English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kazandı

Kazandı traduction Portugais

24,382 traduction parallèle
Kazandık mı kayıp mı ettik?
Nós ganhámos ou perdemos?
Charlotte'un yasal işlerden kazandığı küçük paralar da Zerakem davasına bakan avukata gidiyordu.
O pouco dinheiro que a Charlotte ganhava nos empregos legítimos ia para o advogado que tratava do caso contra a Zerakem.
Chandler'a daha fazla zaman kazandırırsa, Evet.
Se isso desse mais tempo ao Chandler, sim.
Kadınlara itibar kazandırıyorsun.
É um exemplo para os seus pares. "
Bardan çıktım, taksiyi çaldım ve üç saat boyunca Amerikalı turistleri taşıdım. 80 dolar kazandım ve bara geri döndüm.
Por isso fui até à rua, roubei o táxi bicicleta, e andei às voltas com turistas americanos durante três horas, ganhei 80 dólares e voltei ao bar.
6'da 5 sana yine de 50 bin kazandırır.
Cinco números em seis, acho que ainda assim ganhas 50 mil ou algo do género.
- Endişe etme, ben kazandım.
Mas não te preocupes, eu ganhei.
Bana biraz zaman kazandır.
Poupa-me o tempo. Diz-me onde é que o escondeste.
Davayı kazandınız avukat bey, duruşma salonundan çıkın.
Ganhou o caso, Sr. advogado. Saia da sala de audiências.
Tek yapmamız gereken bunları Major'a ulaştırması için Brandt'e gidip,... bize biraz zaman kazandırmasını sağlamak.
Só temos de fazer com que o Brandt a entregue ao Major, e compramos algum tempo.
Bu, 350 motor, 2006 model bir MerCruiser. Çalışır hâle getirebilirsem bana 7000 dolar kazandırabilir.
É um motor mercruiser 350 de 2006 que, se eu conseguir pôr a trabalhar, pode render 7 mil dólares.
Satmayı bırak evlât. Kazandın işte.
Pára de tentar ganhar, puto.
Panayıra götürdüğümüz gece Stuart'ın kazandığı ayıcık.
O ursinho que o Stuart ganhou quando o levámos à feira.
Onu nasıl geri kazandın?
- Como conseguiste aceitá-lo?
Yani kazandığım bir unvan oldu ama kazanması zor oldu.
Portanto, é um título que foi conquistado, mas fui pelo caminho mais difícil.
Suç becerisini burada kazandı.
Foi onde ele adquiriu a sua sofisticação criminal.
Evet, birkaç dava kazandık.
Sim, tu ganhaste alguns casos.
Bu açıdan bakarsak onlar kazandı.
Então, nesses aspeto, elas venceram, mais ou menos.
Videolardan para kazandığına dair herhangi bir ipucu bulamadık ama onları çekmek için bir sürü para harcıyor.
Não há provas de que ele ganha dinheiro com os vídeos, mas gasta imenso ao fazê-los.
Gallagher birkaç puan kazandı ama şimdi senin üstüne nasıl geleceğini biliyoruz.
Gallagher marcou alguns pontos... mas agora sabemos como é que ele virá atrás de si.
- Kazandığında.
- Quando venceres.
- Evet kazandığımda.
- Sim, quando.
Arama geçmişini inceleyip Hayalet Dağ aile ağacını çıkarmam için bana yeterli zamanı kazandırmalı.
Devo ter tempo para ver as chamadas e conhecer a família Ghost Mountain.
Aşağılık bir akbaba binlerce Amerikalı'ya iş imkanı sağlayan Amerika'nın çıkarlarını içeride ve dışarıda koruyan başarılı bir şirketin kazandıklarını bir leşin etlerini yercesine tek tek koparmaya başlarsa işte buna ahlaksızlık derim.
Uma sanguessuga oportunista a alimentar-se dos ossos de um morto às custas de uma grande empresa, uma que emprega milhares de americanos com bons empregos, o tempo todo a proteger os interesses Americanos aqui e no exterior.
Pardon ya, kusura bakmayın da siz kazandığınızı falan mı sanıyorsunuz?
Desculpe. Desculpe. Está com a impressão de que ganhou?
Davayı zaten kazandın, daha ne istiyorsun?
Você só ganhou um julgamento, por amor de Deus.
Kazandığımı düşünmek seni mahvediyordur, eminim.
Faz-te arder por dentro, pensar que eu te derrotei.
Ve bak, zar zor kazandığım para nasıl da boşa gidiyor!
E olha! Vê como o meu dinheiro suado... está a ser desperdiçado!
İşte bu. Clarke'ı güvene alıp, ona zaman kazandırmalıyız.
É agora, temos de proteger a Clarke.
- Ama bir çarpışma kazandık.
- A guerra ainda não acabou.
Ve anne olmak bazı şeyler kazandırıyor. Oğlunla takılmak gibi.
E ser mãe dá-nos direito a certas coisas, como estar com o nosso filho.
Böyle boktan şeyler boyamanın para kazandıracağını mı düşünüyorsun?
Achas que pintar estas merdas vai compensar?
Cliburn yarışmasını kimin kazandığını.
Sobre quem ganhou a competição de Cliburn.
Çok büyük saygımı kazandın.
Tem todo o meu respeito.
Kazandık, kazandık, akşam yemeği kazandık! Çok salaksın.
Vitória, vitória, jantar em Side Street!
İnancını nasıl geri kazandın?
Como é que recuperou a sua fé?
Bize birçok şey kazandıran bir ülke.
Um país que nos deu tantas coisas.
Bu bize zaman kazandırmalı.
Isto deverá fazer-nos ganhar tempo.
Kazandıkları paraya da tahsildarlar el koyuyor.
E o que conseguem ganhar é levado pelos cobradores.
Şimdi hepsi anlam kazandı.
Agora faz tudo sentido. - Quase tudo.
Ve şimdi birbirimize daha çok yardım edebiliriz, çünkü bana yaptığın yardımlar sayesinde kazandığım krediyi ve biraz da bürokrasinin sihrini kullandım ve şimdi şehir bir Power Birimi açmayı oldukça ciddiye alıyor.
Agora podemos ajudar-nos um ao outro ainda mais, Porque arranjei um pouco do pó mágico de boa vontade que atiraste na minha cabeça e usei algumas magias burocráticas, e a cidade está a considerar seriamente abrir uma divisão Powers.
Güçlerini geri kazandığını düşünmüyorum.
Não acho que o teus poderes voltaram.
- Kazandığın zaman.
- Quando ganhares.
Görünüşe göre ilk kez diplomasi kazandı.
Parece que a diplomacia ganhou, pelo menos desta vez.
Sadece ona bizi buradan götürmesi için zaman kazandırmalıyız.
Só temos de ganhar tempo suficiente para sairmos daqui.
Metz yine kazandı.
Os Mets ganharam outra vez.
Kim kazandı?
Quem ganhou?
Tamam, sen kazandın.
Está bem, ganhou.
Bu bana ne kazandırdı?
E onde é que isso me levou?
Oh, wow, cidden eğer hokeye bones a göre öncelik verirsem hoşuna gitmez bu kötü hber sana sunu hatırlatayım benim favori takımı normal sezon en son 1945 te kazandı sen sezon sonrasını istiyorsan seçeneğin yok donutlarda iyiymiş ha di mi?
A sério? A Bones não vai gostar se eu colocar o hóquei à frente dela. Péssima escolha.
Sen kazandın, sen kazandın.
Ganhaste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]