English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ü ] / Üvey anne

Üvey anne traduction Portugais

111 traduction parallèle
- Günaydın, üvey anne.
- Bom dia, madrasta.
Peki, üvey anne.
Sim, madrasta.
Evet, üvey anne.
Sim, madrasta.
Ah, teşekkür ederim, üvey anne.
Oh, obrigada, madrasta.
Annem öldükten sonra Kızılderili bir üvey anne isteyip istemediğimi sordun mu?
Alguma vez me perguntou se eu gostava de ter uma madrasta índia?
Bir anne, hatta bir üvey anne, erkeğin hiç anlayamayacağı şeyler hisseder.
Até uma mãe adoptiva sente coisas que um homem não entende.
Bir parça üvey anne modundasın.
Pareces uma sogra.
Bu nedenle o bölümü kestik. O bölümde üvey anne kor halindeki metal ayakkabıları içinde dans etmeye zorlanmış ve o sahnede üvey annenin en güzel kızının elleri kesilmiş olduğu gibi yaşlı hizmetçi de kurbağaya dönüştürülmüştü.
Portanto, cortámos as partes onde a madrasta é forçada a dançar em sapatos de metal, vermelho-quente, e a cena onde a filha mais linda, fica com as mãos cortadas, bem como a parte, onde o velho servo, é transformado em um sapo.
- Yani, üvey anne.
- Madrasta, queria eu dizer.
Güzel döşemeni pis kıyafetlerimle kirletmemeye dikkat ederim, üvey anne.
Terei o cuidado de não sujar os seus estofos com os meus panos nojentos, madrasta.
Özür dilerim, anne... üvey anne, 12 : 30 dedin sandım.
Desculpe, mãe... madrasta. Percebi 12h30.
- Çalışıyorum, üvey anne, çalışıyorum.
- Eu esforço-me, madrasta.
Biliyorum, üvey anne. Şey...
Eu sei, madrasta.
- Kim geliyor, üvey anne?
- Quem é, madrasta?
Evet, tamamladım anne... Sevgili üvey anneciğim.
Sim, querida mãe... madrasta.
- Söylediğim gibi anne... üvey anne.
- Foi assim, mãe... madrasta.
Başka bir şey var mı, üvey anne?
Mais alguma coisa, madrasta?
Hayır beni sen davet etmedin, üvey anne.
Não foi a madrasta quem me convidou.
Belki de daha çok. Artık bana azize üvey anne rolünü oynamana gerek yok.
E já não precisa de fazer o papel de madrasta mártir.
Bunları sizi soğutmak için söylediğimi sanmayın babacığım, sonuçta bir üvey anne olacaksa onun olmasını tercih ederim.
Não julgueis que o digo para vos irritar, porque, madrasta por madrasta, tanto faz esta como outra.
Bana hep masallardaki kötü kalpli üvey anne gibi davranıyor.
Ela trata-me como a madrasta malvada de um conto de fadas, não interessa o diga.
Artık kötü üvey anne değilim.
Já não sou só a madrasta perversa.
- Benim favori rolüm, kötü üvey anne.
- O meu papel preferido, a madrasta malvada.
Çocuk üvey anne babaya iade edilebilir.
Ele pode ser devolvido aos pais adotivos.
Her ne kadar Bajorlu üvey anne babasının ona sevgiyle davrandığına ikna olsam da,... Rugal bu komplonun açıkça kurbanı olmuştu.
Apesar de os pais adotivos bajorianos o tratarem com carinho, o Rugal foi vítima desta conspiração.
Ne yapıyorsun üvey anne, buraya gel
Fei-Hong. O que estás a fazer? Madrasta, anda até aqui.
Emily'nin üvey anne babasının ikisi de kaza sonucu ölmemiş.
Os pais adoptivos da Emily estão mortos e não foi por acidente.
Canını en çok sıkan ne üvey anne?
O que o incomoda mais, Madrasta?
Tabii, burada oturup soğukta ağlamak üvey anne nasihati dinlemekten çok daha üstün kesinlikle.
Vejo que sentar-se aqui, no frio e na neve, a chorar parece mesmo ser uma ideia bem melhor do que ouvir uma madrasta.
Arzularımı erteleyip duruyor genç bir adamın iliğini kurutan bir üvey anne yada bir dul gibi.
Ela retém os meus desejos, tal como uma madrasta ou uma viúva retém os bens de um jovem.
Bayan Verver seninle üvey anne-oğul olduğunu, en az kocasının da eşi olduğu kadar bilmeli.
A Sra. Verver deve ser menos conhecida como sua madrasta, e um pouco mais como a esposa do seu marido.
Fiziksel ve ruhsal zarar gördü bağlanıp dayak yemek dahil üvey anne ve babasından.
Nas casas adotivas, Jonathan foi vítima... de extremos abusos físicos e emocionais, incluindo... ser amarrado e espancado... pelos seus pais adotivos.
Öfkeli üvey anne, iş, kendini aşamayan havalı çocuklar.
Madrasta raivosa, trabalho e putos fixes que não conseguem ver além de si próprios.
Ama içine bakmak istemedi. Çünkü üvey anne babasına pek düşkün.
Mas ele não quis avançar com isto... porque é tão pegado aos pais adoptivos.
Annen bizi terk etti ama üvey annen sana gerçek bir anne gibi davrandı.
A tua madrasta deu-te um lar, enquanto a tua mãe nos abandonou.
Burada, makul olan ya da olmaya çalışan tek bir üvey anne bile yok!
Não há aí uma única madrasta que seja minimamente decente.
Ve üvey anne-babandan asla söz etmedin çünkü hiç olmadılar!
E nunca falas dos teu pais adoptivos porque não existem.
Benden iyi üvey anne olur. Çok yumuşak başlıyımdır.
Daria uma excelente madrasta, sou muito branda.
"Babam ve üvey annemin anne babasıyla birlikte oturduğumuzu hatırlıyorum."
Lembro-me quando estava em casa de parentes do meu pai e da minha madrasta.
İşte bu kötü üvey anne dedikleri şey. Yuhalamaktan çekinmeyin.
É aquilo a que chamamos de "madrasta malvada" Podem assobiá-la à vontade.
Bir kötü üvey anne var... ve iki de üvey kız kardeş.
Temos uma Madrasta Má... E duas feias meias-irmãs.
Ben de davetliyim üvey anne.
Eu fui convidada, Madrasta.
Ben bir üvey anne istememiştim.
Não encomendei nenhuma madrasta.
Bir kötü üvey anne?
Uma madrasta malvada?
Hala biraz resmi ama üvey anne denmesinden daha iyi.
Ainda soa a emproado, mas é melhor que "madrasta".
Çünkü, çünkü kazanırsa kraliçe o olacak... ve ben de sonsuza kadar üvey anne olarak kalacağım.
Porque se ela ganhar, ela será a Rainha... e eu serei a madrasta para sempre!
Kısaca özetlersek güç delisi kötü bir üvey anne. Çok güçlü bir büyüsü var... ve peri masalları tarihindeki bütün kötüler sarayını ele geçirmiş durumda.
Basicamente, da madrasta má e louca por poder com uma magia jeitosa... e de todos os maus da História dos contos de fadas... que tomaram conta do seu palácio.
Bir üvey anne mi?
Uma madrasta...
Hep kavga ederdik, Mary Anne ile ben ve üvey babası.
Estávamos sempre a discutir, eu e a Mary Anne e o padrasto dela.
- Kör üvey anne.
Strauss.
Bazen üvey bir anne daha iyi olabilir.
Por vezes, uma mãe adoptiva é melhor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]