English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Söylesene bana

Söylesene bana traduction Portugais

260 traduction parallèle
İngiliz, söylesene bana çok kadınla beraber oldun mu?
Diz lá, Inglês, já tiveste muitas mulheres?
Ben de aynı fikirdeyim,... söylesene bana, Miles'la niçin anlaştın?
Achei que era, por isso vim aqui. Qual foi o seu negócio com o Miles?
Söylesene bana, sana nasıl davranıyor?
Diga-me, como a trata?
Rocco söylesene bana böyle güzel bir yerde çalıştığını neden söylemedin?
Por que não me disseste que era um sítio tão bonito?
Allah aşkına söylesene bana, insanları birbirine satmanın yolunu yöntemini buldun mu?
Diz-me, arranjaste forma de vender todos a toda a gente?
Söylesene bana.
Diz-me.
Söylesene bana...
Diz-me.
Söylesene bana.
Olha, diz-me.
Buraya neden geldiğini söylesene bana.
Porque não me dizes porque vieste cá?
Bu adamın seni neden bu kadar çok istediğini söylesene bana.
Porque é que ele te quer tanto.
Söylesene bana! Central Park'ta yürümek ya da bir yabancıyı arabana almak ne kadar güvenli?
Pela mesma razão que não se pode andar no Central Park, nem dar boleias!
Bunun yanısıra, söylesene bana :
Além disso, diga-me :
Frank New Jersey'de olmayanlarını söylesene bana?
Diz só os que são fora de Nova Jersey.
Kahrettsin, söylesene bana hangi adam kadına düşkün değildir?
- Não pode ser. Tem de haver uma maneira.
Söylesene bana, Nava, Zek onun halefi olduğumu açıkladığı zaman, memnun oldun mu?
Diz-me, Nava, quando o Zek anunciou que eu ia sucedê-lo, ficaste satisfeito?
Hayır, ama ona bakıp söylesene bana, hasta gibi gözüküyor mu?
Olha para ele e diz-me uma coisa.
Söylesene bana, asil olmak demek, ne demek?
Que significa, ser-se nobre?
- Kilo mu aldın? Söylesene bana 6 aylık hamilemisin yoksa?
- Estás grávido de seis meses?
söylesene bana.
Eu sei que é confidencial, mas conta-me mais coisas!
Söylesene bana Ford.
Diz-me uma coisa, Ford.
Söylesene... Sence o genç kızlar gerçekten bana deli olur mu?
Diz-me Molly... achas que terei muitas admiradoras?
Aldo, söylesene, bana kızgın mısın?
Aldo, se estás zangado comigo, diz-me.
Bana hos bir seyler söylesene.
Agora diz-me tu algo de simpático.
Sophie, söylesene neden bana karşı bu kadar kabasın?
Sophie, diz-me, por que estás a ser tão desagradável?
Bana bir şey söylesene.
Diga-me algo.
Söylesene, yaşlandığım zaman bana kim bakacak?
Quem irá olhar por mim na velhice? Tu, Passarinho?
Bana onun adını söylesene?
Como é que ele se chama?
Bana, huzur içinde yalnız bırakılmanın yolunu söylesene.
O que é preciso para me deixarem em paz?
Bana söylesene!
Podes dizer-me?
Marlowe, bana söylesene, neden basit bir soruya cevap veremiyorsun?
Diz-me, Marlowe... porque não responde a uma única pergunta?
Bana söylesene, gerçekten Stacey evli mi? Acaba bu çocuğun babası kim?
Por falar nisso, a Stacey não é casada, quem será o pai da criança?
Söylesene neden bana balyozlanacak bir araba işi var demedin.
Agora... Por que não me disseram que havia um carro para destruir?
Bana şunu söylesene neden senin gibi insanların sorunları benim gibilerinkinden daha önemli görünüyor?
Quer dizer-me uma coisa? Porque é que os problemas de gente como você parecem mais importantes que os meus?
Şu anda 343'deyim. Bana yol durumunu söylesene.
Eu estou na 343, pode-me ao corrente da situação
Bana söylesene,
Deixe-me perguntar-lhe uma coisa.
Bana söylesene Bolivya'da o kadar donanma mühendisi ne yapıyor?
Sherlock, diga-me uma coisa. O que faz um engenheiro naval na Bolívia, um dos dois países sem litoral na América Latina?
Ne olacaktı, söylesene bana ne olacaktı?
Diga-me isso
Franco, flaplarla ilgili sorun var mı, bana söylesene.
Franco, diz-me o que se passa com estes flaps.
Sen bana adını söylesene.
Porque não me dizes antes o teu nome?
Bana balinaların ne zaman serbest bırakılacağını söylesene.
Porque não me diz quando esas baleias partem?
Lütfen bana o iki adamın İngiliz olmak... ve yazı yazmak dışında ortak ne yönleri olduğunu... söylesene.
Diga-me por favor o que os dois rapazes... têm em comum, à excepção de ambos serem ingleses... e terem escrito.
Dostum, aradığın şeyi bana söylesene.
Meu, porque não dizes o que procuras?
Bana bilmediğim bir şey söylesene.
Obrigado. Conta-me coisas que eu não saiba.
Bana arkadaşınıın ne kadar iyi olduğunu söylesene?
É agora que você me diz que o seu amigo é um bom rapaz?
Bu bana şeyi hatırlatıyor, söylesene Rémy sizin işinizde birçok eşcinsel var değil mi?
Estás a ver, Remy, isso faz-me lembrar... A tua profissão não está cheia de homossexuais?
Bana şunu söyle Psycho. Söylesene.
Diz-me uma coisa, Psycho.
Bana söylesene. Kırmızı şarap mı yoksa beyaz şarap mı seversin?
Diz-me lá gostas de vinho tinto ou branco?
Bana söylesene, "randavu yok anlaşması" senin için ne anlama geliyor?
Diz-me, que significa para ti : "Pacto Sem Acompanhantes"?
Haydi, söyle. Söyle, söylesene! Buraya geldiğimden beri bunu bana milyonlarca değişik şekilde söylüyorsun zaten.
Já deste 1 milhão de indirectas desde que cheguei.
Söylesene. Bana şu an biraz para getirebilir misin?
Podes trazer algum dinheiro agora?
Söylesene, Prens, bana bahsettiğin hukuk öğrencisi bu mu? Evet, efendim.
É este o aluno de Direito de que me falaste, Prince?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]