Savaşa traduction Portugais
4,000 traduction parallèle
Çekicim savaşa susamıştı!
O meu martelo tem sede!
Seni son gördüğümde savaşa giden bir asker gibiydin.
Da última vez que te vi, eras um soldado a ir para a guerra.
Hemen Jack'ın operasyonunun yanında bir savaşa hazır asker bölümü vardı.
Qual é a história dele? Ele teve o seu arrufo contra as operações do Jack
Böyle bir panik kaos yaratır, hiç görmediğimiz tarzda bir kaos Dünya Liderleri'nin dulörler olduğuyla ilgili suçlamalar savaşa, baş kaldırışlara, ayaklanmalara neden olur.
O pânico que isso ia causar era uma coisa sem precedentes, líderes mundiais a acusarem-se de serem impostores, a usarem isso como desculpa para a guerra, golpes.
- Düşünmem lâzım. - Ama önce savaşa bir son vermelisin.
Mas, primeiro, acabas com a guerra.
Savaşa karşı bir platform oluşturulma fırsatı vardı.
A hipótese de ter uma plataforma contra a guerra.
Çatışmalar savaşa döner.
Uma disputa torna-se uma guerra.
Dalekler günlük olarak destek çağrısında bulunuyorlar. Savaşa hazırlanıyorlar.
Os Daleks pedem reforços diariamente, estão a preparar-se para a guerra.
Savaşa katılma sebebim onlar.
Foi por causa deles que entrei na guerra.
- Savaşa onlar için mi katıldın?
Entraste na guerra por causa deles?
Savaşa mı gideceksin?
Voltar para a guerra?
- Sonrada savaşa katılmaya karar verdin.
E então decidiste juntares-te à guerra.
Dünyayı o savaşa sürükleyen tüm ulusları aynı duruma düşüreceğim.
Soga! Foste eng...
Kimse bir savaşa gidip de zarar görmeden aynen geri gelemez.
Ninguém regressa da guerra da mesma forma que foi... intacto.
Eğer ırksal bir savaşa bulaşmak istemiyorsanız, sözümü dinleyin.
Se vocês não querem uma guerra entre mãos, acreditem na minha palavra.
Şimdi insan ve insan yapımı tüm polisler bizi korumak için bir savaşa girişiyorlar.
Agora, todos os policias, humanos ou artificiais, batalham para nos proteger a todos.
Böyle demelerine rağmen, savaşa katılmak için kardeşimi New Orleans'e kadar izledim.
É assim que me chamam. E no entanto, segui o meu irmão aqui a Nova Orleães para iniciar uma guerra.
Çünkü burada benimle kalanlar savaşa bir adım atmış olacaklar.
Para os que ficarem, estão a entrar numa batalha.
Daha onu kilisenin tavan arasından çıkaramazken Klaus'a karşı bir savaşa sokmaya hiç güvenemem.
Mal a tiro do sótão da igreja, nem sequer confio nela numa luta contra Klaus.
Onunla konuşabildiğim zaman belki de vampirler ve cadılar arasında süregelen bu savaşa bir son verebilmek adına ateşkes yapmayı önerebilirim.
Em breve serei capaz de falar com ela, talvez até para propor uma qualquer trégua.
Kitapta çoğu kabilenin sık sık savaşa girdiğini ve sürekli bağlılık yeminlerini bo- -
O livro diz que muitas tribos estavam frequentemente em guerra, com alianças em constante mudança.
Bu fikir ayrılığı nihayetinde bir savaşa yol açtı.
Eventualmente, estas diferenças levariam a uma guerra.
Fakat gelirken onur için yapılan görkemli bir savaşa denk geldim.
Mas ocupei-me numa gloriosa batalha por honra.
Teğmen, General Washington beni, senin gibi hâlâ tam anlayamadığım güçlerle savaşa sokana kadar ben de batıl inançların yerini akla ve mantığa bıraktığı bir dünyada yaşadığımızı sanıyordum.
Tenente, eu também acreditava que vivíamos num mundo onde a superstição deu lugar à razão e à lógica. Até que o General Washington me trouxe para uma guerra secreta com forças que, como você, ainda não entendo completamente.
Evet, seninle savaşa giriyoruz.
Ah, sim, nós dois vamos à guerra.
Bu heriflerle savaşa gidiyoruz.
É uma guerra total com eles.
Aynı şekilde düşündürücü olan bir şey var. Makine iki farklı takımı farklı amaçlarla aynı savaşa sokmuş.
Tão preocupante como a Máquina parece ter enviado duas equipas para a mesma batalha, com objectivos diferentes.
Bizim savaşa ihtiyacımız var. İnsanları özgürleştirmemiz gerek.
Precisamos de uma guerra, precisamos libertar pessoas.
Savaşa giremeyiz.
Não pode dar-se ao luxo de uma guerra.
Kendi savaşımdan başka bir savaşa girmedim.
Nunca lutei numa guerra que não fosse a minha.
Kimse Amerika ile savaşa gireriz diye düşünmedi.
Ninguém pensava que iríamos entrar em guerra com a América.
Chicago polisiyle savaşa girmek mi istiyorsun?
Queres lutar contra a Polícia de Chicago?
Zaten bunun böyle büyük bir savaşa dönüşmesi an meselesiydi.
Acho que é só uma questão de tempo até isto se tornar uma guerra completa.
Şimdi insan ve insan yapımı tüm polisler bizi korumak için bir savaşa girişiyorlar.
Agora, todos os polícias, humanos ou artificiais, batalham para nos proteger a todos.
Stormfly, savaşa hazırlan!
Stormfly, preparar para a batalha!
Başlatmıyorum, savaşa katılıyorum.
Eu não estou a começar, eu estou a unir-me a isso.
Ama eğer bir vampir önümüzdeki sene boyunca günde 2 bardak içerse o vampir gücünü toplayabilir ve yılbaşı gecesi tekrar geldiğinde savaşa hazır olacaktır.
Mas, mas se um vampiro consumisse duas rações, todos os dias, durante um ano, poderia recuperar a sua força. Na próxima Véspera de Ano Novo, esse vampiro estaria pronto para combater.
Vücudu elverişli olan her adam için kralın yanında savaşa gitmek bir adet değil mi?
Não é costume as pessoas capazes cavalgarem com o rei para a guerra?
Geleneğe göre bir savaşçı savaşa girmeden bir kadeh sake içermiş.
É tradição de um guerreiro beber um copo de sake, antes de ir para a batalha.
Kaybedeceğini bildiğin bir savaşa çıkıyorsun. Bu gerçekten fedakarlık mıdır? Benim için öyle.
Se, como tu achas, a Katherine não aceita a nossa situação, e como ela pretende, qualquer falha da nossa parte só lhe dará argumentos para usar contra nós.
Evet ama savaşa gidiyordun ve Alex ile sen ayrı gibiydiniz.
Sim, mas... estavas a ir para a guerra e tu e a Alex acabaram por se separar.
Öteki türlü, eğer Simon yanlışlıkla ölürse, her ikimizde İngiltereyle savaşa gireriz.
Caso contrário, se Simon é morto injustamente, ambos teremos guerra com a Inglaterra.
İskoçya'nın Portekizle olan bu sorununun çözümü ve bir diplomatın hatalı idamının engellenmesi için oynadığı rolün ışığında, bizim İngiltere ile savaşa girmemizi önledi, aynı zamanda müttefiki Fransa'yı önemli bir utançtan kurtarmış oldu.
Tendo em conta o papel da Escócia na resolução dos seus problemas com Portugal e impedindo a execução errónea de um diplomata, não só mitigámos uma guerra com a Inglaterra, mas também afastámos a nossa aliada França de um embaraço significativo.
Artık tüm o Alvin maskaralıklarını arkamızda bıraktığımıza göre Hiccup ve onun Gece Hiddetini savaşa çekebiliriz!
Agora que esta coisa do Alvin foi deixada para trás, podemos atrair o Hiccup e o Night Fury para a batalha!
Kendilerini ülke adını verdikleri şeylere bölmek gibi garip bir gelenekleri var. Sık sık sınır işgali yapıp kendilerini savaşa sürüklüyorlar.
Têm um estranho costume de se dividirem naquilo a que chamam de países, que muitas fronteiras disputam, o que os causa irem para a guerra.
Düşmanlarımızla mücadele edeceğiz ve bunun anlamı savaşa gitmekse, o zaman nihai zafere ulaşana dek Führer'imizin arkasında olacağız.
Combateremos os nossos inimigos e se isso significar a guerra, então, apoiaremos o nosso führer até à vitória final.
Sen savaşa mı gittin?
Estiveste numa guerra?
-... savaşa gidiyor.
- marcharam para lutar.
Savaşa hazırım.
Estou pronto para lutar.
- Savaşa hazırlanıyorum.
A preparar-me para a luta.
Onu savaşa gönderdiği için.
Não.
savaşacağım 16
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaş ve barış 20
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaş sırasında 28
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaş sırasında 28