Olması gerektiği gibi traduction Portugais
840 traduction parallèle
On dakika sonra adamlarının başında silahla delik deşik edilmişti. Bir askerin olması gerektiği gibi, değil mi?
Dez minutos depois, ele estava à frente dos seus homens, como um soldado deve fazer.
Evet, sadece birkaç hafta. Sonra bir evin olacak. Ve olması gerektiği gibi bir annen olacak.
Sim, daqui a poucas... semanas, terás um lar... e a mãe que deverias ter tido.
Her şey olması gerektiği gibi. Hakkettiğimi buldum!
As coisas são como devem ser.
Herşey olması gerektiği gibi.
Fechei tudo.
Yani Andre ve ben kaçabilecektik. Ve birlikte yaşayacaktık. Olması gerektiği gibi.
Para que eu e o André pudéssemos ir embora e viver juntos, como devíamos.
Aynen bir kahvenin olması gerektiği gibi.
Como deve ser o café.
Kemikler olması gerektiği gibi kaynaşmamış, bir uzmana gitmelisiniz.
Os osssos não estão unir-se como deviam. Precisamos do conselho dum especialista.
Bir kadında olması gerektiği gibi büyüleyici, sevimli bir endamı var.
É charmosa, tem um corpo lindo, tudo o que uma mulher deve ser.
Olması gerektiği gibi Bay Whimper'ın karı diğerlerine de pay kapmak için ilham vermişti.
Como se esperava, os proveitos do Sr. Whimper animou outros... a procurar o seu quinhão.
Olması gerektiği gibi. Her şey tanrıçam için.
Sim, tudo é para a minha deusa.
3 sene önce olması gerektiği gibi.
Como deveria ter sido há três anos!
Tanrının irfanı tüm bilgeliklerin üstündedir. Herşey olması gerektiği gibi olur.
A sabedoria de Deus está acima do entendimento.
Daha sıkı yoksa olması gerektiği gibi kabarmayacak.
Mais apertado ou não vai ficar como deve.
Oğlum, artık bu ailenin reisi sen olacaksın olması gerektiği gibi.
E digo, filho que, de agora em diante, você será o chefe da família...
Oh... "Tadı güzel... Tıpkı bir sigaranın olması gerektiği gibi!"
Yak dung. "Sabe bem, como é o caso com qualquer cigarro."
Herşeyin olması gerektiği gibi olduğunu bil.
Não há sorte nem azar
Her şey, olması gerektiği gibi, ilahi hizmete uygun olmalı.
Tudo deve estar como de costume.
Hücre yapısı kusursuz ve her şey olması gerektiği gibi.
A estrutura celular está completa, o metabolismo está como deve ser.
Görüyor musun Levius? Hayat, olması gerektiği gibi akıp gidiyor ve hiçbir ordu da Roma'ya yürümüyor.
Está vendo, Lívio, o dia passou normalmente, e nenhum exército entrou em Roma.
Olması gerektiği gibi.
- Assim e que deve ser.
Olması gerektiği gibi.
Assim como está escrito.
Kilise mezarlığına götürün. Olması gerektiği gibi gömülecek. - Üstüne dua okumam.
Leve-a para um cemitério, para um enterro adequado.
Eğer olması gerektiği gibi çalışmıyorsa içini açıp incelersin sorunun tam olarak nerede olduğunu bulur hatalı parçayı çıkarıp yerine yenisini takarsın.
Se não estiver a trabalhar bem, podes despi-lo expôr os interiores descobrir qual é o problema tirar a peça estragada e substitui-la por uma nova.
Oh, Sanırım algılamam olması gerektiği gibi değil.
Oh, bem, acho que o meu senso de humor não está como devia.
Eski H-bombasının olması gerektiği gibi.
Algo equivalente à velha bomba H.
Tam olması gerektiği gibi.
Assim é que deve ser.
- Tıpkı olması gerektiği gibi.
Fala o Dr. M'Benga.
Bu gezegen olması gerektiği gibi gelişecekse, iki tarafı da eşitlemeliyiz.
Para que este planeta se desenvolva como deve, temos de equalizar de novo ambos os lados.
Her şey olması gerektiği gibi oldu.
Desse modo, tudo aconteceu da maneira que devia.
- Öleceğiz. Gelişme süreci olması gerektiği gibi olacak.
Viverão e desenvolver-se-ão como deviam.
Her şey eskisi gibi, olması gerektiği gibi sürmeli.
Temos de manter as coisas como eram, no seu lugar.
Ve hepsinden en delicesi hayatı olması gerektiği gibi görmek değil, olduğu gibi görmektir.
E a loucura maior de todas é ver a vida como é e não como deveria ser!
Asla hiç bir şey olması gerektiği gibi gitmiyor.
Nada nunca corre como queremos.
Olması gerektiği gibi miydi?
Passou como devia?
Bekliyordum. Biliyorsunuz, bir saat erken geldiniz ve bütün bu malzemeleri temizleyecektim böylece dükkanı gerçekte olması gerektiği gibi görecektiniz.
Você chegou cedo e eu estava limpando tudo... e aí você poderá ver a casa como realmente ela é.
Hepsi olması gerektiği gibi.
Está tudo como deve ser.
* Olması gerektiği gibi *
As though that's how it oughta b
Aynen olması gerektiği gibi.
E continuará a ser.
Ben yönetmek için şans istiyorum, Roma'yı olması gerektiği gibi yönetmek için.
Quero a minha oportunidade de governar como Roma deve ser governada.
Gerçi, cildi olması gerektiği gibi değil.
Mas a sua pele não é tão bela como devia ser.
Belki olması gerektiği gibi kendimin patronu değildim, ama... Ne olmuş ki?
Talvez já não seja o meu próprio patrão, como costumava ser... mas... e depois?
Niçin olaylar olması gerektiği gibi gelişemiyor?
Por que as coisas não acontecem como deviam?
- Her şey olması gerektiği gibi mi?
- Ele está a aproximar-se correctamente?
- -Olması gerektiği gibi yaptım.
- Eu a trouxe de volta ao rumo.
Bak arkadaşına ne oldu, çünkü işlerin olması gerektiği gibi yürümesine engel oldun.
Isto aconteceu ao teu amigo porque vais contra o funcionamento das coisas.
Olması gerektiği gibi olmadı.
As coisas não são como deviam ser.
Ayrıca zavallı, narin... terkedilmiş eş olarak herkesin size acımasını istiyordunuz. Bu arada siz bayım normalde olması gerektiği gibi saklanmak... varken siz aşkınızı herkese göstermekten hiç çekinmediniz.
Suscitando pena, como uma pobre esposa abandonada, enquanto o marido vai lá fora propagandear o seu romance, em vez de o manter em segredo como você faria com qualquer amante.
Olması gerektiği gibi duruyor.
Parece normal.
Her şey olması gerektiği gibi.
Depreendo que está tudo como devia estar.
Her şey olması gerektiği gibi olmadı.
Não correu como devia. - Estás bem?
Bir kadının olması gerektiği kadar kiloluyum ben, bir oğlan gibi sıska değil!
Se sou gorda é onde uma mulher o deve ser e não seca como um rapaz.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
olmasın 42
olması lazım 23
olması gereken bu 19
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
olmasın 42
olması lazım 23
olması gereken bu 19