Kapı çaldı traduction Portugais
809 traduction parallèle
Bir gün piyano çalarken kapı çaldığında sinirlerim bozuluverecek.
Um dia, irritar-me-ei, quando tocarem à campainha enquanto toco.
O sırada kapı çaldı. Sen olduğunu sandım.
Tocaram e porta, e... eu pensei que eras tu.
Kapı çaldı. Kim gelmiş diye bakmaya indim.
Tocaram à campainha e desci para ver quem era.
Bu sabah kapı çaldı.
Esta manhã, bateram à porta.
Kapı çaldı ve iki Alman çıkageldi.
A campainha tocou e eram dois alemães. Subiram os dois.
Hepsi iyi de, sen yanlış kapıyı çaldın.
Isso é tudo bestial, mas não precisa de me vender o seu peixe.
Yaz kapımızı çaldı çalacak.
O verão está a chegar.
Kapı mı çaldı?
A campainha tocou?
Ve geçen hafta. Ölüm, herkes gibi Charles Foster Kane'in de kapısını çaldı.
Então, na semana passada, como para todos os homens... a morte chegou para Charles Foster Kane.
Bir süre önce kapının zili çaldı efendim.
Tocaram à porta ainda há pouco, senhor.
Kapı çaldı.
Bateram na porta e pensei :
- Kapı zili çaldı. - Ne?
- A campaínha tocou.
-... sonra da kapı zili çaldı ve...
- foi então que a campaínha tocou e... - Continue.
- Şey, sonra kapı zili bir daha çaldı.
- E então a campaínha tocou de novo.
Kapı zili çaldı ve Diane Redfern senin geceliklerinin içinde kapıya gitti.
A campaínha tocou... e Diane Redfern foi à porta com o seu roupão.
Bakın çocuklar, zili çaldığınızda kapıyı açanlara çok un atmayın.
Quando vos abrirem a porta, não lhes atirem muita farinha.
Hamağını kapının önüne bırakacakmış, çocuklar çaldıktan sonra... -... geri getirebilirler miymiş?
Vai deixar a rede no alpendre e pede que as crianças a devolvam depois de a roubarem.
Kapıyı çaldığın için sağol Jesse.
Obrigado por teres batido à porta, Jesse.
Albay'ın kapısını çaldınız ve içeri girdiniz.
Bateu à porta e entrou?
Kapısını çaldım ama içeri girmedim.
Bati à porta. Não entrei.
Peki, kapıyı çaldınız.
Muito bem, bateu. O que aconteceu depois?
Eğer bilgi almaya geldiyseniz yanlış kapıyı çaldınız. Konuklarımızın işine burnumuzu sokmayız.
Se veio procurar informações, veio ao sítio errado, porque nunca espiamos os nossos hóspedes.
Kapıyı çaldı fakat yeğenimin açmasını beklemedi ve kapıyı kendisi açtı.
Bateu à porta, mas não esperou que abríssemos. Abriu-a ele mesmo.
En sonunda kapıyı çaldı.
Por fim, ele bateu.
Seni kapıyı ilk çaldığında da duymuştum.
Ouvi da primeira vez.
Tekrar dışarı çıkıp kapıyı çaldım.
Voltei a sair e bati à porta.
- Sabahın köründe gelip kapımı çaldı.
- Bateu-me à porta.
Onu öldürdüğünü fark edince paniğe kapıldın, çaldıklarını almadan koşup bahçeden çıktın.
Quando percebeu que a tinha matado, entrou em pânico, correu pelo jardim e deixou o saque para trás.
Evet, biraz buz istemek için kapıyı çaldı.
Sim, ela foi pedir gelo...
Pearl'den sonra, Sand City'de Deniz Kuvvetleri'nin kapısını ilk ben çaldım.
Na manhã a seguir a Pearl, fui o primeiro a chegar à recruta em Sand City.
Doktorun karısı benimle kapıdayken, telefon çaldı.
A esposa do médico estava comigo e ele fartou-se de tocar.
Kapıyı çaldığınızı duymadım Bayan Tracy.
- Não ouví a campainha, Miss. - Não a tocámos.
- Kapının çaldığını duydum.
- Ouvi bater na parede.
Arka kapıyı çaldım.
Bati à porta de trás.
Her kapı zili çaldığında saklanmaktan çok yoruldum.
Estou a ficar farto de me esconder sempre que alguém toca à porta.
Yaşamı bu denli sevgisiz olan Julia, aşk kapıyı çaldığında bunun tahlikeli ve korkunç bir şeye yol açabileceğini nasıl bilebilirdi ki?
Como poderia Júlia, em cuja vida nunca houvera amor, ter-se apercebido que quando o amor chegasse, isso pudesse ser algo perigoso e horrível?
- Kapıyı çaldığımda baktığın şeyleri.
O que estava a ver, quando o interrompi?
Mutfak kapısını çaldım, açan olmadı.
Eu bati na porta da cozinha, mas ninguém respondeu.
Bir dahaki sefer kapıyı çaldıktan sonra cevabımı bekle.
Se tiver de voltar, bata primeiro e, por favor, espere que eu lhe diga para entrar.
Yardım etmesi için komşumuz Rory Kendell'in kapısını çaldım.
Corri para a casa do meu vizinho, Rory Kendell's, para pedir ajuda.
Eğer 2 gün boyunca evden çıkmamışsa, nasıl oldu da Zach zili çaldığında kapıya bakmadı?
Se ele não saiu de casa durante dois dias, porque não atendeu a porta ao Zach Alfano?
Kapıyı çaldık, yumrukladık, lanet ettik... açmadılar.
Batemos, rogámos-lhes pragas, mas não abriam.
Ne kapıyı çaldı ne bir şey.
Não bate à porta nem nada.
Kapının zili çaldı.
E a campainha tocou.
Ama zil çaldı, ben de kapıyı açtım.
Mas a campainha tocou e eu fui atender.
Kapı zili çaldı.
A campainha da porta tocou.
Güney girişinde birinin kapıyı çaldığını duyuyorum.
Estão a bater na entrada sul.
- Ee, kapıyı çaldım...
- Eu bati à porta.
Bir seferinde zil çaldı ve o da aşağıya, kapıya bakmaya gitti.
Uma vez, tocaram à campainha e ela foi ver o que era.
Gecenin bir vakti kapımı çaldığınızı... düşünemiyorum bile.
Não o quero a bater à minha porta a meio da noite.
Biraz hayal kırıklığına uğradı da Çünkü kapıyı çaldığınızda Sizi şekerci sandı da
Ele está apenas um pouco triste, porque... quando bateram à porta ele pensou que vinham trazer doces.
çaldım 50
çaldın mı 26
kapı çalıyor 27
kapı açık 188
kapı açıldı 20
kapı orada 19
kapı açılır 17
kapı zili 19
kapı kilitli 66
kapı sıkışmış 16
çaldın mı 26
kapı çalıyor 27
kapı açık 188
kapı açıldı 20
kapı orada 19
kapı açılır 17
kapı zili 19
kapı kilitli 66
kapı sıkışmış 16