Maş traduction Portugais
952,408 traduction parallèle
Hayır ama terapistime bahsettim.
Não, mas mencionei isso ao meu terapeuta.
- Düşüncesi bile komik ya.
Mas isso é engraçado de se pensar.
Kadınlar hakkında pek bir şey bilmem ama onları kızdırdığım zaman anlarım.
Não sei muito sobre as mulheres, mas sei quando as chateio.
Howard, tuhaf davranıyorsam üzgünüm ama bunun seninle alakası yok.
Howard, desculpa se tenho estado a agir assim, mas não tem nada a ver contigo.
- Hayır.
Não queria contar-te, mas...
Ama neyi seçersek seçelim, eğer mutsuz olursak ondan vazgeçebiliriz.
Mas independente da escolha, se não estivermos felizes, - podemos voltar atrás.
Bebekler sevimli falan ama aptallar.
Os bebés são fofinhos, mas são burros.
- Yok be, Sheldon bana her şeyi anlattı.
Não, mas o Sheldon contou-me tudo sobre isso.
Ama o jeolog.
- Mas ele é geólogo,
Benden nefret etmeni anlarım ama bu tembel hayvan çok şirin.
Odiar-me, eu percebo, mas essa preguiça é muito fofa.
Los Angeles'a aktris olmak için geldim. Ama işler istediğim gibi gitmedi.
Vim para Los Angeles para ser actriz, mas as coisas não correram bem.
Yine sizi örnek alıyor derdim ama koridorda oturmaktan bıkkınlık geldi.
Eu diria que ela está a copiar-te outra vez, mas... Estou farto de sentar-me no corredor.
"Ama yalnızca bizi aynı anda... "... bara girerken gören bir gözlemciye göre. "
"Mas só para um observador que nos viu a entrar juntos."
Ama biri çıkarsa, aramıza alınacaklar listesinde ilk sıradasın.
Mas se alguém sair, és o próximo da lista.
Çok naziksiniz ama gidip Rebecca'ya bir jet-ski alacağım. Belki bu sayede geri döner.
Vocês são simpáticos, mas vou comprar um jet ski para a Rebecca e verei se isso a trará de volta.
Bert'in parası bir gün bitebilir. Ama ben sonsuza dek yalvarabilirim.
O dinheiro do Bert acabará, mas eu posso suplicar até ao fim dos tempos.
Evet, ilk başta korkutucu gözüküyordu ama sonradan fark ettim ki çocukluğumda sahip olduğum kimya setine benziyor.
Sim, parecia assustador no começo, mas percebi que é como o kit de química que eu tinha.
Sadece ağabeyin bunu yediği zaman kimsenin ambulansı araması gerekmiyor.
Mas se o teu irmão comer isto, não precisas de chamar o Controlo de Intoxicações.
Ne söylediğini bilmiyorum ama komik birisi.
Não percebo o que diz, mas é engraçado.
Daha çok "menü" ile ilgili şakam var ama bu favorimdir.
Não é engraçado? Tenho várias piadas de menu, mas esta é a minha favorita.
Seninkini de düşünüyoruz ama söylemiyoruz.
O teu ditado nós pensamos mas não dizemos.
Evet. Gerçi bahşiş ücretini anlamaya çalışırken kulaklarından duman çıktığını gördüm.
Sim, mas quando ele estava a tentar calcular a gorjeta, tenho a certeza que vi fumo a sair-Ihe das orelhas.
Tabii ki, senin mutsuz olmanı istemiyorum ama ayrıca zeki olmanı istiyorum ve eski sevgiliyle çalışmak pek zekice değil.
É claro que não quero que sejas infeliz, mas quero que sejas esperta, e trabalhar para um ex não é muito esperto.
Ama bunları yapmadan önce burnumu kaşı.
Mas antes, coça o meu nariz.
Evet... Ama bu çalıştığı çoğu erkek için geçerli bir durum.
Sim, mas seria a realidade para qualquer futuro chefe dela.
Bunu pek sevmiyorum ama gerçekten istiyorsan işi kabul et. Ben bununla baş etmenin bir yolunu bulurum.
- Não gosto disso, mas se queres esse emprego, eu lidarei com isso.
Hayır, deneyeceğini biliyorum ama bu seni kötü hissettirecek ki bu beni de kötü hissettirir ve...
Eu sei que vais tentar, mas isso vai deixar-te infeliz, o que me fará infeliz, e...
Hayatın boyunca bilimsel çalışmalar yaparak geçirdiğini ve başardıkların için değil ama bir insan olarak arkadaşların ve sevdiklerin tarafından takdir edildiğini varsayalım.
Suponhamos que passes a vida a fazer grandes pesquisas, cercado de amigos e pessoas que te adoram não pelo o que realizaste, mas por seres o homem que és.
Haberler kötü.
Más notícias.
Ama bu çok şey söyledi!
Mas ela falou muito!
- Ama...
- Mas...
Ama bu giysileri izinsiz aldık.
Mas trouxemos este equipamento sem autorização.
Ama çok kalın bir boru.
Mas é um tubo tão grosso.
Metal başlığını çıkarttı ama gözetleme kulesi sessiz.
Ela está sem capacete, mas a torre de vigia não reagiu.
Bizi kurtardın, karşılık olarak sana yardım edebilelim isterdim ama neden bahsettiğini bilmiyoruz.
Salvaste-nos, por isso gostávamos de poder fazer algo para te ajudar mas não sabemos nada sobre isso.
Ama önce bize anlat.
Mas primeiro, diz-nos :
Ama nedenini bilmiyoruz.
Mas não sabemos porquê.
Ama şimdiyse sadece 150 kadar var.
Mas agora somos só cerca de 150.
Ama kaç kişi oldukları ya da nerede olduklarına dair hiçbir fikrimiz yok.
Mas não sabemos quantos há, nem onde os encontrar.
Ama onu besleyecek hiçbir şeyimiz yok.
Mas não temos nada para lhe dar de comer.
Ama bu delilikler artık bitsin.
Mas chega de disparates.
Eminim ki zaten biliyorsundur ama av alanları arayanların çoğu. Muhafız tarafından öldürüldü.
Estou certa de que já sabem, mas muitos que procuraram terrenos de caça foram mortos pela Salvaguarda.
Ama gördüğün üzere gıdamız neredeyse bitti.
Mas, como podes ver, estamos quase sem comida.
Burası perimetre tarafından korunuyor ama içeride gıda edinilebilecek bir yer yok.
Este sítio é defendido pelo perímetro, mas aqui dentro não há onde ir buscar comida.
Ama burada öyle bir şeyin olması mümkün değil.
Mas é impossível que haja algo assim aqui.
Çoktan unutmuştum ama bahsi geçince hatırladım.
Há muito que me tinha esquecido, mas lembrei-me quando ele falou nisso.
Ama nerede?
Mas onde?
Perimetre içindeki bir yerde ama nesiller boyunca yanaşmamamız gerektiği söylenen bir yerde.
Um local no perímetro, mas disseram-nos durante gerações para não nos aproximarmos dele.
Ama iyi haberlerim var.
Mas há boas notícias.
Ama bu doğru.
Mas é verdade.
Ama sonra savunma mekanizmaları bizi tespit etti ve sonucu görebiliyorsun.
Mas, depois, fomos encontrados pelos seus mecanismos de defesa, e podem ver o resultado.