English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Kazandık

Kazandık traduction Portugais

3,137 traduction parallèle
Savaş bitti. Biz kazandık.
A batalha acabou.
Yarışmayı kazandık artık çocuklar!
rapazes!
Kazandık, kazandık.
Vencemos! Vencemos!
Biliyorum ki ömür boyu sürecek arkadaşlıklar kazandık.
Sei que fizemos amizades que durarão para sempre.
Peki ne kazandık?
E o que é que nós temos?
Biz kazandık.
Vencemos.
Ahbap, bu şeylerin her biri için 50 dolar kazandık.
Meu, ganhamos 50 mocas sempre que fazemos isso.
Tabii ki biz kazandık.
É, vencemos, claro.
Tahmininin on katını kazandık.
Fizemos dez mil coroas a mais do que pensavas.
Beraber ne maçlar kazandık be.
Olha os combates que ganhámos.
Bir askeri kaybettik, ancak bir sanatçıyı kazandık.
Foi-se o militar, ficou o artista.
Davacılar bugün, Morton-Starling dolandırıcılık davasını kazandıktan sonra Main Street Wall Street'e egemen oldu.
Hoje, Main Street domina sobre Wall Street após a vitória dos queixosos no processo à Morton-Starling.
Piyango falan mı kazandık?
Nós ganhamos na loteria?
Kazandık demektir.
Está no papo.
3'e kadar sayıyorum... "$ 200 kazandık."
Quando contar até três, pensa, "Ganhámos 200 dólares!"
Bu davayı daha önce kazandık, yine kazanacağız söz veriyorum.
Queria dar-lhe a minha palavra. Já ganhámos este processo uma vez. - Vamos ganhar outra vez.
Karşı dava hakkında bir karar varsa bir düzine alacaklının gerisindeyiz demektir. Biz kazandık.
Ganhámos.
Birlikte bir sürü para kazandık Eric. Yine kazanabiliriz.
Fizemos muito dinheiro juntos, Eric.
Şu işe bak Barty, görünüşe göre yeteneğimizi geri kazandık.
Bem, Barty, parece que recuperámos o nosso vigor.
Beni. Peki kim kazandık.
Fui escolhido em primeiro, eu.
Biz kazandık.
Então, quem ganhou o jogo?
Kazandık!
Ganhámos! - A quê?
Bugün oyun arkadaşı seçimlerini geçtik, ve kazandık.
Passámos hoje a audição e entrámos.
Kazandık!
Entrámos!
Uzun zamandır ölü bir durumda değilsin o yüzden ruh arama kısmına henüz gelmemiş olabilirsin sana biraz zaman kazandırmama ne dersin?
Ainda não morreste há muito, por isso talvez ainda não tenhas chegado à parte da autocritíca, por isso porque não te poupo algum tempo?
Senin ufaklık yere işiyor. Tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışıyoruz ama sorun deil, ıslatacak bir pantolonu yok. Evet biliyorum.
É a primeira vez que me deito hoje.
Takıma gerçek vurucu kazandırıyordum, ama artık gitti.
Eu podia-me tornar locutor, mas agora, já era.
- Kazandık mı?
- Ganhamos?
Bill Stanton orta hâlli bir işçiydi geçen kış ölen annesi için ne kazandıysa hiç düşünmeden verirdi.
O Bill Staton era um trabalhador tolerável, sempre deu dinheiro e providenciou madeira à mãe, até ela morrer no Inverno passado.
Buna resmiyet kazandıralım artık, Debs.
Sabes uma coisa, Debs? Vamos tornar isto oficial.
Biz kazandık.
Nós vencemos.
Bu kadar pahalı olmasının nedeni, kılların içinin boş olması ve bu sayede özgün bir ısıtma özelliği kazandırması.
A razão de serem tão caros é porque os fios são ocos, tendo propriedades únicas de aquecimento.
Kazandığınla kal ve unut bunu artık.
Põe isso na coluna das vitórias e segue em frente.
Artık bitti, siz kazandınız.
Está acabado, você venceu.
Ona biraz zaman kazandırdık.
Ganhámos algum tempo para ele.
Zaman mı kazandırdık?
A quem é que ganhámos tempo?
Hadi gel Einstein ve genç bir kızı yumruklarken kameraya çıktığın için kazandığın ödülü al!
Sobe para aqui, Einstein, e aceita o teu prémio por andares aos murros em adolescentes em frente às cameras!
Sen de bana gücümü geri kazandırmadın. Yani şimdi ikimiz de bu denli bir hayal kırıklığının nasıl olduğunu biliyoruz.
E tu não me recuperaste o meu poder, por isso agora ambos sabemos o que é uma verdadeira desilusão.
Ona birazcık güven kazandırmak istedik.
Trouxemo-la aqui para acabar com o assunto.
Kız arkadaşın için bir oyuncak ayı kazandın.
Fixe.
5,000 saniye eder. J G Pazarlama olarak size tam 9 saat kazandırdık.
São 5000 segundos, 9 horas que acabámos por lhe poupar aqui na JeG.
Televizyonda bir kızın gecede 3.000 dolar kazandığınızı söylediğini gördüm.
Vi uma miúda dizer na TV que, por noite, pode ganhar três mil dólares no varão.
Kazandığın zaman kırmızı ile yazmazsın.
E não se escrevem coisas a vermelho quando se ganha.
Tüm servetini Çin'in askeri kaynaklarını satarak kazandı hatta düşmanlarımıza bile sattı ama ona karışmadık çünkü Çin'in ABD bonosu alması konusuna destek verdi.
Ele fez a sua fortuna a vender hardware militar chinês, às vezes, para os nossos inimigos, só não agimos porque apoiava a ajuda chinesa na dívida dos EUA.
Bu lanet olası şey üzerinde üç lanet olası saat boyunca çalıştık ve tek kazandığım lanet olası bir cüceden bağırış çığırış!
Estamos a trabalhar nesta maldita cena há três malditas horas... para um merdinhas gritar comigo, caralho?
Ve şimdi de şık saç tıraşınla orada durmuş ve bu adam alın teriyle para kazandığı için Shelby'yi küçümseyerek konuşuyorsun.
E você aí em cima, com seu penteadinho liso, a inferiorizar o Shelby porque ele trabalha para viver.
Benimle beraber çalışmaya başladıktan sonra kazandığı bir alışkanlık.
É um habito dele desde que começámos a trabalhar juntos.
Yazdım. Artık resmiyet kazandı.
Fica escrito.
Evet öyle oldu, o kısmı ben kazandım.
Não, como que... Sim, eu ganhei essa.
O metilamini çalmaya çalışırken hayatlarımızı tehlikeye attık. O metilamin pişirildiğinde bize yaklaşık 300 milyon dolar kazandıracak.
Aquela metilamina que roubámos, pelo qual quase arriscámos a nossa vida, aquela metilamina, que uma vez fabricada, vale à volta de $ 300 milhões.
Bakalım Jesse bize azıcık zaman kazandırabilecek mi?
Vou ver se o Jesse nos pode dar algum espaço.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]