Oldukça fazla traduction Portugais
885 traduction parallèle
Manastır çok çekici olabilir. Ama oldukça fazla onarıma ihtiyacı olacağını tahmin ediyorum.
O mosteiro pode ficar muito bonito, mas como deve imaginar, para isso serão necessárias muitas reparações.
Ön kesiminde osteodermi oldukça fazla.
Osteodermia considerável na região frontal.
- Oldukça fazla altınım var.
- Tenho muito ouro.
Oldukça fazla ha?
Bastante bom, hmm?
Fancy Free'yi seviyorum. 53 kiloyu taşıyor. Bu oldukça fazla bir kilo.
Fancy Free... 59 quilos... é muito peso.
- Oldukça fazla.
- E com boas razões para isso.
Çünkü büyük bir kasaba, içeride oldukça fazla Birlik askerleri vardır.
Porque em uma cidade tão grande haverá sem dúvida soldados da União.
Oldukça fazla altın gitmiş efendimiz, ancak sırrını çözemiyoruz.
Muito ouro desapareceu, mas fica o mistério.
Kaç tane subayımız var? Oldukça fazla.
- Quantos oficiais temos de reserva?
İnsanoğluna ait basit eşyalara, oldukça fazla değer veriyorsunuz.
São opiniões.
Bu para çit teli için oldukça fazla.
É demasiado dinheiro por arame farpado.
Bu doğru, çok güzel olanları, oldukça fazla.
É verdade, mulheres lindas, montes delas.
Düşünmeden söylemek zor, ama oldukça fazla var.
É difícil, assim de repente, mas houve muitas.
İncil okuyan biri olarak, oldukça fazla dua ettim.
Rezei como nunca o tinha feito antes.
Ama olayı bilen herkes burada bulunuyor. Oldukça fazla kişi var.
Por outro lado, todos que sabem do caso, estão nessa igreja, agora.
Bütün oyun boyunca oldukça fazla yer alır, fakat bir sahne var ki, özellikle beğeniyorum. Tam şurada, birinci perdenin sonlarına doğru.
Ele aparece ao longo de toda a peça mas há uma cena que me agrada muito, no final do primeiro acto.
Bu oldukça fazla bir oyuncunun rüyasıdır, değil mi?
É o sonho de qualquer actor, não é?
Görüyorsunuz, sağlık görevlisi onun oldukça fazla arsenik yuttuğunu ortaya çıkardı.
Sabem, o médico-legal descobriu que ela engoliu uma grande dose de arsênico.
Bunlar yüzünden her yıl oldukça fazla sayıda insan ölüyor.
Estes pequenos camaradas matam um número surpreendente de pessoas, todos os anos.
Ayrıca, geçen cuma da oldukça fazla kazandım.
Afinal ganhei bastante na última sexta.
Buraya oldukça fazla cephane yığmışlar.
- Um verdadeiro arsenal.
Sizin gibi düşünmeyenler oldukça fazla.
Parece que há diferenças de opinião sobre isto.
Yaşlılığında oldukça fazla yakınıyorsun.
Sabe, de velho se queixa um montão.
" Amacına ulaşmak için işkence, zehir hatta oldukça fazla olduğu söylenen cinsel yeteneklerini kullanır.
" Para alcançar os seus objectivos, Cleópatra usa a tortura, o veneno e até os seus atributos sexuais, que diz-se serem consideráveis.
Bir kişinin tellerden geçmesi hatta kaçması mümkün olabilir, oysa işin doğrusu bu kampta sizden başka kaçmaya çalışan oldukça fazla sayıda insan var.
É possível para um homem fugir pelo arame, até pode fugir mas há muitas mais pessoas além de si neste campo que também querem fugir.
Benden oldukça fazla nefret ediyor olmalı.
Ele deve-me odiar muito!
- Oldukça fazla.
- Duvido.
Oldukça fazla.
Muita.
Şey, bu civarda oldukça fazla hırsızlık oluyor.
Bem, tem havido uma série de pequenos roubos na vizinhança.
Oldukça fazla.
Bastantes.
Dalak ve karaciğeri oldukça fazla yoruyor.
Ela acarreta uma enorme tensão no baço e no fígado.
Dalak ve karaciğeri oldukça fazla yoruyor.
Causa um desgaste enorme do baço e do fígado.
Evet, bu bilgi oldukça fazla para edebilir...
Sim, esta informação pode valer muito dinheiro...
Dün baktığımda oldukça fazla kömürümüz vardı.
Bem, só o usámos uma vez.
Aynı çatıda görünse dahi vurmak için oldukça fazla bir mesafede.
Acho difícil ele voltar ao mesmo telhado.
Nasa'nın son günlerde işleri oldukça fazla ve bütün uçuşlar çok amaçlı.
A NASA não tem onde cair morta hoje em dia. Todos os vôos têm múltiplos objectivos.
Bunun gibi bir yara oldukça fazla kanamalıydı.
Um ferimento como este deveria sangrar intensamente.
Ya Andromeda bize kendi geleceğimizden gönderildiyse? Tamam, bence birisi oldukça fazla çalışıyor ve çok fazla kahve içiyor.
Está bem, acho que alguém tem trabalhado muito... e bebido café em demasia.
Sizin çıkardıklarınızla televizyonda oldukça fazla şey yapıyorlardır.
Imagino que usem o seu material na televisão.
Onu yerine koyabilir misin? Bunu oraya getirmek oldukça fazla vaktimi almıştı da.
Ponha isso no lugar de novo, levei muito tempo para o colocar lá.
St. John Lord Merridew'a çözeceği suçlar bulmasaydım, boş vakti oldukça fazla olacaktı.
Sinjin Lorde Merrydue não teria o que fazer se não inventasse crimes para ele resolver.
Baba ocağına dönmekten daha fazla isteyeceği şey olmadığı konusunda oldukça eminim.
E estou certo de que não há nada de que ela gostasse mais do que voltar ao ninho paterno.
Aşağıda oldukça fazla katılımcı var.
Está lotado.
Daha fazla senin insanları aşağılamanı dinlemek istemiyorum. Üzgünüm ama yaşadığımız dünyanın ve insanların oldukça uygar olduğunu düşünüyorum.
Mas prefiro não continuar a ouvi-lo... falar no desprezo pela humanidade e pelos padrões de um mundo civilizado.
Sadece yeni gotik sanata kanım hiç fazla ısınmadı. Oldukça sıkışık alanlara alışık olduğunuzdan kuşku yok.
Decerto querem ir para os vossos quartos refrescar-se um pouco.
Kişisel olarak, ben fazla ekzersize ihtiyaç duymuyorum, çünkü ben oldukça Spartan bir yaşam sürdürüyorum.
Não acham? Eu, pessoalmente, não preciso de muito exercício, uma vez que levo uma vida muito espartana.
Kardeşimin beni oldukça durgun ve biraz da dar görüşlü biri olduğumu düşündüğünü biliyorum, fakat bu dil televizyon için çok fazla içten.
Eu sei que o meu irmão pensa que sou um pouco chato e um pouco puritano, mas esta linguagem é demasiado livre para a televisão.
İşe başladığında oldukça sık geliyordu, ama son aylarda pek fazla değil.
Muito pouco quando começou seu trabalho, mas não muito nos últimos meses.
Ve dışarı çıkana kadar, ondan benden daha fazla hoşlanmayacaksın ki bu da oldukça fena.
E quando sairmos você gostará tão pouco como a mim e já não gosto.
- Bazen işimin değerinden fazla olduğunu düşünüyorum. - Oldukça.
- Por vezes é mais do que o valor do meu trabalho.
Fazla ileri gitmeyelim. Teoride oldukça iyi ama ilk önce test etmemiz lazım.
Teoricamente, faz bastante sentido, mas precisamos de o testar.
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey yok 26
fazla bir şey değil 55
fazla değil 199
fazla kalmayacağım 18
fazlası var 17
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey yok 26
fazla bir şey değil 55
fazla değil 199
fazla kalmayacağım 18
fazlası var 17