English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Korkarım değil

Korkarım değil traduction Portugais

594 traduction parallèle
Korkarım değil, madam.
Receio que não seja, minha senhora.
- Korkarım değil.
- Temo que näo.
- Uçak kiralamak mümkün mü? - Korkarım değil.
- Podemos fretar um avião?
- Hayır, korkarım değil.
- Infelizmente, não.
Hayır, korkarım değil.
Não, não conheço.
Korkarım değil.
Receio que não.
Korkarım önemli olan benim neye inandığım değil.
O que eu acredito não interessa,
Pek değil. Ama korkarım seninle yetinmek zorunda kalacağız.
Não exactamente, mas receio que tenhas de servir.
Çok yazık, korkarım bu mümkün değil.
É pena, porque receio que seja impossível.
Korkarım öyle değil, doktor.
Receio que não, doutor.
Korkarım ki gerçekte bunu yapabilmen o kadar da basit değil.
Não é assim tão fácil.
Korkarım ki orada değil.
Receio que não esteja.
Hayır, korkarım, değil.
Receio que não.
Teğmen korkarım intihar kuramı çok inanılır değil.
Tenente, temo que a teoria do suicídio não pegue.
Burası senin evin değil ve korkarım burada kalamazsınız.
Esta casa não é tua. Desculpem, mas não podem ficar.
Korkarım bu iğne pek sağlam değil.
Acho que a presilha não é muito forte.
- Korkarım bu mümkün değil.
- Temo que seja impossível.
Bu uzun bir hikaye ve korkarım ki, pek de hoş bir hikaye değil.
É uma longa história... e receio que não seja, lá muito agradável.
Korkarım onların hepsi sığır değil, Helen canım, bazen, seni bazı konularda yeterince eğitemediğimi düşünüyorum.
Receio que não sejam todas vacas, querida. Por vezes, penso que não te eduquei convenientemente.
Korkarım bu pek mümkün değil.
Receio que seja difícil.
Korkarım bu yaşlı böbrekler kasaplık işini kaldıracak güçte değil.
Receio que estes velhos rins não aguentassem uma operação.
- Korkarım ki, haberler pek iyi değil.
- Receio que não sejam muito boas.
- Korkarım ki, benim ırkım öğrenmiş değil.
- Receio que o meu não.
Korkarım henüz değil.
Ainda não, eu lamento.
Özür dilerim. Korkarım bu mümkün değil.
Lamento, mas receio que seja impossivel.
Hiç değil. Ama korkarım ev sahibi Bay Denmark ile tanışamayacaksınız.
De modo algum, mas temo que não vai conhecer Mr.
- Korkarım bu mümkün değil.
Receio que isso esteja fora de questão.
Korkarım bu mümkün değil.
Receio que isso seja impossível.
Korkarım bu yeterli değil.
- Lamento : não chega a ser suficiente.
Olması gereken kadar sıcak değil korkarım ki.
Receio que não esteja tão quente como devia.
Korkarım şok etkisi pek kuvvetli değil.
Suponho que não os espantou muito.
Oh, korkarım bunlar çok kullanışlı değil.
Receio que não sejam muito práticas.
Korkarım söz konusu bile değil.
Isso está fora de questão.
Korkarım bir kadını kollarında istersin, içinde değil.
Receio que prefiras ter uma mulher, nos teus braços, em vez de estares tu, nos braços de uma.
Üzüm yiyecek durumda değil korkarım.
Temo que as uvas já não ajudem.
Korkarım ki cüzdanım üzerimde değil.
Receio não tê-lo aqui comigo.
Birazdan Hemşire Sharon Falconer'in sesini duyacaksınız, ama korkarım Elmer Gantry'ninkini değil.
A qualquer momento vão ouvir a voz da irmã Sharon Falconer, mas não a de Elmer Gantry, infelizmente.
Üzgünüm. Korkarım, bu doğru değil.
Lamento, mas não é verdade.
Korkarım o parayı geri istiyoruz. - Ama bende değil ki.
- Sinto muito, mas têm de ser devolvidos.
Korkarım bu tıbben mümkün değil.
A ir de um olho para o outro. Temo que isso seja clinicamente impossível.
Sizi hayalkırıklığına uğratmak istemem, ama korkarım bu gece, o gece değil.
Detesto ter de o desiludir, mas receio bem que não será hoje.
Korkarım, pek umut verici değil, hanımefendi hava tahmini.
Parece-me pouco encorajador... o tempo que anunciaram.
Evet, korkarım unuttum. Neyse, önemli değil.
Sim, receio que sim.
- 2 saatten önce değil, korkarım.
- Não antes de duas horas, receio.
Bebek bakıcısı olarak elimden geleni yaptım, ama korkarım tipim bu değil.
Fiz o melhor que pude como ama, mas acho que não seja o tipo dela.
Korkarım buraya ölmeye değil, ağlamaya geldim.
Não vim aqui para morrer, mas para chorar.
Korkarım mümkün değil.
Receio que não.
Sadece bir odamız var. Ama korkarım o da boş değil. Odayı o tuttu.
Nós só temos um, e já foi ocupado por aquele senhor, acolá.
Hayır, korkarım kişisel bir görüşme söz konusu değil.
Não, lamento mas não posso comparecer pessoalmente.
Korkarım mümkün değil efendim.
Receio que não seja possível.
- Tabii ki, o hiçbir şekilde bunu kabul etmedi, değil mi? - Korkarım hayır.
Claro que ela não podia perceber isso, pois não?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]