Olması traduction Portugais
86,232 traduction parallèle
Onun bildiğim birisi olmasını istiyorum.
Quero que seja alguém que eu conheça.
Burada tekrar konuşabilecek birinin olması güzel bir şey.
É bom ter alguém aqui novamente para poder conversar...
Kitap olsun ya da olmasın, en başında o şeyi yarattığın için aptalın tekisin.
Bem, com ou sem livro, você ainda é um grande e perfeito idiota por ter construído aquela coisa.
- Başarısız olmasına şaşmamalı.
Não admira que ele falhasse.
Acil durum protokolüne göre, direktöre bir şey olması hâlinde en üst düzey yetkili benim. - Biliyorum.
e o protocolo de contingência garante-me um maior acesso caso o Director desapareça em combate.
Rahatlatıcı bir simülasyonda olması gerekiyordu.
Ela devia estar numa simulação de relaxamento.
Yeni Direktörün gelişmiş olmasına karar verilmişti.
Bem... foi tomada a decisão que o novo Director teria que ser alguém com poderes.
Ama konu operasyonlara gelince, şüphen olmasın bundan sonra, kararları ben vereceğim.
Mas... quando se tratar de operações, não se engane... De agora em diante... eu é que estarei ao comando.
Gerçek May'in ölü ya da diri olması neden önemli?
Porque é que é importante se a May original vive ou morre?
Tekrar olmasın.
Outra vez não.
Mack olsun ya da olmasın, görevin ikinci kısmını tekrar düşünmende ısrar ediyorum.
Com ou sem o Mack, peço-lhe que reconsidere a segunda parte desta missão.
Ölmemiş olmasına şaşırdınız galiba?
Surpresa por não o ver morto, quer dizer?
Kız arkadaşının olmasının iyi yanlarından biri de seni rahatsız eden şey hakkında konuşabilecek olmandır.
Sabes... um dos pontos positivos de ter uma namorada é teres alguém para poderes falar sobre aquilo que te incomoda.
Önemli olan şey başarısız oluşu ile yüzleşememiş olması.
Aquilo que importava... era que ele não conseguia lidar com o falhanço.
Bu adam benimle konuşmak istiyorsa neden olmasın?
Se ele quer falar comigo, então... qual é o problema?
Aida, geçişin sorunsuz olmasını sağlamak için hazır bekliyor.
A Aida está aqui para garantir uma transição sem quaisquer problemas.
Gerçekten bunun olmasını istedin.
Literalmente... fizeste com que isto acontecesse.
Umalım da Direktörün cesedi olmasın.
Esperemos que, agora, não seja o corpo do Director.
- Sanırım üzerimdeki tek kopya o ama araçta bir tane daha olması lazım.
- Acho que só tenho essa cópia comigo. Mas... talvez haja outra na carrinha.
Ön lobunun haritasını çıkarmak için bilincinin yerinde olması gerek. Bu yüzden fazla sakinleştirici vermedim.
Preciso de ti consciente para conseguir mapear o teu lobo frontal então... não podes estar demasiado sedada.
Orada havada uçuşan bir yığın kodun içinden çözebileceğimiz şey dünyamızın bir kopyası olması.
Aquilo que podemos decifrar... deste código louco e gigante que anda por aí... é que é um duplicado do nosso mundo.
Gerçekliğin doğru gelmediği zamanlar oldu mu? Anılarınızın tutarsız olması gibi şeyler.
Tem momentos onde sente que a realidade não está propriamente correcta?
İhanete uğratılmak için güven duygun olması gerekir.
"É preciso ter confiança para ser traído."
Ve Fitz'e buradaki gibi iğrenç bir insan olması için ne yaptılar?
E o que é que eles fizeram ao Fitz para o transformar numa pessoa tão má aqui?
- Evet. Şimdiye kadar işleri olması gerektiği gibi hatırlayan tek kişi sensin.
É o único que se lembra de como as coisas deviam ser.
Ona bir şey olmasına izin verme.
Não deixes que nada lhe aconteça. Por favor.
Framework'un cennet olması gerekiyordu.
O "Framework" devia ser... um paraíso.
Bunların olmasını hiç istemezdim.
Nunca quis que nada disto acontecesse.
Onlar arkadaşımız olması gereken insanlar.
Estas pessoas eram nossos amigos.
Sanırım Simmons'ın yanılıyor olmasını senin de hâlâ tanıdığım kız olmanı umuyordum.
Tinha esperança que a Simmons estivesse errada. E que ainda serias... a rapariga que eu conheci.
Ve bugün olduğu adam olması için yetiştirdim.
E eduquei-o para ele ser o homem que é hoje.
Saygı duyacakları başka bir Vatansever'in olması insanların işine gelir.
Seria bom para o povo ter outro "Patriota" para admirar.
Hayatta olmanızın tek sebebi kısıtlamalarımın olmasıydı.
Ainda estás vivo porque me colocaram restrições.
Onun yanında olmasını dilediğini sanıyordum.
Pensei que a presença dele fosse aquilo que querias.
Onun hâlâ başkasını seviyor olmasından korkuyor.
Ela tem medo que ele ainda ame outra pessoa.
İkimizin de durdurulamaz olmasının zararı yok.
Não faz mal que ambos sejamos imparáveis.
Dinle Phil, kalkıp bunun için yalvaracak değilim. Ama sen ya da sağ kollarından birinin gelip o ajanların S.H.I.E.L.D.'i tamamen yok etmesine engel olması gerek. - Bu bir emirdir.
Ouça, Phil, não vou implorar nada... mas... você ou um dos seus precisa de lá estar para eliminar estes "fantasmas"... antes que eles encerrem a S.H.I.E.L.D. de uma vez por todas.
Bilmesine rağmen kalmayı tercih etmiş olması.
É que ele escolheu ficar mesmo assim.
Neden olmasın ki?
Porque não?
Boktan sorunlarım olması sorun değilmiş gibi hissettirdi bana.
Ele fez-me sentir que não fazia mal ter problemas.
Olması gerekene kadar hiç kimse değildir zaten.
Ninguém é, até ter de o ser.
Kadınların mülk sahibi olması yasaklanmış.
As mulheres já não podem possuir propriedades.
Bu kadar seksi olmasının bir parçası da tehlike.
O perigo é o que o torna escaldante.
Pembe. Bilirsin ya. Çünkü neden olmasın ki?
É rosa, só porque sim.
Ona hiç söylemedim ama benimle olmasını istiyorum.
Sabes, nunca lhe disse, mas quero tê-lo comigo.
- Yanımda olması iyi hissetmemi sağlıyor.
- Tê-lo lá faz-me sentir melhor.
Onun iyi bir adam olmasını istiyorum.
Quero que seja um bom homem.
- O çatıda bir ajan olması gerekiyordu.
Era suposto termos um agente naquele telhado.
Olması gerek yani.
Tipo... precisa mesmo.
Şüphen olmasın.
Sem dúvida.
Yani niye olmasın anlamıyorum.
Ainda ficas connosco os dois, por isso não vejo porque não.