Saygı traduction Portugais
25,603 traduction parallèle
Oğlumun yasını tutmamı anlamayarak ve bana saygısız şekilde yaklaşınca acizliğini anladım.
A vossa incapacidade de compreender que eu chorava o meu filho, e a forma como me abordastes sem preocupações com a minha posição.
Bu, saygın bir ailedir!
Esta é uma casa respeitável!
Emirlere saygın yok mu?
Não obedeces a ordens?
Onunla ayrılmasının sebebi saygınlığına leke sürmekten korkması değildi. Bunun dahası var.
Não acabou com ele por medo de manchar a reputação dele.
Efendim? Saygısızlık etmek istemem ama bu operasyon bir cadı avı.
Senhor, com o devido respeito, isto é uma caça às bruxas.
- Efendim saygım sonsuz ama emirlerimiz eve dönmek için savaşmak değil.
- Senhor, com todo respeito, suas ordens foram para ir para casa, não para combater.
Biraz saygı göster.
Mostra algum respeito.
Saygım sonsuz Simmons ama bence asamı kontrol edemezsin.
Com o devido respeito, Simmons, não acho que consegues manejar a minha cana. Aposto que eu consigo.
Bence işverenlere karşı saygılı olmak ve onların da size karşı saygılı olması önemlidir ve ben de işin her kısmını iyileştirmek için elimden geleni yaparım, efendim.
Bem, acho que é importante ter respeito pelos patrões e que eles tenham respeito por nós, e faço o meu melhor para aperfeiçoar todas as situações no emprego, senhor.
Özel hayata saygı diye bir şey duydunuz mu?
Ter direito à privacidade? Alguma vez ouviu falar nisso?
Vatikan, tahtımı almak için çıkacağım göreve para vermeyi saygılı biçimde reddetti.
O Vaticano recusou-se a financiar a minha missão de reclamar o meu trono. Respeitosamente.
Kraliçem, saygılarımla size burada İngiltere'de hizmet etmek isterim.
Minha Rainha, respeitosamente, desejo servir-vos aqui na Inglaterra.
Babasının asla görmediği saygıyı görmek istiyor.
Ele quer o respeito que o pai nunca teve.
Bunlar saygın bir aile.
É uma família respeitável.
Annenim ben senin, bu kadar saygısız olma.
Sou a tua mãe, por isso não me faltes ao respeito.
- Biraz saygılı olun.
Mostrem algum respeito.
Ben Jacob Barnes, matem tutanların merhum başkana olan saygılarını göstermesine izin verilen St. Louis Beyaz Saray'ından AMT Haberleri için canlı yayındayım.
Sou Jacob Barnes da "AMT News" a falar-vos em directo da Casa Branca em St. Louis, onde as pessoas podem prestar as suas homenagens fúnebres ao falecido Presidente.
Yeni Çin devletinin insanları olarak Amerika'daki kardeşlerimize en içten saygılarımızı ve taziyelerimizi sunuyoruz.
O povo da Nova China... presta a mais profunda homenagem e envia as suas condolências, aos nossos irmãos e irmãs, dos Estados Unidos da América.
- Dostum, saygılı ol biraz.
Muito bem, meu. Um pouco de respeito.
- Dostum, saygılı ol biraz.
- Muito bem, meu. Um pouco de respeito.
Ama saygınlığım azalıyor.
Mas estou a perder o respeito.
Belediye evini kontrol ederken kısa süreli evinden çıkarmak - isteklerine saygımdandır.
Fazê-lo sair de casa enquanto é feita uma vistoria é honrar os teus desejos.
Paige'nin sana saygı duyduğunu biliyorsun.
Sabes que a Paige te respeita.
Sen de Tim'e saygı duyarsan o zaman Paige de Tim'e saygı duymasında bir sorun olmadığını düşünür ve Tim'i sevmeye başlar.
E se respeitares o Tim, a Paige vai pensar que está tudo bem se respeitar Tim e poderá começar a gostar dele.
Sampsonlar o kaseyi onaylatmaya gider gitmez, yaptığı işin saygınlığı düşecek ve Copley tutuklanıp yargılanacak.
Assim que os Sampsons forem autenticar a tigela, a operação dele vai ser desacreditada e o Copley vai ser preso e julgado.
Beyaz Saray sana hiçbir zaman saygı duymadı, asıl sorun bu.
A Casa Branca nunca te respeitou, é esse o problema.
Hayatını kaybeden dostlarımız için saygı duruşunda bulunalım.
Por favor. Vamos fazer um momento de silêncio em honra dos amigos que faleceram.
Saygısızlık olarak algılamayın ama ben işlerimizi neredeyse hiç hatırlamıyorum.
Com todo o respeito, mas não me consigo lembrar de nenhum trabalho nosso.
Evet, söyledi çünkü söyleyecek kadar saygı duyuyor.
Sim, ele contou-me, porque respeita-me o suficiente para me dizer.
Ben ona sevgimi ve saygımı göstermek istemiştim.
Eu queria mostrar-lhe amor e respeito.
Aslında sonunda olmasındansa evliliğin başında bunu fark etmeniz saygı duyulacak bir şey.
De facto, há um certo tipo de honra em reconhecer logo no inicio quando um casamento não funciona e acabar com ele.
İşimi, gururumu kendime olan saygımı.
O meu trabalho, o meu orgulho o amor-próprio.
Bak, başarı gösterdiğin her şeye saygı duyuyorum.
Olhe, eu respeito tudo o que conseguiu.
Halbuki toplumsal çıplaklık kendine olan saygının en üst düzey beyanıdır.
Já a nudez coletiva é uma declaração de amor-próprio.
Biraz saygı göstersene!
Um pouco de respeito, por favor?
Saygılarımla.
"sinceramente teu,"
Cinsel işlev bozukluklarında uzmanlaşan tek doktor ve epey saygı duyulan biri.
O único médico especializado na disfunção sexual, e é muito respeitado.
Bence, benim için özel ilişkide gerçek bir partner iş ilişkilerinde de tabii eşit derecede saygı ve anlayış gösterilen biridir.
Acho que para mim, um bom parceiro num relacionamento pessoal como também em relacionamentos de trabalho é alguém com quem se tem um respeito mútuo e entendimento.
Bundan bir yıl sonra, isimlerimiz saygın tıbbî mecmualarda Masters ve Johnson'ın yanında yazılacak.
Daqui a um ano, os nossos nomes estarão ao lado de Masters e Johnson em todas as revistas médicas.
Eminim ki Bill ve Virginia vakanın gün be gün yönetimi söz konusu olduğunda bize seve seve saygı gösterirler.
Tenho a certeza que o Bill e a Virginia não se importariam de nos passar TEMOS FEITO TODO O TRABALHO quando se trata de organizar as consultas gerais.
Farklı düşünmene saygı duyuyorum, Edna.
Eu discordo, Edna.
Buna saygı duymanı istiyorum.
E quero que respeites isso.
Bugün burada Tanrının huzurunda bu adamın ve bu kadının düşünmeden ve ihtiyatsızca girilmeyecek, ancak saygılı ve ihtiyatlı bir şekilde girilecek onurlu mülk bir mülk olan kutsal evlilik birlikteliğine şahitlik etmek için toplandık.
Estamos aqui reunidos na presença de Deus e desta testemunha para solenizar a união deste homem e desta mulher no sagrado Matrimónio, é um estado de vida que todos devem honrar não será tomado com ligeireza ou egoísmo.
Ajan Hotchner kadar saygın biri misin?
É tão respeitada quanto o Agente Hotchner? - Sou.
Diğer mahkumlar ona saygı duyuyor ve ondan korkuyor.
As outras presas respeitam-na e também têm medo dela.
Sen bana saygı gösterirsen kabul edeceklerdir.
Bem, se me respeitares, eles vão gostar.
Farklı taraflarımıza saygı göstereceğimizi sanıyordum.
Eu pensei que nós concordámos que respeitaríamos as diferenças de cada um.
Avlanırsan, ete saygı duyarsın.
Se caçarem, vão tratar essa carne com respeito.
Tüm saygılarımla, Majesteleri, kraliçeniz ilk darbeyi vurdu.
Com todo o respeito, Vossa Majestade, foi a Rainha que iniciou o conflito.
Yaptığımız anlaşmaya saygı duymazlar.
Não vão honrar o nosso acordo.
Saygı görmek.
Respeito.