English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Sakıncası yoksa

Sakıncası yoksa traduction Portugais

2,507 traduction parallèle
- Sakıncası yoksa liderleri ölmüşken bunu nasıl yapacağınızı söyler misiniz?
Posso perguntar-lhe como pretende fazê-lo, dado que o líder está morto?
Sakıncası yoksa Bay Locke ile neden bu kadar ilgilendiğini sorabilir miyim Jack?
Posso perguntar-lhe porquê o interesse no Sr. Locke?
Sakıncası yoksa babamızın nasıl öldüğünü sorabilir miyim?
O nosso pai... Importa-se que pergunte como morreu?
Sakıncası yoksa babasının nerede olduğunu sorabilir miyim?
Se me permite a pergunta, onde está o pai dela?
Sakıncası yoksa size bu gemi hakkında görüşünüzü öğrenmek isterim.
Sobre aquele assunto, senhor Peço esta nave..
Sakıncası yoksa temizliğin kalanında yokum.
Importam-se que não faça o resto da limpeza?
- Uzman bir köylüye mi ihtiyacı varmış? - Sakıncası yoksa tabi?
- E precisa da experiência dum saloio?
Sormamın sakıncası yoksa, nereye gidiyorsunuz?
Para onde vai, se não for indiscrição perguntar.
Sakıncası yoksa neden acele ettiğini sorabilir miyim?
Se não se importa pela pergunta : Por quê a pressa?
Ve söylememin sakıncası yoksa, gereken özelliklerin çoğuna sahipsin. - Güzellik yarışması mı?
E se me permite, tem bastante do que é preciso.
Sakıncası yoksa, seninle konuşmak istiyorum.
Quero falar contigo se puder.
Sakıncası yoksa bir göz atabilir misiniz?
- Não se importar de dar uma olhadela?
Eğer sakıncası yoksa, ara sıra onu ziyaret etmek isterim.
Só que... se não se importar, gostava de ficar com o olho nele de tempos a tempos.
Bayan Vickers, şimdi size hoş olmayan bir mesaj dinleteceğiz ve sakıncası yoksa bize sesi tanıyıp tanımadığınızı söylemenizi isteyeceğim.
Isto é um pouco perturbador, mas gostaria que ouvisse uma mensagem para ver se reconhece quem fala. Pode ser?
Senin var mı bilmiyorum ama sakıncası yoksa dedemin eski Noel Baba kostümünü giymeni çok isteriz.
Não sei se tem um mas, se não se importar, gostaríamos que usasse o fato de Pai Natal do meu avô.
Eğer sakıncası yoksa- -
Podíamos ver...
Sakıncası yoksa sorabilir miyim?
Se não se importa que pergunte.
Daha derinlere inebilmem için biraz daha zamana ihtiyacım var, sakıncası yoksa?
Só preciso de "lê-lo" um pouco mais. Entrar mais na sua psique, se não se importa. - Nada.
Senin için bir sakıncası yoksa.
A menos que haja alguma objecção.
Sakıncası yoksa Kelly'yi buradan çıkarmak için valizlerin taşınmasını istiyorum.
Agora, se não te importas, quero ajuda com estas malas, para tirarmos a Kelly daqui.
Fakat zaten kendi teorim var ve sakıncası yoksa kendi önsezime göre hareket edeceğim.
Mas já tenho a minha teoria e vou seguir os meus instintos, se não se importam.
Sakıncası yoksa Bay Dudek'le konuşmam lazım. Sonra görüşürüz Johnny.
Até logo, Johnny.
Çünkü sakıncası yoksa ikinci bir kez mutlu diyârımda kalmak istiyorum.
Porque gostaria de ficar no meu mundo feliz por mais um segundo, se você não se importa.
Ajan Avery, eğer bu soruşturmaya yeniden katılmamın sakıncası yoksa partiye yan odada devam etmeyi öneriyorum.
Agente Avery, senão se importar que eu me junte a esta investigação, sugiro que levemos esta festa para a porta ao lado.
Sakıncası yoksa, şöyle buyurun.
Importas-te?
Sakıncası yoksa...
Se não se importa, desculpe.
Sakıncası yoksa onunla yalnız konuşmak istiyorum.
Gostaria de falar com ele a sós, se não te importares.
Tamam, sakıncası yoksa senin rozetini görebilir miyim?
Pronto. Vá lá, eu mostrei-lhe a minha.
Sakıncası yoksa benim tuvalete gitmem- -
Se não houver problema, acho que vou usar a...
Sakıncası yoksa biz de etrafı şöyle bir koklayalım.
Vamos só dar uma cheiradela por aí, se não se importar.
Vav! Sakıncası yoksa almasam.
Não faço cerimónia.
Desmond, sakıncası yoksa Bayan Littleton ile biraz yalnız konuşabilir miyiz?
Desmond, importas-te se eu falar a sós com a menina Littleton, por alguns minutos?
Sayın Hâkim, özür dilerim, sakıncası yoksa bir sorunu gündeme getirmek istiyoruz.
Meritíssimo, desculpe. Preciso de levantar um problema rápido.
Eğer sakıncası yoksa biraz yön bilgisine ihtiyacım var.
Preciso que seja meu mapa pessoal, se não se importar.
Senin için de sakıncası yoksa.
É o mínimo que posso fazer.
- Ne bekliyorlar, Matthew? Bekledikleri, yanlış tavırlar mı? Sakıncası yoksa beklentilerini doğrulamamayı tercih ederim.
O que esperam, Matthew, é que não saibamos comportar-nos, por isso, se não te importas, preferia que as expectativas deles não se confirmassem.
Ve sakıncası yoksa, Leydim, hala çok gençsiniz.
E, se me permite, minha senhora, ainda é muito jovem.
- Sakıncası yoksa katılırım.
- Com todo o gosto.
Beyefendi, sakıncası yoksa ben hallederim.
- Se não se importa, eu trato disto.
Doktor, sakıncası yoksa.
Doutora, uma palavrinha, se não se importar.
Eğer sakıncası yoksa, bedensel zararlar, ciddi şekilde yaralanma, ve hatta ölümle sonuçlanabilecek olaylara karşı Birleşik Devletler tarafından uyarıldığınıza dair şu belgeyi imzalar mısınız?
Se não se importa, precisamos que assine este formulário, que declara que foi notificada e pode estar sob ameaça de dano corporal, lesões graves ou até a morte.
Dedektif Sanchez biz konuşurken Cody'ye göz kulak olacaktır, Sakıncası yoksa.
O Detective Sanchez aqui ficaria feliz em olhar pela Cody enquanto falamos, se não se importam.
Şef Johnson, sakıncası yoksa?
Chefe Johnson, não se importa?
Dün gece... Söylememin sakıncası yoksa oldukça heyecan vericiydi.
A noite passada, foi um ponto alto, se é que posso dizê-lo.
Eğer sormamın bir sakıncası yoksa, Dr. B,.. ... neden bu röntgen filmine bakıp duruyorsunuz?
Se não se importa que pergunte, Dra. B, porque continua a olhar para esse raio-X?
Şimdi sakıncası yoksa, bitirmem gereken bir sürü iş var.
Agora, se não se importar, tenho muito para terminar.
Bak benimle vakit geçirmek istediğini biliyorum ama sakıncası yoksa bizimle kalabilir mi?
Ouve, eu sei que querias passar algum tempo comigo, mas importas-te que ela nos faça companhia?
Sakıncası yoksa bir şey soracağım efendim.
- Não, nada.
Fakat sakıncası yoksa, burada duracağım.
Mas fico onde estou, se não se importam.
Sakıncası yoksa tabii.
- Se puder ser.
- Sakıncası yoksa?
- Posso? - Claro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]