Mantık traduction Portugais
1,911 traduction parallèle
Çılgınlığın hüküm sürdüğü bir dünyada mantık ne işe yarayabilir?
Qual é a utilidade da razão neste mundo gerido pela loucura?
- Mantık benim işim değil.
Como podem levá-los a eles e não a mim?
Dindarlık, mantıksız inancın ve sebepsiz umudun bir semptomudur.
A religião é um sintoma de crença irracional e esperança infundada.
Ya yaptığım analizin mantıklı olan kısmını açıkla ya git dediğimi yap.
Ou explicas onde é que a minha análise não faz sentido, ou... Vai lá.
Sadece mantık düzenini bulmaya çalışıyorum.
Estou só a tentar encontrar um padrão lógico.
Beynin mantık merkezi tanımlanamayacak derecede aşınmış.
O centro lógico do cérebro foi degradado para lá do reconhecimento.
Sen duymazsın, tatmazsın, duymazsın, anlamazsın, mantık kuramazsın.. .. sen hiç bir şeysin.. görünmezsin sen -
Não pode ouvir, provar, cheirar, tocar, é insensível, não é nada, é invisível,
Benimde kafam karışık, komutanda biraz aksi ve mantıksız bir hâlde.
Eu também, mas o director está de mal humor e irracional.
- Bir büyücüden asla mantık bekleme.
Nunca esperes que algo vindo de um Feiticeiro faça sentido.
- Bir büyücüden asla mantık bekleme. Özellikle de aç olanından.
Nunca esperes que algo vindo de um Feiticeiro faça sentido.
Gormogon'a mantıklı bir düşmanlığın var. Ama bu hislerinin çıkış noktası yok, yani beni kullanıyorsun...
Sente uma hostilidade compreensível pelo Gormogon mas não a expressa e usa-me...
Mantık.
- Lógica. Não.
Dr. Brennan, fazla mantıklı. Neredeyse her şeyi, mantıklı kılmaya meyilli.
A Dra. Brennan é capaz de racionalizar qualquer coisa.
Bunun mantıksızlık olduğunu söyledim.
Não teve sentido.
Boynundaki bir mantık elması mı?
Isso é um diamante lógico?
Mantık, olasılık, tümden gelim, tahmin değildir.
Dedução, lógica e probabilidade não é adivinhar.
Böyle bir mantık yürütebiliyorsan senin dünyanın gerçekten çok küçük olmalı.
Que vazio deve ser o seu mundo se são essas as suas conclusões.
Herif kendi kıçını bile koruyamaz. Bu çok mantıklı.
Prefiro gastar o meu curto tempo a investigar crimes reais.
Mantıksız bir kaynağın, mantık için bizi yanıltması.
Uma qualidade que nos distingue do enamoramento irracional pelo racional.
O zaman, mantık olarak algılamıştım.
Entendi como lógico.
Sanırım, 17 yıl hücrede kalmış birini şüpheli olarak değerlendirmemek çok mantık dışı değil.
Uma vez que esteve internado nos últimos 17 anos... acredito que podemos excluí-lo como suspeito.
Alınmayın ama, kullandığım matematik o kadar karmaşık ki size mantıklı gelecek kadar basitleştirebilir miyim bilmiyorum.
Sem ofender, mas a matemática que estou a usar é tão complicada que não sei se posso simplificá-la o suficiente para fazer sentido.
Ruslarda mantık vardır, korku yoktur.
Os Russos têm senso ; não têm medo.
"Mantık otomatik olarak çalışmaz."
" A razão não é automática.
Saçma. Anlamsız. Mantık dışı.
É irracional, deplorável, extremamente ilógico.
Evet, mantık dışı.
Sim, é ilógico.
- Mantık bombası.
É uma bomba lógica!
Mantık bombası!
É uma bomba lógica.
Sunucuya girmek için mantık bombasını kullanabilirsin.
Podes usar uma bomba lógica para te infiltrares no servidor.
Belki onlara biraz mantık aşılar.
Talvez ela lhes dê bom senso.
Bu, 9.Şubede'den onu neden kaçırmak istediklerini mantıklı kılıyor
Estariam perdidos. Isso explicaria o porquê de tanto trabalho para levar o corpo.
Opie olayı tamamen mantıklı geliyor, ama bu... Mayalar'la kulübün tamamını kapsayan bir barış yaptık.
A cena do Opie faz sentido, mas isto... nós fizemos pazes entre Clubes com os Mayans...
Mantık bana senin aletinin dün gece nerede olduğunu sormamızı söylüyor.
A lógica diz-me que devíamos perguntar onde é que a sua gaita esteve a noita passada.
Dikkatlice izleyin, Julia'nın da yardımıyla, şimdi çok şaşırtıcı, belkide imkansız birşey göreceksiniz, Bir mantık yada prensibe dayandırmanız çok zor.
Vejam com atenção, porque, com a ajuda da Julia, estão prestes a ver algo tão espantoso, tão improvável, que é difícil explicá-lo com factos ou princípios.
Şimdi de duşundasın. Sadece mantık yürütüyorum.
Estou só a fazer as contas.
Mantık mı istiyorsun, Nick?
Tu queres-me racional, Nick?
O zaman ikimiz de yargıcın karşısında mantıklı oluruz çünkü kızımın tam velayeti için seni mahkemeye veriyorum.
Sejamos ambos racionais na frente de um Juiz no Tribunal onde te vou processar pela guarda integral da minha filha.
Eğer onunla birlikte olamazsan belki de dışarıda birlikte olabileceğin kimse yoktur. Mantıklı kılmaya çalışmıyorum.
Se não der certo com ela, talvez não haja mais ninguém.
Kıza duygusal reaksiyonların kesinlikle mantıksız olma gibi bir yönü olduğunu söyleyin ya da aptalca.
Diga-lhe que as reacções emocionais são irracionais por definição. Ou estúpidas.
Duygusal olan aniden verilir. Kız ilk önce mantıklı olana gitmiş.
A emoção é imediata, ela foi racional primeiro.
Tanrım, hayır. Sadece kurduğun mantık silsilesini izlemeye çalışıyordum.
Só estava a tentar seguir a tua lógica.
Annie akıllı bir kız. Mantıklı bir karar verecektir.
A Annie é uma miúda esperta, toma decisões inteligentes.
Söylediği her şey mantık dışı. Yeterince oyalandık artık müdahale zamanı.
Perdemos muito tempo e agora há que agir.
Bir satıcıya karşılık üç satıcıyı sokaklara salıvermenin mantık kurallarına mukavemet etmek olacağını söyledim.
Disse que colocar três traficantes assassinos de volta às ruas em troca de um, desafiava a lógica.
Güvendiğiniz bir kılıcı kullanmanız daha mantıklı.
Seria melhor que usásseis uma espada da vossa confiança.
Bana söyledikleriyle mantık kazandırdı.
O que ela disse faz sentido.
Şimdi, mantıklı bir şekilde düşünürsek, bu 9 milyarın, 10 milyarlık banka hesabından geldiğini kabul edebiliriz. Ancak gerçekte durum böyle değildir.
É lógico assumir que estes nove biliões vão sair, literalmente, do depósito de dez biliões existentes.
Artık Kısmi Rezerv Bankacılık Sistemi ile paranın nasıl yaratıldığını anladık. Aklımıza mantıklı olsa da yanıltıcı bir soru gelebilir :
Agora que percebemos como o dinheiro é criado por este sistema de reserva fracionária, uma lógica, ainda assim ilusiva, questão pode surgir.
Gerçi, son zamanlarda, yıkıcı saf mantığın nasıl olduğunu gördüm.
Apesar de ultimamente ter visto quão destrutiva a lógica pura pode ser.
Hepimiz teknisyen mantığıyla düşünmeye başladık.
Tornámo-nos uma cultura de técnicos.
Ne sıkıntı ama. Cebimde olması çok mantıksız.
Porque estariam aqui?