Tutuklandı traduction Portugais
2,792 traduction parallèle
Mike tutuklandı.
O Mike foi preso.
Pasaportları yok ve Macaristan polisi tarafından tutuklandıkları için tehlikedeler.
Não têm passaportes e estão em perigo de serem presos pela policia húngara.
Tutuklandılar, büyük jüri suçlu buldu ama olay mahkemeye taşındığında savunma avukatları, DNA delilinin doğruluğunu sorguladılar.
Eles foram presos, acusados, mas no julgamento, a defesa questionou as provas de DNA.
Oraya gittiniz, hepiniz "Thunderdome" oldunuz ve tutuklandınız mı?
Então foram lá, armaram-se em "trovões" e foram presos?
Ve sonra Lacey ve Nolan oraya gittiler ve hepiniz sarhoş oldunuz polise laf ettiniz ve tutuklandınız öyle mi?
E depois a Lacey e o Nolan foram e embebedaram-se, subornaram um polícia e foram presos?
- Bir yıl önce kundakçılıktan tutuklandı.
Há um ano, foi condenado por fogo posto. E homicídio.
Baban tutuklandığı hafta onu görmeye gelmiş.
O teu pai veio vê-la na semana em que foi preso.
Tamam, ne için tutuklandın?
- Já imaginei tudo o resto. Foste presa pelo quê?
Tutuklandığımı bile anlattım ona.
Até lhe contei sobre quando fui detida.
Porter tutuklandı.
- O Porter está sob custódia.
Şimdi, Erickson... Bir yıl önce 130 milyon dolarlık hisse dolandırıcılığından tutuklandı, değil mi?
Erickson foi preso há um ano por um golpe de US $ 130 milhões, certo?
Tutuklandıktan sonra el konulan eşyalara bak.
Olhe os itens confiscados após sua prisão.
Polis tarafından tutuklandı. Onun nezaretçisi lekelendi.
Ele foi pego pela polícia, a delegada foi corrompida.
Julian tutuklandı.
O Julian está detido.
"FBI tarafından bilgisayarında çocuk pornosu bulunan Henley tutuklandı."
"Henley foi preso depois do FBI " encontrar pornografia infantil no seu posto de trabalho.
Luke Shelton'un kamera görüntüleri ve tutuklandığında çekilen fotoğrafı var.
Temos a foto da prisão do Luke e da câmara de vigilância.
Sakın ikinizin de tutuklandığını söyleme bana.
Não me digam que também foram presos.
Anthony Venza dün gece tutuklandı.
Anthony Venza foi preso ontem à noite.
- Ergenlik zamanlarımda pek çok kez tutuklandım.
Eu estive preso muitas vezes, enquanto adolescente.
Üç saat sonra sarhoş ve çıplak bir hâlde buz pisti aracını sürerken tutuklandım.
Três horas depois, eu fui presa bêbada, nua e a conduzir um Zamboni.
Bir polise saldırdığı için tutuklandı.
Foi detida por atacar um polícia.
Tutuklandı ve zindana atıldı.
Ele foi detido e encarcerado.
Bir Yahudi tapınağında Hz. İsa hakkında vaaz verirken çıkan kargaşada tutuklandı.
Ele foi detido por iniciar um tumulto ao pregar sobre Jesus em um templo judeu.
Tutuklandığını biliyoruz.
Sabemos que ele foi preso.
Boxer tutuklandı, değil mi?
O Boxer foi preso, não foi?
Ya da tüm hikayemi yazman gereken kadar da sürebilir babamın tutuklandığı geceden intikamımın tamamlandığını güne kadar.
Ou apenas o tempo suficiente para escrever a minha história, desde a noite em que meu pai foi preso até ao dia em que minha vingança estará completa.
Bu programlar Hain'in bencil ve yıkıcı faaliyetlerinden dolayı uygulanmaya başlanan sokağa çıkma yasağına itaatsizlikten tutuklandılar.
Estes programas foram presos, por desobediência do toque de recolher, que foi imposto por causa das actividades destrutivas desse Renegado egoísta.
- Tutuklandığım gece nezarethaneye geldin ve saatlerce benimle oturdun. Sana borçluyum.
Quando fui preso, foste lá e sentaste-te comigo, numa cela, durante horas.
7 defa tutuklandığını düşününce olayı bildiğini farz ediyorum.
Assumo que sabe como funciona, considerando que já foi preso sete vezes.
1957 yılında, Ed Gein bir cinayetten tutuklandı.
Em 1957, Ed Gein foi preso por homicídio.
Edgar Knowles bu sabah tutuklandığında beş farklı şirkette nitrat bombalarını patlattığını itiraf etti.
Quando o Edgar Knowles foi preso, esta tarde, confessou ter detonado cinco bombas de nitrato contra diversas empresas.
- İhanet şüphesiyle tutuklandı. Hayır!
Foi preso por suspeita de traição.
Eski müşterin Liam Danow'un tutuklandığına dair dosya.
O relatório de detenção do seu antigo cliente, Liam Davenport.
Adam öldürmeye teşebbüsten iki kere tutuklandım!
Já estive preso duas vezes por assalto à mão armada.
Ve bugün müttefik güçlerin Kuzey Vietnamda ve Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi'nde * Mekong Deltası üzerinde sıkıştırdığı 8,000'den fazla adamın tutuklandığını bildiririm.
Hoje, oito mil homens das Forças Aliadas reforçam o domínio no Delta do Mekong, prendendo um número indeterminado de norte-vietnamitas e vietcongues.
- Adam saldırıdan, gasptan... -... huzuru bozmaktan tutuklandı.
Foi preso por agressão, roubo, extorsão, provocar distúrbios.
Ama çok fazla sürmedi. Tutuklandıktan bir kaç gün sonra öldü.
Não ficou muito tempo presa, pois morreu passado alguns dias.
Ben tutuklandığımda bile gidip onlara doğruları anlatmadın!
Nem quando fui preso contaste a verdade.
Tüm kaçaklar tutuklandı, hanımefendi.
Todos os ilegais estão agora detidos, senhora.
Kaçak avcılıktan dolayı üç defa tutuklandın değil mi?
As tuas... detenções por caça furtiva foram três?
Daha önce birkaç kez tutuklandığını görüyorum.
Vejo que foi detido algumas vezes.
Yarışı Contador kazandı ve doping kurallarını ihlal etmekten tutuklandı.
Contador venceu e foi apanhado por violar as normas de doping.
"17 Ocak 1989'da Gene Bristol, komşusun sabah 7 : 31'de evde kargaşa olduğuyla ilgili bir ihbarıyla yetkililer tarafından tutuklandı."
"17 de Janeiro de 1989, Gene Bristol foi preso pelas autoridades às 7 : 31 da manhã, após um vizinho queixar-se que algo se passava na sua casa."
Çin Mahallesi'ndeki fuhuş baskınında yedi kişi tutuklandı
- Javier!
Babam tutuklandı.
Preciso da tua ajuda. O meu pai foi preso, acham que ele é o Kick-Ass.
1971 yılında, babam sabotaj suçundan tutuklandıktan sonra direnişe katıldım.
Fiz-me resistente depois do meu pai ser preso em 71, por sabotagem.
Dün akşam, Jacob Sternwood'un oğlu Ruan Sternwood karnında bir kurşun yarasıyla, havaalanında tutuklandı.
Ontem à noite, o filho do Jacob Sternwood, Ruan Sternwood, foi recolhido no City Airport com um ferimento de bala no abdómen.
Tutuklandığımı bir sürü insan gördü.
Muita gente me viu ser preso.
- Leydim, Sefa tutuklandı.
Minha Senhora, a Sefa foi presa.
- Daha önce tutuklandın mı?
Não.
Tutuklandığımız geceyi hatırlıyor musun?
- Vês?