Uvey traduction Portugais
1,275 traduction parallèle
Melissa onu uvey ağabeyi olarak teşhis etti. Ben tanımazdım.
A Melissa identifica-o como sendo o meio-irmão, que eu nunca conheci.
Üvey kızkardeşlerim Fionanın benim kabul mektubumu nerede dosyaladığını bildiği ortaya çıktı.
E aconteceu que as minhas irmãs sabiam onde a Fiona tinha escondido a verdadeira carta de aprovação.
Üvey annem de DA ile anlaşma yaptı.
E a minha madrasta fez um acordo com o ministério público.
Üvey kızkardeşlerim?
E as minhas irmãs?
Sadece bir burun deliği. Üvey kardeşi olmalı.
Deve ser o seu meio irmão.
- Üvey kızım.
Enteada.
Üvey kardeşiz.
Somos meio-irmãos.
- Üvey babamın hatırası.
- Presente do meu padrasto.
Üvey babam.
É meu padrasto.
Üvey babamı öldürmemiz gerekebilir.
Vamos ter de matar o meu padrasto.
Üvey babanız da burada.
O vosso padrasto também veio.
Üvey babam.
É o meu padrasto.
Üvey baba.
Padrasto.
Üvey aile gibi.
Como pais de criação.
Üvey kardeşinin senin için bir tehlike olabileceği aklına geldi mi hiç? Tabii ki.
Já te ocorreu que a tua meia-irmã pode ser um perigo para ti?
- Üvey annesiymiş.
Williams...... a madrasta.
"Üvey oğlumun" mu diyecektiniz?
Não quer dizer o seu enteado?
- Üvey annem.
- Madrasta.
Üvey babası bir gece yarısı ona uğradıktan hemen sonraki gün New York'a otobüs bileti almıştı.
No dia seguinte, ela comprou um bilhete para Nova Iorque.
Üvey babam hapiste ya?
Sabes que o meu padrasto está preso?
Üvey babamla ilgili mesajını aldım.
Recebi a tua mensagem sobre o meu padrasto.
- Üvey ağabeyinizmiş.
Era seu meio-irmão.
Üvey kardeşi Melissa.
A meia-irmã Melissa.
Üvey olsun olmasın yaşayan tek akrabası oymuş.
Meia-irmã ou não, ela era o único parente vivo.
Üvey babası ona tecavüz ettikten hemen sonra, kendine zarar vermeye başladığını söyledi.
Contou-me que começou a auto-mutilar-se pouco após o padrasto a violar.
Üvey annemle yiyeceğim Christmas yemeğini sabırsızlıkla bekliyorum.
Não sei do que estás a falar Cohen. Por uma vez estou ansioso por jantar com a minha madrasta com a cara metida no teu presunto de Natal.
Tekrarlarını. Üvey annem pastel renkleri yatıştırıcı buluyor.
A minha madrasta, achou as cores pasteis a máximo.
Üvey annen, alışılmadık derecede iyi bir moddaydı.
A tua madrasta... que está estranhamente bem disposta.
Üvey babam bana şantaj yapıyor annemle yaşamaya zorluyor.
O meu padrasto chantageou-me para viver com a minha mãe.
Üvey annem Canyon Ranch'te.
Bom, a minha madrasta está em Canyon Ranch.
Üvey annemle yiyeceğim Christmas yemeğini sabırsızlıkla bekliyorum.
Por uma vez estou ansioso por jantar com a minha madrasta com a cara metida no teu presunto de Natal.
Üvey annem pastel renkleri yatıştıcı buluyor.
A minha madrasta, achou as cores pasteis a máximo.
Üvey çocuklarım bunu sürekli yapıyor.
Os meus enteados fartam-se de fazer isso.
Üvey çocuklarının futbol maçında bir kadına saldırmış.
Agrediu uma mulher, no jogo de futebol da enteada dela.
- Üvey kardeşlerinizle konuşuyor mu?
- Contacta com os seus irmãos adoptivos?
Üvey kardeşlerinden biri bu işe bulaşmış.
Parece que um dos seus irmãos adoptivos está envolvido.
Üvey.
Meio-irmão.
- Üvey anne, Jerri.
- Madrasta, Jerri.
Üvey babamdan beri aileden sayıImaz.
Mas como é o meu padrasto, tecnicamente não é família.
Üvey babam Joe Capote... annemin öldüğünü söylemek için arıyordu.
E era o meu padrasto, Joe Capote, a dizer que minha mãe tinha morrido.
- Üvey baban yerini bulduğunu görse seninle ne kadar gurur duyardı. Bir asilzadenin kollarında!
- O teu padrasto ficaria tão orgulhoso em ver-te ocupar o lugar por direito, nos braços da realeza!
Üvey baban senden utanç duyacak. Kendini basit bir erkeğe adamış basit bir kadından başka bir şey değilsin.
O teu padrasto envergonhar-se-ia... tornaste-te nada mais que numa mulher comum.
- Üvey annem.
- Minha madrasta.
- Üvey annesi çocuğa kötü davranıyor, değil mi?
- A madrasta é horrorosa, não é?
Üvey oğlunu yamyamlar yedi.
O enteado foi comido por canibais.
2 Üvey Annemin Ayakkabıları
- 2- OS SAPATOS DA MINHA MÃE ADOPTIVA
Üvey babam biliyordu.
O meu padrasto sabia.
Üvey babanızın buna karşı çıkması sizin iyiliğiniz için.
A objeção de seu padrasto é para o seu bem.
Üvey baban davet...
Seu padrasto me...
Üvey kızım hiç olgun olmadığını kanıtlamaya devam ediyor.
Minha enteada continua provando... o quanto é imatura.
Üvey babam da aşağılık bir herif olduğunu kanıtlamaya devam ediyor.
Meu padrasto continua provando o quanto é idiota.