patrick Wolcott'un Patrick Wolcott olduğunu düşünmüyorum. Gözleri.
Sei que vai parecer estranho, mas acho que o Patrick Wolcott não é o Patrick Wolcott.
Chad'in gözleri gerçeğe yeni yeni açılmıştı.
Os olhos do Chad só se abriram para a verdade, recentemente.
Büyükçe gözleri ve burnu vardır. Kabacadır. Neanderthalimsi olurlar.
Olhos e nariz grandes, boçal e homem das cavernas.
Gözleri sarı sarı parlıyordu dedi. Dişleri bıçak gibi keskin. Nefesiyse berbatmış.
Ela disse que os olhos tinham um brilho amarelo, os dentes eram afiados como navalhas e o bafo era pestilento, como de alguma coisa que tivesse comido os mortos.
Gözleri kan çanağı halde geldiğini günü hatırlıyor musun?
Lembras-te dos olhos vermelhos? A tal reacção alérgica que ele invocou?
Yüzü gözleri ağzı.
O rosto. Os olhos. A boca.
Gözleri şekil değiştirip kumla dolmuş saf beyazdan... kürelere dönüştükten sonra.
Isso depois de os olhos dela se transformarem em órbitas do mais puro - branco arenoso.
İçlerinden yanan çocukların gözleri yok olmuş ama kilise elmanı bayanın değil.
Entranhas queimadas, olhos dos miúdos desaparecidos, mas não a senhora da igreja.
Kimber, Sam bu sabah huzursuzdu diyor. Gözleri donukmuş, pek iyi hissetmiyormuş.
A Kimber diz que o Sam perdeu as forças esta manhã, quando acordou tinha os olhos vidrados.
Yavru köpek gözleri var ve öyle bakmıyorum.
É olhar de filhinho de cão, e não estou a fazer o olhar.
Eğer senin orospu Kongre Binasında ulusun gözleri öninde Kongre Üyesini cesurca korurken ölmüş olsaydı hayatım, tahta ve çivilerden... bir haç yapıp, onu da üstüne çakar bundan sonraki günlerin boyunca dizlerinin üzerine çöküp..
Se a tua puta tivesse morrido hoje, corajosa e forte, a proteger um Congressista dentro do Congresso com a nação a ver... Querido, os pregos, a madeira, a cruz que ias mandar construir e pôr nela...
Çiftlerden biri, gözleri bağlı şekilde bu korumalı takımı giyecek.
Um membro de cada casal usará este fato protetor, que inclui a venda.
Gözleri...
Os olhos dele, eu...
# Kaplanın gözleri gibi gözlerim, savaşçı gibi #
Estás bem? Não.
Kuşların küçücük boncuk gibi gözleri var.
Que olhos tão pequeninos os pássaros têm.
Yaratığın alışılmamış bir burnu uzun çıkıntılı sivri dişleri ve parlak mavi gözleri vardı. Bu tepeye tırmanmaya başladık önce uzaklaştı sonra döndü ve yoldan yukarı koştu. Çok garipti.
Através de cabos elétricos ou ateando fogos, os sinais podem ser sempre identificados como algo maligno.
Gözleri gitmişti, dili gitmişti. Neden hiç kan yok? Bunu kimler yapıyor?
Novas questões em investigação, acontecimentos inexplicáveis e eventos sobrenaturais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]