English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Saygısız

Saygısız traduction Portugais

909 traduction parallèle
Robotlar bugünlerde çok saygısız!
Nos tempos actuais, os robots são tão insolentes.
Umarım saygısızlık olarak düşünmezsiniz... ama belki de yeni elbiseler alırsanız... daha iyi yaşayabilirsiniz.
Sabe, sei que não me achará impertinente, mas talvez se divertisse mais... se comprasse roupas novas.
Bir daha çıkış yaparsanız saygısızlıktan dava açarım.
Mais uma saída destas e acuso-a de desrespeito.
- Dilini tut, saygısız haydut!
- Tem tento na língua, patife insolente!
Bilgimiz bizi saygısız ve yobaz yaptı.
Os nossos conhecimentos fizeram-nos cépticos e cruéis.
Buraya bak, seni, seni saygısız köpek yavrusu!
Olha lá, seu, seu imprudente cachorrinho!
- Saygısız davranış
- Conduta desrespeitosa
Bu davranışınızı bir saygısızlık saymam gerek, değil mi?
Não é de considerar tal atitude uma afronta?
Söylediklerine dikkat et, saygısız.
Você me responde?
Dünya hızla lanetleniyor çünkü küçük, saygısız çocuklar her yerde karşımıza çıkıyor.
O mundo está-se a condenar rapidamente por causa de crianças ingratas que fogem nessas idades.
Bu alaycı konuşmanız ölüsüne saygısızlıktır.
Vós o injuriais, zombando do seu cadáver!
Bu çağda bu kadar ince düşünmek gereksiz, çocuğu almakla sığınağa saygısızlık etmiş olmazsınız.
Ponde isso na balança com a rudeza destes tempos. Não violais o santuário ao filar o príncipe.
Umarım, saygısızlığımı bağışlarsınız, Bayan Clay.
Espero que me perdoe a impertinência, Menina Clay.
Sabrımızı bir kez daha zorlarsanız... mahkemeye saygısızlıktan cezalandırılırsınız.
Se voltar a abusar da paciência deste tribunal, terei de o punir.
Hangisi daha saygısız bilemiyorum.
Não sei quem é o pior ofensor :
Albay Drummond, yarın sabah 10 : 00'da mahkemeye saygısızlıktan neden suçlanmamanız gerektiğini açıklamanızı emrediyorum.
Coronel Drummond, ordeno-lhe que compareça amanhã às dez para responder por desacato.
Siz benden bir şey istiyorsanız... ben de sizden bir şey istediğimi söylemezsem... kendi vicdanıma karşı saygısızlık etmiş olurum.
Se quiseres alguma coisa de mim... estaria em falta com a minha consciência... se não dissesse que queria algo de ti.
Babanın hatırasına saygısız bir yüzkarasısın.
Você envergonha a memória do seu pai!
Saygısız olmak istemem ama pek iyi hüküm veremiyorsunuz.
Com o devido respeito, o senhor não está muito bom do juízo.
Saygısız mısın, çatlak mı bilemiyorum.
Não percebo se você é mal-educado ou apenas estúpido.
Seni saygısız piç kurusu!
Que bastardo atrevido!
Seni kaba, saygısız, egoist manyak.
És mal-educado, deselegante e egocêntrico.
Aksine, kaba, saygısız, terbiyesiz ve kendini beğenmiş biri.
Pelo contrário. É malcriado, abusador, egocêntrico e rude.
Seni saygısız.
lmpertinente.
Üst rütbeler hakkında saygısız konuşmam. Elbette.
Quando falo desrespeitosamente do comando superior.
" Saygısız...
" insolente,...
Umarım, saygısızlık kabul etmezseniz kilit altında tutulacaksınız?
Não levará a mal, espero, que o mande prender?
... saygısız, nankör adamsın.
homem ingrato... que já conheci!
Siz Dünyalı kişilerin yaşama karşı bu şekilde saygısız olmanız ürkütüyor.
Choca-me a baixa estima que os terrestres têm pela vida.
Saygısız yaratık!
Miserável desobediente!
Ona kanunlarımızı öğret, bir dini saygısızlıkta bulunmasın, halka veya yaratıcılara da hakaret etmesin.
Ensina-lhe as nossas leis, para que não cometa sacrilégios, nem ofensas contra o povo, ou os criadores.
Bağlantılarımız var, gazeteye saygıdeğer organizasyonumuzun.. .. bu canavarla aynı sınıfta tutulmasını istemediğimize, polislerin bu domuzu..
E se nós colocarmos um artigo nos jornais dizendo que os nossos sindicatos - quero dizer, a nossa organização - não se quer ver misturada com este porco, e que a polícia devia de o procurar noutro lado.
Burada saygıdeğer bir vatandaş olarak yaşıyorum. Göründüğüm gibi bir kişi olmadığım öğrenilirse.. .. bütün varlığımın tehlike altına gireceğini anlamalısınız.
Vivo aqui como um respeitável cidadão, e você tem de saber... isto destruiria toda a minha existência e se viesse a saber... como hei de dizer Que não sou aquilo que aparento ser.
Bunlar şu anki ruh haliyle çok zıt, o kadar çökmüş ki kendine saygısı bile eksik.
É o oposto da fase em que se encontra agora. A depressão é tal que chega a anular o instinto de autodefesa.
- Saygıdeğer mi? Sen, ağabeyleri... -... hapishane kaçkını mısınız?
Tu e os irmãos dele são alguns velhos criminosos, é?
Davanıza duyduğunuz bağlılığa, cesaretinize büyük saygım var. Ama anlamalısınız, devam etmenin hiçbir yararı yok. Siz bir komünistsiniz.
E respeito essa sua prova de coragem... esse seu espírito de sacrifício... mas deve entender que não pode continuar.
Bir kızım var, var dedimse, benim oldukça var. Bu kızım, ki dikkatinizi çekerim bana olan saygısına, bağlılığına, bana şunu verdi.
Tenho uma filha e enquanto me for submissa, por obediência, por deferência, veja, entregou-me isto.
Siz kendine saygısı olan bir adamsınız bay Flusky.
É um homem de respeito, Sr. Flusky.
Kalıp onları geri vereceğiz. Böylece saygısını kazanacağız.
Devolver-lhas-emos e ganhar-nos-emos a sua confiança.
Bir grup moda düşkünü kız ve acemi zamparaya Hawthorne, Whitman ve Poe'ya saygıyı aşılamaya çalışıyorum.
Tento passar a um bando de adolescentes e Romeus de segunda classe algum respeito por Hawthorne, Whitman e Poe.
- Yapma MacRoberts, gururuna saygılıyım ama, Beni de küçümseme. Tobruk denen şu küçük sıçan deliğinde durup yolumu kesiyor olsaydınız
- MacRoberts, respeito o orgulho que sente por essa ratoeira a que chamam Tobruk, mas não me insulte ao dizer que se se levantasse um obstáculo para mim não o poderia esmagar.
Öz saygısını yok ederek de yapamazsınız.
Não se faz sacando-lhe o respeito por ele próprio.
Mısır halkı Bugün burada kahraman şehitlerimize saygılarımızı sunmak için buluştuk.
Povo do Egipto Estamos reunidos aqui hoje, para render homenagem aos nossos heróis mortos.
İşte, size büyük saygı ve sevgi duyan yurttaşlarınızın şiddetli ısrarları karşısında, onlarla birlikte,...
É para tanto que, de acordo com os cidadãos, vossos mui devotos e leais amigos, e por sua veemente instigação..
Saygı değer bir gurme, katışıksız şarabı ayırt edebildiğine göre....... elbette, laboratuvar testine gönderme zahmetinde bulunmazlar.
Claro que não há necessidade de levá-lo a um laboratório... quando um gastrônomo pode detectar as impurezas.
Ama asla birinci sınıf bir yazar veya insan olamayacaksınız. İnsanlara karşı şefkat ve saygı...
Mas nuncas será um bom escritor, nem um ser humano, se não aprender a respeitar...
Onların yaşam tarzı bu, ve buna saygı duymalısınız.
É assim que eles são, e temos de respeitar isso.
Raymond'ımız dış görünüşü normal, çalışkan, ağırbaşlı ve toplumun saygıdeğer bir üyesi olarak kalacak.
O nosso Raymond continuará a ser na aparência um produtivo, sóbrio e respeitado membro da comunidade.
Babamızın yüzüğünü takmış bir de. O zaman sen de saygı göster..
Então honrai-o... e a ela!
Şeik Osman, Hartum'un en saygın vatandaşısınız.
- Já estamos presos. Xeque Osman, o senhor é o cidadão mais respeitado de Khartum.
Neredeyse, 25 yıldır Fransız Ambalaj Şirketi'nin yöneticisiyim. Her zaman tek bir amacım oldu. İyi ve sadık müşterilerime saygı göstermek, hizmet etmek ve onları şımartmak.
Director da Sociedade Francesa de Embalagens há quase 25 anos, só persegui um único objectivo, respeitar, servir e bajular os meus bons e fiéis clientes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]