Hayaller traduction Portugais
1,018 traduction parallèle
Gelecek için süslü hayaller kurmayın.
Nada de fantasias. Diga-lhe R.F.!
Aşk, evlilik bunun gibi hayaller.
Sonhos de amor e e sobre o casamento.
Hayaller özeldir.
Os sonhos são privados.
Ne hayaller kuruyorsun, Ulysses?
Está a sonhar com o quê, Ulisses?
Ya sen, bütün hayaller sana uymalı diye düşünüyorsun.
Acha que todos os sonhos têm que ser do seu tipo.
Başka hayaller de var, Starbuck.
Mas há outros sonhos, Starbuck.
Bir kadının, gümüşleri parlatırken veya dolaplara güve tozu koyarken kurduğu küçük, iddiasız hayaller de var.
Pequenos e pacatos que vêm a uma mulher quando... ela está polindo os talheres de prata e pondo naftalina no armário.
Ateşin hayaller görmene neden oluyor.
A febre faz-te ver coisas.
Büyük hayaller yok, ağlama yok, rimel akması yok.
Sem cenas, sem histerismo, sem maquiagem escorrendo.
Yarın sizi öldürene kadar ağlayabilirsin veya bir aptalca hayaller kurabilirsin, veya hayatınızı kurtarmayı düşünebilirsiniz.
Pode ficar chorando por haver sido tola, até que a matem amanhã.
Ama bunlar gerçek insana göre hayaller, cinlere değil.
Mas são sonhos para garotos de verdade. Não para um génio.
Gerçek, ulaşamadığın hayaller ve gazetelerde adının sadece ölüm ilanlarında geçmesidir.
A verdade são os sonhos que não se realizam e saberes que o teu nome só sai no jornal quando morreres.
- Kayıp Hayaller. Okumuş muydunuz?
Você já leu "Ilusões Perdidas"?
Büyük hayaller beslemeyin.
Logo, não há razão para vir para aqui com ideias extravagantes,
Buraya gelmeden önce ne hayaller kuruyordum.
Quando penso naquilo que achava que ia ser.
Catherine kızıyla birlikte garın kapısında Jim'i bekliyordu. Gözünde bastırılmış hayaller, çılgınlıklar okunuyordu.
Catherine esperava Jim na pequena estação com a sua filha com um olhar contido de fantasia e audácia.
Sizi Şam'a hayaller değil, disiplin ulaştırır.
Não será o sonho, mas a disciplina que permitirá conquistar Damasco.
Hayaller çok güçlü olabilir.
As ilusões podem ter muito poder.
Sevgili Dr. Willet'i kadının aklını kaçırdığına garip hayaller gördüğüne hatta kocasının bile ona sırtını döndüğüne inandığına ikna ettim.
Convenci o bom Dr. Willet... que ela estava perdendo a cabeça... imaginando coisas estranhas... como seu próprio marido estar contra ela.
Haklı olabilirsin, ancak iş sinema filmleri çekmeye gelince hayaller yetmiyor.
Pode ser que tenha razão... mas quando se trata de fazer cinema, os sonhos não bastam.
Hayaller görür.
Vê coisas.
Hayaller kurarız sonra o hayaller yaşantımız olurlar.
Somos feitos de sonhos e os sonhos são feitos de nós.
Kendisi... beni cesur hayaller kurmaya sevk etmiş, gençliğe ait umutların kadehini ebediyen yükseklere kaldırarak... düşünmenin ve dolayısıyla var olmanın yalnızca bir ibadet şekli olduğunun... canlı kanıtını sunmuş bir kişidir.
Que levou a mim sonhos valentes, que mantém eternamente em mim a fonte da juventude e as suas esperanças quentes, jovens, por ser a prova viva de que pensar e, portanto, existir não é mais que uma forma de orar.
Hem de ne hayaller.
Eh pá, e que sonhos.
Belki. Ya da hayaller.
Ou visões.
Babam büyük hayaller kurar ve büyük vaatlerde bulunurdu.
O meu pai tinha sonhos ambiciosos e fazia grandes promessas.
Çünkü hayaller gerçeklerden daha önemli bir hal alınca, seyahati, yapmayı ve yaratmayı bırakıyorsunuz.
Porque quando os sonhos se tornam mais importantes do que a realidade, desistimos de viajar, de construir, de criar.
- Hayaller gerçek değildir.
- Os sonhos não são reais.
- Demek ki hayaller gerçek olabiliyormuş.
# # Chitty Chitty Bang Bang, o que vamos fazer # Perto Chitty, longe Chitty, no nosso automóvel
Siz beni eve bırakırdınız. Evde hayaller kurardım.
E quando me levava a casa à noite, eu fingia com força.
Kendinden geçmene yol açacak hayaller görmedin, değil mi?
Teve alguma visão em estado de êxtase, foi?
- Bazıları korkunç ve kötü hayaller.
- Há algo de triste nos sonhos antigos.
Yanında atından başka konuşacak hiç kimse olmadan çayırlara çıktığında bir sürü hayaller kurarsın.
Quando se está no campo sem ninguém para conversar, a não ser com seu cavalo... tem muitos sonhos.
Yıldızlar gökyüzünde parlar, ve iki ayaklı varlık altında düşünüp hayaller kurar, hepsi boş.
As estrelas brilham no vazio, caro rapaz, e os esquemas e sonhos das criaturas de duas pernas são todos vãos.
Siz bir kilere saklanıp hayaller kurabilir ve... -... duvara işemek isteyebilirsiniz!
Você e o resto de vós nalgum lugar sonhando, querendo ficar encurralados na parede.
Pek hasta sayılmaz, gördüğü hayaller onun uykularını kaçırıyor.
Não tão doente, mas perturbada por visões que a não deixam dormir.
Tıpatıp benzeyen, cesarete ve yeteneğe sahip iki insanın, hayatı bir parlak hayaller geçidi, mutlu bir buluş haline getirerek oynadıkları oyunlarla bu hayatın boşluğuyla ve korkularıyla yüzleşmeleri için bir araya gelmesi.
Que têm a coragem e o talento de fazer da vida uma charada infinita. Fantasias assustadoras e invenções felizes, encarar os seus vazios e os seus terrores só jogando, simplesmente jogando...
Benimkinde parlak hayaller ve mutlu buluşlar için zaman yok.
No meu, não tinha tempo para fantasias e invenções. Ou para tomar chá.
Hepimizin hayaller ve umutlarla dolu olarak, prensimizin taç giyip iktidara gelişini alkışladığımız günden beri.
Isto é, desde o dia em que, cheios de ilusão e de esperança, vimos e aplaudimos o nosso jovem príncipe a ser coroado e a assumir o comando do país.
Arabada küçük bir ses duyuyorsun, bir hafta için hayaller üretiyorsun.
Um pequeno barulho no carro e tem pesadelos por 1 semana.
Naziler savaşa, oldukça çocuksu hayaller içinde girdiler. Onlar canları kimi isterse bombalayabilir ancak kimse onlara dokunamazdı.
Os Nazis entraram na guerra com a impressão um tanto infantil de que iam bombardear toda a gente e que ninguém os ia bombardear a eles.
Rotterdam, Londra, Varşova ve diğer elliye yakın şehre bu saf hayaller içinde saldırdılar.
Em Roterdão, Londres, Varsóvia e 50 outros lugares, puseram esta ingénua teoria em prática.
Gün geçtikçe hayaller ölmek üzere masallar.
Sonhando enquanto os dias passam, sonhando enquanto os Verões morrem.
Beni kurtarmanla ilgili hayaller kurdum.
Sonhei em que me ia libertar.
Ben geri zekalıyım, erkekler ve hayaller uyduruyorum.
Eu sou parva. Eu invento sonhos idiotas, para me satisfazer.
Büyüdüğümüzde bir kenara bıraktığımız o tür hayaller.
São o tipo de sonhos que abandonamos quando crescemos.
Alkolden kaynaklanan hayaller görüyor.
É um caso ligeiro de delirium tremens.
Bana ne verdin bilmiyorum, Doktor... ama hayaller gÖrmemi sağlıyor.
Eu não sei o que me deu, doutor, Doutor... mas está a dar-me alucinações.
... Kökler hayaller, neşe ve sıkıntıyla dolup taşan genç bir Amerika'yı coşkun bir vatanı ve halkını ele alıyor.
... Raízes mostra-nos uma América jovem, com os seus sonhos..
Hayaller, fanteziler, arzular.
Sonho, fantasma, desejo.
- Evet, rüyalar, hayaller.
- Pois, sonhos, sonhos.
hayal 40
hayalet 78
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25
hayal edebiliyorum 38
hayalet 78
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25
hayal edebiliyorum 38