English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / Olmazdı

Olmazdı traduction Portugais

7,221 traduction parallèle
Olmazdın?
A sério?
Ben olsam bu konuda o kadar emin olmazdım.
Eu não teria tanta certeza disso.
Elinizde bir şeyler olsaydı, orada oturuyor olmazdınız.
Se tivesse qualquer coisa, não estaria sentado aí.
Eğer yaptığım işler olmasaydı şu an savaş olacağından haberiniz bile olmazdı efendim.
Acho que se não fosse pelo trabalho que fiz, não saberia que houve um combate, senhor.
Göz önüne alındığında bu kadar süre ben de mahsur kalsam,... bundan farklı olmazdım.
Considerando o tempo que ele está aqui encalhado, não tenho a certeza se eu não estou muito melhor.
Dostum, bildiğimi bilseydin, bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
Meu, se soubesses o que sei, nem sequer estaríamos a ter esta conversa.
Şimdi yarım emekli maaşıyla geçiniyor olmazdım.
Não teria esta meia reforma.
Erkek olsa böyle olmazdı.
Isto não acontecia se fosse um homem.
Yoksa o otelde olmazdın zaten.
Ou não terias estado naquele hotel.
Herkesin bir anda temizlenmesi hoş olmazdı.
Seria uma pena perder toda a sua atmosfera.
Sana canlı olarak ihtiyacım olmasaydı, bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
Se não precisasse de ti vivo, não estaríamos a ter esta conversa.
İlk olmazdı.
Não seria a primeira vez.
Çocuklarımızın hiçbir şeyi olmazdı.
As nossas filhas não teriam nada.
Bir eş isteseydim, bir kadın olmazdı.
Se eu quisesse um sócio, nunca seria uma mulher.
Eğer kadın olmasını isteseydim, kesinkes o olmazdı.
Se eu quisesse que fosse um mulher, garanto-te que nunca teria sido ela.
eğer yüreğimi takip etseydim, bugün bu odada olmazdım.
se tivesse seguido o meu coração, não estaria nesta sala hoje.
İçkisiz bir gece için aklıma gelecek ilk yer burası olmazdı.
Não é o lugar que eu escolhia para uma noite de bebidas livres.
Hannibal'ınkinde de rahat olmazdın.
Não estaria confortável na pele do Hannibal.
Seni reddetmeseydim, asla teslim olmazdın.
'Nunca se teria entregado se eu não o tivesse rejeitado'.
- Gülle olmazdı.
- Não haveria canhões.
10 veya 20 saniye daha olsaydı Ronnie şu anda olduğu gibi olmazdı. Düşünmeden edemiyorum.
E não consegui parar de pensar.
Öldürdüğün ilk masum insan olmazdı.
Não seria a primeira vez que matavas um inocente.
Sen olmasaydın kızlarım hayatta olmazdı.
As minhas filhas não estariam vivas se não fosse por si.
Belgard'ı benim tanıdığım gibi tanısaydınız bu kadar merhametli olmazdınız.
Se conhecesses o Belgard como eu, não serias tão benevolente.
- Başka türlüsü olmazdı.
Nem quereria outra coisa.
Eğer Ajan Calderon olmasaydı hayatta olmazdım.
- Sem o agente Calderon não estaria.
Eğer Gonzales saldırmasaydı bunların hiçbiri olmazdı.
Nada disto teria acontecido se o Gonzales não tivesse atacado.
O zaman sürpriz atak avantajımız olmazdı, değil mi Timothy?
Então, não teríamos a vantagem da surpresa, pois não, Timothy?
Kısacası kendisi burada olsaydı Leviathan'ın bana ihtiyacı olmazdı.
Se ele estivesse aqui... o "Leviathan" não precisaria de mim.
Bir cennete uçsaydınız bu kadar etkili olmazdı, değil mi?
Se voasse para um paraíso, não seria tão eficaz agora, seria?
Bu senin alışıldık çözüm yolun olmazdı.
Essa não é a sua solução do costume. Não com o Leland.
Ya da olmazdı.
Ou talvez não...
Ben onunla çıkmasaydım bunların hiçbirine bulaşmış olmazdı.
Ele não se teria envolvido em tudo isto se eu não namorasse com ele.
Sen olmasaydın Flash diye bir şey de olmazdı.
Sem ti, o Flash não existiria.
Böyle aylak olmazdım.
Em vez de um vagabundo.
Benimle hiç tanışmış olmazdın.
Poderias nunca me conhecer.
Benim söylemeye geldiğim, olay esnasında, zavallıların ası Calhoun'un parasını çaldığınız izlenimine kapıldınız. Öyle olsaydı benim için hiç dert olmazdı. Ama işin aslı öyle değil.
A questão é que, pelo caminho, ficaram com a ideia de que iam tirar dinheiro ao triste do Calhoun, o que, sinceramente, não me chateava nada, mas não foi isso que aconteceu.
O kadar emin olmazdım.
Eu não teria tanta certeza.
Biri bana merhumun Bayan Borden'a saldırdığını gördüğüm şekilde gelseydi kendimi savunmaktan başka seçeneğim olmazdı.
Se alguém se dirigisse a mim da maneira que a falecida foi até à Srta. Borden, eu não teria outra escolha senão defender-me.
Bundan 8 ay önce bahsetseniz fena olmazdı.
Teria sido bom saber isto há 8 meses.
- İşimi yapmasam burada olmazdım.
Não estaria a fazer o meu trabalho se não viesse até cá.
Siz buna alışkınsınızdır kesin ama benim ilk tercihim bu olmazdı.
Decerto está habituada a isso, mas não seria a minha primeira opção.
Biraz minnet göstersen fena olmazdı hani.
Alguma gratidão não faria mal a ninguém.
- Ben olmazdım piç kurusu.
Não seria minha, seu sacana.
Yaşamların en iyisi olmazdı ama en azından çalışabilirdiniz.
Não seria a melhor das vidas, mas pelo menos podia trabalhar.
Yani, benimki de olmadan hayatın bir anlamı olmazdı.
A vida sem o meu homem... não valia a pena.
Eğer şu anda sana onun nerede ve n'apıyor olduğunu sorsaydım bunun cevabı kesinlikle ama kesinlikle yasadışı bir şey olmazdı değil mi?
Se eu lhe perguntar onde ele está e o que está a fazer agora, tem a certeza absoluta que não é nada ilegal?
Joe'nun takipçilerinden biriyle işi olmazdı.
- Não podia aceitar isso.
Bu hiç iyi olmazdı.
Isso não teria sido bom.
Eğer istemeseydim burada olmazdım.
- Não estava aqui se não estivesse.
Hiçbir ilişki hiçbir şey bugünkü hali gibi olmazdı.
Novas relações.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]