Olan oldu traduction Portugais
1,548 traduction parallèle
Bebeğim, olan oldu.
As coisas aconteceram.
- Geldiler, olan oldu.
Seja como for, não temos alternativa.
Olan oldu işte.
O que aconteceu, aconteceu...
Onu hile yapamayacağı bir teste soktular.. .. ve olan oldu.
Eventualmente deram-lhe um teste em que ele não podia fazer batota, e foi isso.
Olan oldu.
O que está feito, está feito.
Olan oldu.
É o que é.
- Neyse olan oldu.
- Sim, bem, é isso.
Olan oldu.
Já está feito.
Olan oldu, şu anda hepimiz aynı şeyin peşindeyiz.
O que passou, passou. Todos queremos a mesma coisa.
Olan oldu. Hiçbir özür bunu değiştirmez.
Um pedido de desculpas não muda nada.
Olan oldu zaten tatlım.
Já está a acontecer, querida.
Ve bunun için üzgünüm, ama olan oldu.
Lamento, mas o que está feito, está feito.
Olan oldu.
Está tudo bem.
Param ödendiği sürece umursamıyordum ama olan oldu işte.
Não queria saber desde que o cheque passasse, mas depois foi o seguinte.
Olan oldu, dostum.
Daqui a quatro anos voltamos, reunimos a informação e enfrentamo-los outra vez.
Ne olursa olsun, olan oldu.
De qualquer maneira, o que está feito está feito.
Ve tüm bu olasılıklar içinde, olan oldu.
E, assim contra todas as probabilidades aconteceu.
Hayatım gözlerimin önünden geçti, ve sonra olan oldu.
A minha vida passou-me diante dos olhos e depois foi o indescritível.
Pekala, olan oldu.
Bem, está feito.
Bak, olan oldu.
Ouve, o que está feito está feito.
- ne oldu? şirketinde genellikle olan şey.
Nanaji deve acordar para o nosso crescimento a cada manhã.
Ki bu da "tanrı kurtuluştur" demek olan... İbranicedeki "Yaşua", çevrildiği zaman, bana münasip görülen isim oldu. Sonra Yunancada "İyeysus", ve Latincede "Yeysus", son olarak da, Orta Çağ Latincesinde "Jesus" oldu.
isso levou a "Deus é salvação", ou em hebraico "Yahshua", que após tradução, se tornou no meu próprio nome, mudando depois para o grego, "Iesous", depois para o Latino, "Iesus",
FBI'ın açıklamasına göre oniki kişinin ölümüne neden olan uçak lastiğinin düşmesine, sabotaj neden oldu.
Agora o F.B.I está a dizer que o avião perdeu uma roda porque foi sabotado, tendo disso resultado a morte de 12 pessoas.
Bildiğiniz gibi çevreye karşı olan harika bir arkadaşım oldu.
Como sabem, sempre fui um grande amigo da natureza.
MTV'deki işimi ve davalık olan senaryomu bıraktım, senin için, sonra tek bir kötü iş görüşmesi oldu ve sen koşarak Kafa Kesen Harry'e döndün.
Desisti do meu trabalho na MTV e da peça de teatro em que estava envolvido, tudo por ti, e depois de um mau truque, vais logo correr de volta para o Harry "corta-cabeças".
Los Angeles, terörist saldırılara hedef olan büyük şehirlere eklenmiş oldu.
LA somou-se à lista de grandes cidades alvo de ataques terroristas.
Hitler'e hayran olan Yahudilere ne oldu?
E quanto aos judeus que admiravam Hitler?
Bu iyi oldu. Evet. Tam ihtiyacım olan şey.
Mesmo o que preciso, uma saída à noite.
Nasıl oldu da, hayatının geri kalanını seninle geçirecek olan adam ben oldum?
Como é que eu consegui ser o homem que irá passar o resto da vida a teu lado?
Vücudu, John Mayer'ın deyimiyle ölümcül olan, benim için ise cennet olan kız arkadaşımın babasına soruyu sormak mesele. Oldu mu?
Tenho medo de pedir ao pai da miúda cujo corpo, por mais que deteste citar John Mayer, é o País das Maravilhas.
Karar, gay hareketindeki en şiddetli ayaklanma olan "Beyaz Gece Ayaklanması" na neden oldu. Ertesi gün tek bir tutuklama gerçekleşmedi.
O veredicto'The White Night Riots'despoletou o motim mais violento da história do movimento gay.
Bu meyve için Rajiv Ronny'nin ölümüne neden oldu ama Ranvir'in karısı Sophia bu meyveyi alacak olan kişi.
Se, para ter este fruto, o Rajiv matou o Ronny a esposa do Ranvir, Sophia ficará com esse fruto.
Sanırım benim için önemli olan hep müzik oldu.
Creio que, para mim, a música sempre importou mais.
Ya doğru olanı yapmaya ne oldu, kanuni zorunluluklar ne oldu?
E quanto a agir correctamente? O que é exigido por lei?
Hayır Bayan Dekker burada Zyre Motorların doğru olanı yapması için etkili oldu.
Não, aqui a Sra. Dekker convenceu a Zyre Motors a agir correctamente.
Bence Jean ile başarısız olan evliliğimizden ikimizin de öğrendiği bir şey var ve o da, bir boşanmadan en çok zarar görenler çocuklar oluyor ve Jean ile Harvey Shine'ın çocuğu da bu acı ve hayal kırıklığından payını aldı, fakat bu sana bir övgüdür, Susan- - Bu onun için yararlı oldu çünkü kendisini bir şekilde ailesinin parçalanmasından ayrı tutmayı ve böylelikle güçlü, azimli ve kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olmayı başardı.
Acho que há algo que Jean e eu aprendemos do nosso casamento fracassado, e é que são os filhos do divórcio que mais sofrem, e a filha de Jean e Harvey Shine tem sofrido a sua porção de dor e desapontamento, mas... e isto é um tributo a ti, Susan...
Parkta seninle olan ev çocuğuna ne oldu?
O que aconteceu com o tipo do parque?
Aramızda olan özel şeyler buna neden oldu sanırım.
De carácter pessoal.
Chase ile olan neydi peki - ilk kezdi oldu bu.
O que sucedeu com o Chase... foi a primeira vez.
Kendime olan güvenim yok oldu.
A minha auto-estima foi-se.
Ve bizim tanışmamızla olan oldu.
Primeiro, Tam Fong não passa de mais uma vítima dos meus roubos.
Sonunda bedeli ödeyen Gustav oldu. Ve ondan geriye kalanları bulacak olan Daniel Hill parçaları bir araya getirdi.
Seria Gustav quem partiria... e Daniel Hill quem encontraria o corpo deixado para trás e lhe juntaria os pedaços.
Olan bizim buraya gelmemiz. iste bu oldu.
Passou-se que começamos a vir aqui, isso foi o que se passou.
- Olan oldu.
- O que está feito, está feito.
Altın kurbağaların iletişim davranışlarını ilk tanımlayan kişi olan kurbağa biyologu Erik Lindquist kurbağaların bölgelerine varmadan takımlarını dezenfekte etmeleri için film ekibine yardımcı oldu.
O biólogo de rãs Erik Lindquist, o primeiro a descrever o comportamento de sinais das rãs-douradas, ajudou a equipa de filmagem a desinfectar o seu equipamento antes de viajar para o território das rãs.
Olan oldu.
Não há nada a fazer.
Sürpriz olan, senin yapman oldu.
A surpresa foi que, acabaste por ser tu.
Japon bir casusa aşık oldu ve kadın da ona ihanet etti, işte elimizde olan tek şey bu.
Apaixonou-se por uma espia japonesa e ela traiu-o, é tudo o que temos.
Her şeyi reddederek, önemli olan tek şeyi saklamış oldu :
Ao deixar tudo para trás, ela foi capaz de manter a única coisa que interessava :
Radyo sinyalleri, Bay Papaya'nın moleküllerinin çok hızlı bir şekilde titreşmesine sebep olan yüksek enerjili mikrodalgalar yaydı. Bu da sürtünmeye ve ısı oluşmasına neden oldu.
O raio emite feixes hertzianos de alta energia, o que fez as moléculas do Sr. Papaia vibrar rapidamente, originando fricção e produzindo calor.
içinde Bruce Springsteen Konserine ön sıra biletler olan bir mektup gören oldu mu?
Alguém viu... um envelope com bilhetes para a fila da frente e passes para os bastidores para o concerto do Bruce Springsteen?
olan oldu artık 19
oldu 1287
öldü 1127
oldu mu 547
öldü mü 447
öldüm 57
oldum 49
oldukça 284
öldün 58
öldürdü 16
oldu 1287
öldü 1127
oldu mu 547
öldü mü 447
öldüm 57
oldum 49
oldukça 284
öldün 58
öldürdü 16
öldürdün 19
öldür 344
öldürecek 16
olduğunu biliyorum 33
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldürür 25
öldüğünde 37
öldürmek 62
öldür 344
öldürecek 16
olduğunu biliyorum 33
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldürür 25
öldüğünde 37
öldürmek 62
öldürülmüş 50
oldu o zaman 19
öldük 27
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürecekler 16
öldün mü 25
öldürüldü 143
öldür beni 219
oldu bitti 17
oldu o zaman 19
öldük 27
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürecekler 16
öldün mü 25
öldürüldü 143
öldür beni 219
oldu bitti 17