English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / Orada

Orada traduction Portugais

122,797 traduction parallèle
Orada dört yıl kalıp fizik ve matematik okuyacağım.
"Vou ficar lá quatro anos " e estudar Física e Matemática.
Bu anlaşmanın derinine in, orada seni bir Pulitzer bekliyor.
Se analisar bem o negócio, encontrará um Pulitzer...
Orada avlanmak için fazla yaşlıydı hatta.
Demasiado velho para ali estar. E ele deu-nos um conselho.
Biz de orada olmalıyız.
- Fala com o FBI, vamos estar lá.
Aslında bütün renkler orada, ışığın içinde.
Todas as cores estão lá, dentro da luz.
Ben istiyorum diye değil, onun için mücadele ettiğim için! Orada!
Não por desejo, mas porque luto por ela.
Bana göre orada termodinamik konusundaki eğitim eksikti.
Lá, as instruções sobre termodinâmica eram escassas.
Diplomamı Heidelberg'den alabilecek olsam hâlâ orada olurdum.
Se pudesse licenciar-me em Heidelberg, estaria lá.
Orada uyuma istemiştim ama annem izin vermemişti.
Queria dormir lá, mas a Mamã não deixou.
Geçenlerde orada ders vermiştim. Hiç Einstein hatırlamıyorum.
Dei lá aulas recentemente e não me lembro de um Einstein.
Seninle orada mı tanıştı?
Encontraram-se lá?
Ama orada saygın bir işi var, değil mi?
Mas tem um cargo de prestígio, não?
Aslında Zürih'e geri taşındı ama bence orada çok huzursuz.
Regressou a Zurique. Mas creio que está inquieto lá.
# Güzel Charlotte yaşardı orada, hepimiz tapardık ona
Lá vivia a bela Charlotte Por quem o nosso coração bate
Kim... kim var orada?
Quem é?
Orada olmadığını bildiğim hâlde niye dua ettiğimi bilmiyorum ama...
Não sei porque estou a rezar quando sei que não estás aí,
Oğlum da orada olabilirmiş.
- O meu filho podia estar nessa casa.
Aaron orada değilmiş.
O Aaron não estava lá.
Kim var orada?
Quem está aí?
Orada evimizdeydik.
Era a minha casa.
Orada, tutulma sırasında gözlemlerini tamamlamak için yaklaşık iki dakikası olacak.
Lá, terá cerca de dois minutos para fazer a observação do eclipse.
Orada bazı kişilerin inandığına göre teorileriniz bunu söylemenin kibar bir yolu yok, tamamen fanteziymiş.
Há quem acredite que as suas teorias são... Não há um modo educado de o dizer. São pura fantasia.
Sen ne bok yiyorsun orada?
Mas o que estás a fazer?
Orada hiçbir şey yok.
Não há nada aí dentro.
Tam orada.
Aí mesmo.
Orada öyle dikilmeyin.
Não fiquem aí a perder tempo.
Bence orada yetişmişler.
Esses cresceram aí dentro.
Annesini orada sanıyor.
Pensa que a mãe está cá.
Siz orada bağırıp çağırırken biz bir halt yapamıyoruz!
Não conseguimos fazer nada com essa barulheira!
Orada mısın? "
Estás aí? "
Orada mısın?
Estás aí?
Orada durun Memur...
Vou interrompê-lo, agente...
Orada çalışan çocuk kim?
Quem é o tipo que trabalha lá?
Orada kalmasını istemiyorum.
Não quero que ela fique lá.
Orada dur.
Para.
Orada mısın?
Está aí alguém?
Onları botanik bahçesinin orada satmayı düşünüyorum.
Estava a pensar vendê-las junto ao jardim botânico.
Üniversitenin yanındaki çay bahçesinin orada sat.
Vende-as junto à loja de chá perto da universidade.
Kostya da orada satıyordu.
Esse era o sítio onde o Kostya vendia.
Mağara kızını oynuyordum. Orada çok mutluydum.
Estava a brincar às cavernas e sentia-me tão feliz lá dentro.
Dayım, hakkında tutuklama emri varken eyalet sınırını geçmeye kalkışmasaydı sonsuza dek orada kalırdım.
Teria ficado lá para sempre, se não fosse apanhado a passar a fronteira com um mandado de busca em nome dele.
- Tatlım... Seni endişelendirmemek için önceden söylemedim ama Cindy orada değil.
- Querida não te disse antes, porque não queria que ficasses preocupada, mas a Cindy não está naquela prisão.
Doktorlar seninle ilgilenecekler ve yakında orada olacağım.
Os médicos vão tratar de ti e vou estar ao teu lado em breve.
Uyandığında orada olacağım.
Vou estar aí quando acordares.
Orada çalışıyorum.
Trabalho na prisão.
Orada yaşasaydık manyak gibi linç edilirdik.
Se vivêssemos lá, também seríamos linchadas.
Hayır canım, orada güzelsen suç işlemek zorunda kalmıyorsun.
Não, por lá, se formos muito bonitas, não precisamos de recorrer ao crime.
Orada olduğumu bildiği için bize yiyecek getirmeye gönüllü olmuştu.
Ele sabia que eu estava ali presa, por isso ofereceu-se para levar comida.
İşte orada yanılıyorsun çünkü istedin.
Estás errado. Tens o dever de aturar isto.
Orada bir kız var.
Tenho lá uma miúda que me interessa.
Orada biri mi var?
Está alguém aqui?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]