Her nasılsa traduction Portugais
708 traduction parallèle
Her nasılsa Mackie'dedir parası ama mümkün değildir bunun ispatlanması.
Mas o Mackie tem o dinheiro E ninguém sabe, ninguém viu
Bilirsin, her nasılsa Dawson ve Skagway ve... Kaliforniya bile sadece adını duyduğum yerlerdi.
De algum modo, Dawson, Skagway... até mesmo a Califórnia, parecem lugares de que só ouvi falar.
Her nasılsa, Bayan Julie bunları eskiden sevdiğiniz gibi dizmek için tüm gün peşimdeydi...
A Miss Julie anda sempre atrás de mim para os fazer tal como o senhor gostava.
Her nasılsa bu sandık baş aşağı çevrilmiş.
O baú ficou de pernas para o ar, de repente.
Ve her nasılsa benim için pek çok şeyin sembolü oldu.
Tornou-se para mim num símbolo de muitas coisas.
"Ve o insanların her nasılsa bildikleri şeyi de biliyordum..."
" E soube que também eles o devem ter sabido - eles :
Her nasılsa düşündüğüm kadarını ifade etmedi.
De alguma forma, não me importei tanto como eu pensava.
Her nasılsa geldi ve bir iş tuttu. Bir kuruş parası olmadan mutlu bir şekilde takılırdı.
De qualquer forma, aqui estava ele, pobre tipo, feliz e sem um cêntimo.
Ne demek istediğini söylemeye çalışıyorsun ama her nasılsa sözcükler değişiyor.
Dá consigo a tentar dizer o que quer, mas as palavras mudam.
Her nasılsa onu bırakamadım.
Eu também não pude deixá-lo.
Her nasılsa yeni Springfield tüfeklerini ele geçirmişler.
Devem ter tido acesso às novas espingardas.
- Her nasılsa ateşin yok.
- Seja como for, näo tem febre.
Bütün o yüzlerin kazındığını, itildiğini ve ısırıldığını görürdüm va sonra sis dağılırdı ve her nasılsa bütün o yüzler ben olurdum.
Não tenho nada contra o presidente. Simplesmente vale meio milhão livre de impostos.
Çalıştım. Fakat her nasılsa, iyi iş çıkarmış görünmüyorum.
- Tentei, mas acho que não resultou.
Şey, her nasılsa burada senin sicilinin bir kopyası var.
Acontece que tenho aqui uma cópia do seu cadastro.
Fakat her nasılsa Minnie beni kusurlu bulur.
Seja como for, está sempre a menosprezar-me.
Hayır, her nasılsa şaşırtmıyor.
Não, de alguma forma, não me surpreende.
Her nasılsa doğru görünmüyor.
De qualquer maneira, não me parece certo.
Her nasılsa, daha rahat hissediyorum.
De alguma forma, sinto-me mais calmo.
Burası her nasılsa gerçekten çok sıcak.
É mesmo quente aqui, não é?
Fakat aniden her nasılsa biteceğini anlamıştım.
Mas de repente, de alguma forma, eu sabia que iria acabar.
Her nasılsa ölümü sırasında zihni seninkiyle karıştı.
E as mentes dos dois misturou-se, no momento da morte.
Her nasılsa son bölümün bir kısmını yakalayabildim.
Pude ouvir um pouco do último ato.
Bağırdım, sonra her nasılsa ayağa kalkıp kaçtım.
Gritei e acabei por conseguir levantar-me e fugir.
Her nasılsa beni biraz zor durumda bırakırlar.
De alguma forma elas pôe-me em desvantagem.
Bazı insanlar her nasılsa hırsızlık dan hak talep etme durumuna geçerler.
Alguém deve impedir que apropriem-se da mina, ladrões.
Fakat her nasılsa, tamamen eve dönüyormuşum gibi gelmiyor.
Mas de algum modo, parece que não volto a casa.
Her nasılsa, yeme atlayacak ve kaplanımı yakalamış olacağım.
De qualquer modo, ele vai fazer-se ao isco e é assim que vou apanhar o meu tigre.
Her nasılsa obez, şirin beyfendi yanında çalışmama müsaade edecek.
Aquela coisa obesa, aquele gracioso cavalheiro irá permitir-me continuar empregado porque é
Ama her nasılsa planı hayalimdekine hiç benzetemezdim.
E por qualquer razão nunca a consegui pôr igual aquilo que eu queria.
Bizi öpüşürken görüyorsun ama her nasılsa fikrini değiştirmeye hazırsın.
Viu que nos beijávamos mas já tinha mudado de opinião.
Fakat haber Kansas basınında çıktığında her nasılsa sayı birden yirmidokuza yükseldi.
Mas assim que ele chegou à imprensa de Kansas City... de algum modo aumentou misteriosamente para 29.
Ben her nasılsa... onun ölmediğini hissedip, sadece rahatlarım.
Eu de certa forma... sinto que ela não está morta, apenas a descansar.
Her nasılsa biliyorum
De alguma Maneira sei
Fakat müzik tüm gece boyunca her nasılsa devam ediyor olacak.
Mas vai haver música pela noite dentro.
Broum'a ait, her nasılsa.
Pertencem a Broum, de qualquer forma.
Her nasılsa bizim düşüncelerimiz okunuyor ve gerçekleştiriliyor.
Os nossos pensamentos são lidos e estas coisas são fabricadas.
- Her nasılsa, düştü işte.
- O facto foi que ela caíu.
İşlerimiz ve çocuklar arasında her nasılsa baş başa birkaç saat kaçamak yapabiliyorduk.
Entre nosso trabalho e os filhos... fomos capazes de encontrar um par de horas para nós.
Bunlar her nasılsa insanlara estetik olarak pek yakışmıyor.
Esteticamente, não ficam bem aos humanos.
Çünkü böyle bir vaka geçmiş bir hayatın anısı değilse, o zaman bilgi her nasılsa bildiğimiz beş duyudan başka bir duygu ile alınıyor.
Porque se um caso como este não é memória de vida passada... então, de alguma maneira, o conhecimento está sendo adquirido por meio de um sentido... diferente dos cinco que conhecemos. ergo... extra-sensorial.
Her nasılsa filmi görmüş ve polise ötecekmiş.
De algum modo viu o filme e estava prestes a revelar tudo.
Hem onlar da insan, her nasılsa bunu akıl edemedim.
De facto, näo me passou pela cabeça que também säo humanos.
Ama dün gece, her nasılsa Bayswater'daki Coburg Otel'de kaldığı o çok pahalı odaya 10 sterlin ödemiş.
Ontem à noite, porém, dormiu no Coburg Hotel em Bayswater e pagou um quarto caríssimo com uma nota de dez libras.
Her nasılsa bana Dünya'yı hatırlatır.
Faz recordar em algo à Terra.
Her nasılsa etrafımda. Sanki ( kaynağı ) tam olarak içimde değil de çok uzakta bir yerdeymiş gibi.
É como se ao redor... como se ocorresse não só dentro de mim, a não ser muito mais longe.
Her nasılsa bu fikir burada konu dışı görünüyor.
Esse término resulta irrelevante aqui.
Hatta her nasılsa birbirimizden hoşlandık, bir çelişki gibi görünse de.
Acabámos mesmo por simpatizar um com o outro, se conseguires acreditar em tal paradoxo.
Ona karşı nazik olmadığım düşüncesi her nasılsa kesin olarak peşimi bırakmıyordu.
Absolutamente assombrado pela ideia de que... de alguma forma eu não fui justo com ela.
Diğerleri otomobilleriyle Long Island'a gelip, kendilerini her nasılsa Gatsby'nin kapısında, girebilmenin tek koşulunun basitlik olmak olduğu bu partilerde bulurlardı.
Entravam em carros que as levavam a Long Island e apareciam à porta de Gatsby, exibindo uma candura que, só por você, lhes permitia juntarem-se à festa.
Özgürlük ve asla boyun eğmemek hakkında konuşma hazırlamıştım. Ama her nasılsa... Evet, işte böyle bitti.
Juro que tinha um discurso preparado sobre a liberdade e jamais desistir mas de qualquer maneira sim, foi assim que acabou.
nasılsa 23
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne kadar 48
her ne istersen 16
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne kadar 48
her ne istersen 16
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24