English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Sen bırak

Sen bırak traduction Portugais

1,653 traduction parallèle
Jen, sen bırak. Uzun bir gün geçirdin. - Emin misin?
Jen, deixa isso.
Borman, sen bırak, ben hallederim.
Boorman, segue. Eu fico com ele.
- Hayır sen bırak.
- Larga tu a conta.
- Sen bırak ben yaparım.
- Sammy, eu trato dela. Eu faço isso.
Sonra Bay Yoglu'yla sen serbest bırakılacaksınız.
Vamos mantê-lo cá até de manhã, depois você e o Sr. Yoglu serão libertados.
- Rahat bırak tamam mı? - Sen.
Deixa-a em paz!
Sonrakini sen öldürürsün, bırak da bunu ben öldüreyim.
Tu podes ter o próximo. Deixa-me matá-lo.
Sen tam bir aptalsın. Nasıl olur da öyle bir şeyi ortada bırakısın?
Deixas essas coisas à mão de semear pela casa, meu imbecil?
Bırak şimdi bu lafları. Sen bizi düşünüyorsun, bu işten ne kazanacağımızı.
Não é um jogo, pense em nós.
Adamı sen alabilirsin ama kadını bana bırak.
Podes ficar com o tipo, mas deixa-me a gaja.
Sen ve SG-1 önce ışınlanın, silahsız ve sonra herkesi bırakırım.
Você e o SG-1 se transportam para cá, desarmados e eu deixarei todos irem!
Sen şunları mutfağa bırak, ben konuşurum.
Vai pôr isso na cozinha. Eu falo com ela.
Sen gelirsin, hediyelerini verirsin, bütün işleri de bana bırakırsın...
Chegas com presentes, e depois vais-te embora e pretendes que eu faça tudo.
Demek sen Croft'lara yemeğe giderken biz burada hasta bir çocukla nöbet tutmaya bırakılıyoruz.
Assim não tenho que ficar sozinha com o menino enfermo, enquanto você vai ceiar com os Croft.
Bizler önemsiz çiftçilerizdir, ama ona şöyle demiştik "Tarlayı bize bırak, sen taksini kullanabilirsin."
Somos uns simples camponeses, mas dissemos : "Deixa o campo para nós, e tu vai conduzir o táxi".
Evet, sen bir katil değilsin, sen sadece onları serbest bırakıyorsun.
Você não é um assassino, apenas os põe em liberdade.
Tamam, sen öyle yaparsan ben de onu bırakırım.
Sim, se tu fizeres, largarei de ao pé deles.
Sen git orada küçük kızını becer, benim işimi de bana bırak!
Vá fornicar a sua menina e não se meta na minha vida!
Ve eğer sen şu an kendini savunmasız hissetmiyor ve buradan kaçmak istemiyorsan ben bu işi bırakırım.
E se não se sentissem vulneráveis e não lhes apetecesse fugir agora mesmo, não estaria a fazer bem o meu trabalho.
O sürtük, kızına ders verdi resitaline gitti, sen iki kez okul merdivenlerinde bırakınca gidip aldı!
Aquela puta, cuida tua filha, foi ao recital dela, foi buscá-la à escola quando te esqueceste dela, 2 vezes.
Ben sana yardım ediyorum, sen beni, elimde suç olabilecek bir çanta ile arkada bırakıyorsun.
Eu ajudo-te, e tu deixas-me a segurar a mala de um criminoso.
SIM kartından gerekenleri aldıktan sonra sana söyleyeceğim, sen de telefonu bırakırsın.
Quando tirarmos tudo do SIM, pode repor o telefone.
Önce sen beni bırak.
deixa-me em paz.
Pekala, öyleyse sen de kalkanı devre dışı bırak!
Então desproteja. Vamos.
Beni bırak, sen devam et!
Vão-se embora sem mim. Deixem-me ficar. Não faz mal.
Sen onu bana bırak.
Deixe que eu cuido dele.
Eğer sen mücadeleyi bırakırsan, ben bırakırım, sonra herkes bunu görür.
Se tu desistires, se eu desistir, irão todos ficar a saber.
Kızı rahat bırak bakayım sen.
- Deixe-a em paz.
Beni rahat bırak da erkek striptizci bul sen.
Deixa-me sozinho e contrata o stripper masculino. Está bem...
Sen onu bırak bende senin istediğini vereyim.
Deixe-a ir e eu dou-lhe o que quer.
Ben onun evine giderim seni yerel karakola bırakırım, sen de oradaki halkla konuşursun.
Eu vou à casa dele e deixo-te na esquadra para falares com a polícia local?
Sen o işi bana bırak.
- Deixa isso comigo.
Sen Julie'yi bana bırak. Dert etme hiç.
Eu trato da Julie por ti, não te preocupes.
Sen ve Sylar gibilerin diğerlerini nasıl mahvettiklerinden bahsediyorum. Bizi korku içinde, esaret altında ve saklanarak yaşamak zorunda bırakıyorsunuz.
Graças a ti e ao Sylar, vivemos com medo, aprisionados, às escondidas!
Evet, yani, sürekli burda oturup birbirimize şakalar yaparız, fakat sen insanların hevesini kursağında bırakırsın.
Sim, quer dizer, nós basicamente só nos sentamos aqui... e contamos piadas, mas tu és tipo um finório.
Sen koşarsın. Ve onları bırakırsın. Çünkü...
Tu foges e abandona-los, porque... porque estás com medo.
Seni bırakıyor. Gidecek ve sen burada sonsuza kadar kalacaksın.
Ele vai deixar-te, vai desaparecer, e vais ficar preso neste labirinto... para sempre.
İmdat... Vurma! Hey sen, bırak O'nu.
Ajudem-me... parem.
Biliyorum, üzerime düşmeyi bırak dedim, sen de yaptın, bunu takdir ediyorum.
Eu disse-te para deixares de pairar, fizeste isso e eu agradeço.
Sen sevgilini bıraktın ve hastane çizelgeni yanlış okumadıysam fırsatını buldukça bir anlığına da olsa hayatını bırakıyorsun.
A doutora desistiu do seu namorado. E se eu li correctamente o seu processo hospitalar, desistiu da sua vida momentaneamente em algumas ocasiões. A doutora desiste.
Sen ise, geriye çekilip, onun hata yapmasını bekledin böylece "İşte! Şimdi bırakıyorum." diyebilmek için. Hayır.
E a doutora afasta-se, à espera que ele erre para poder dizer, "Agora desisto."
O halde sen beni bırak.
Então, dás-me uma boleia.
Virgil'i sen bana bırak.
Deixa-me ser eu a preocupar-me com o Virgil.
Sen öyle diyorsun. Her sabah sekize çeyrek kala oğlumu okula bırakıyorum. Telaşla, kahvaltılı bir toplantıya yetişiyorum oradan.
- Dizes tu, mas levo o meu filho à escola às 7h45 e apresso-me para uma reunião.
Sen o işi bana bırak, Victor.
Deixa isso comigo, Victor.
Sen yüzüğü bırak da düğüne gidebilmeye bak.
Vocês são muito minuciosos. Devias estar mais preocupado por faltar ao casamento dela.
- Sen git. Çirkin trolü bana bırak.
Eu trato do troll maluco.
Bırak da sana ihtiyacını vereyim sen de bana, inan bana kimse pişman olmayacak
Monta-me um topo de gama, e direcciona a tua raiva na inflação do preço. Não quero saber quanto custa, só quero que derreta o asfalto.
- Onu bırak da sen iyi misin?
- Mas e tu, estás bem?
Orasını bana bırak, sen sadece işini yap.
Deixe que eu preocupo-me com isso! Faça apenas o seu trabalho.
Sam'e mesajınızı bırakın. Her ne kadar sen olduğunu bilsem de, anne.
Deixe a mensagem para o Sam, mesmo sabendo que és tu, mãe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]