Kapı zili traduction Portugais
162 traduction parallèle
- Kapı zili çaldı. - Ne?
- A campaínha tocou.
-... sonra da kapı zili çaldı ve...
- foi então que a campaínha tocou e... - Continue.
- Şey, sonra kapı zili bir daha çaldı.
- E então a campaínha tocou de novo.
- Kapı zili katilin işaretiydi.
- Foi o sinal do assassino.
Kapı zili çaldı ve Diane Redfern senin geceliklerinin içinde kapıya gitti.
A campaínha tocou... e Diane Redfern foi à porta com o seu roupão.
Kapı zili çalarsa, cevap verme.
Se a campaínha tocar, não responda.
Bu kadar soru yeter! Bu kapı zili.
Não lhe perguntem mais nada! É a campaínha da porta.
Kapı zili bozuktu. Ben de içeri daldım.
A campainha estava estragada, por isso limitei-me a entrar.
Her kapı zili çaldığında saklanmaktan çok yoruldum.
Estou a ficar farto de me esconder sempre que alguém toca à porta.
İşte bu kez gerçekten kapı zili.
Desta vez tocaram mesmo.
- Ön kapı zili olabilir mi?
Que se passa? - Terá sido a campainha da entrada?
Kapı zili çaldı.
A campainha da porta tocou.
Doktor, cerrah, anüs uzmanı ve insan acılarının özverili savaşçısının kapı zili, bu akşamki kahramanımızınkinin üzerindeydi. Tuğamiral Humphrey De Vere.
Médico, cirurgião, proctologista que luta altruisticamente contra o sofrimento humano, cuja campainha ficava por cima da do herói da nossa história, o Contra-Almirante Humphrey De Vere.
Aşkım, kapı zili çalıyor.
... Estão a tocar à campainha, querido.
- ( kapı zili ) - Ah. Zil.
A campainha.
Kelimeleri kullan, "balığa git, Brain, kapı zili çalmak"?
As palavras : "Vai pescar, Brian", dizem-te alguma coisa?
Kapı zili çaldı, sen olduğunu sandım.
A campainha tocou, pensei que fosse você, e lá estava aquela pessoa, ali parada.
- Kapı zili var.
- Existe uma campaínha.
Kapı zili o, Al.
- É a campainha, Al.
- Kapı zili çaldı.
- Ouvi a campainha.
- Kapı zili çaldı mı? Yoksa sadece vurdular mı?
Tocaram à campainha ou bateram à porta?
Kapı zili, tekrar içeri girmek için ben çalmıştım.
Eu toquei à campainha para me deixarem entrar outra vez.
Yeni kapı zili mi alıyoruz?
CAMPAINHAS DE FESTA SEÑOR DING-DONG Vamos comprar uma nova campainha?
Müzikli bir kapı zili.
Uma campainha musical.
Lisa, senden iyi kapı zili satıcısı olur.
Lisa, devias ser vendedora de campainhas.
- Kapı zili.
Querem entrar.
Bu kahrolası ses de ne? - Kapı zili.
- Que raio foi aquilo?
Ama kim olduğunu bilmek istiyorsan, kapı zili adlı üstün teknoloji cihazını kullan.
Mas se queres conhecê-lo sugiro que uses aquele instrumento sofisticado chamado campainha.
- Bu kapı zili miydi?
- Não é a campainha?
Kapı zili çaldı.
A campainha tocou...
Bir süre önce kapının zili çaldı efendim.
Tocaram à porta ainda há pouco, senhor.
Bakın çocuklar, zili çaldığınızda kapıyı açanlara çok un atmayın.
Quando vos abrirem a porta, não lhes atirem muita farinha.
Eğer 2 gün boyunca evden çıkmamışsa, nasıl oldu da Zach zili çaldığında kapıya bakmadı?
Se ele não saiu de casa durante dois dias, porque não atendeu a porta ao Zach Alfano?
Kapının zili çaldı.
E a campainha tocou.
Bu çok garip. Zili çalmadan kapı açıldı.
Que estranho, ia eu tocar e a porta abriu-se.
- ( Kapı zili ) - Haydi.
Vamos.
Kapı zili.
Sra. Rhoades, alguma vez tinha frequentado o Hop On Inn antes da noite em questão?
Kapı zili.
E são ambos sem costuras?
ölen ve bize para bırakan benim amcamdı [kapızili çalar] işte mektuplar, o bizim miras çekimiz.
Peg, lavaste a roupa? Uma das tuas camisas esticou-se para fora do cesto, agarrou-me pela traqueia e exigiu-me que a levasse ao aeroporto. Tive de lavar.
bu parayı ailece bulduk ailece harcayacağız [kapızili çalar] ben bakarım.
Já me estão a castigar na escola. A Directora Wicker já me quer apanhar desde que roubei o estúpido do marido.
Neden zili çalmak yerine kapıyı kırdılar?
A polícia? E não podiam ter tocado á campainha em de a arrombarem? Anda.
Zili çalmış, kapı açılmayınca... içeri girmiş ve cesedi bulmuş.
A porta da frente estava aberta. Tocou. Como não atenderam, entrou e encontrou o corpo.
Doğru.Zili çaldım ama cevap gelmedi ve kapıda kilitli değildi... ve...
É verdade. Tu não respondeste quando eu toquei... A porta não estava fechada e eu...
- Ön kapıda biri mi var? - Zili duymadım efendim.
- Está alguém à porta?
Ön kapıya varmıştım. Zili çalıp beni içeri almasını rica edecektim. O sırada kafama dank etti.
Fui até à porta de entrada e estava prestes a tocar a campaínha para lhe pedir para entrar quando subitamente caiu em mim o facto de quantas horas eu gastei a pedir a mulheres segundas oportunidades, através de janelas, através de fechaduras e através de travessas
Eric, fırsat kapıya vurmaz vurmaz, sonra zili çalar ve sonra tekrar çalar ve sonra şöyle bir not bırakır ; üzgünüm seni özledim ve sana telefon ettim...
Eric, a oportunidade não bate à porta, e então toca à campainha... E depois bate de novo, e deixa um bilhete a dizer... "desculpa, não te encontrei" e depois telefonar-te...
Müzikli bir kapı zili arıyorum.
Quero encontrar uma campainha musical.
Saçma! Hem zili çalsanız bile kapısını asla açmaz.
E ele também nunca abre a porta a ninguém, mesmo tocando.
Ve tasmasında zili olan bir kedimiz de olabilirdi... ... böylece o küçük kapısından her girip çıktığında onu duyabilirdik.
E podíamos ter um gato com um sininho na coleira e ouvíamo-lo sempre que ele passava pela sua portinhola.
Kapının zili çaldı sanmıştım. Meğerse eteklerinizin zili çalıyormuş.
Achei ter ouvido a campainha, mas afinal são os mariquinhas!
- Kapıyı mı çaldın, zili mi?
- Bateu ou tocou à campainha?
kapı çalıyor 27
kapı açık 188
kapı açıldı 20
kapı çaldı 17
kapı orada 19
kapı açılır 17
kapı kilitli 66
kapı sıkışmış 16
kapı açıktı 87
kapı açık 188
kapı açıldı 20
kapı çaldı 17
kapı orada 19
kapı açılır 17
kapı kilitli 66
kapı sıkışmış 16
kapı açıktı 87