English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ü ] / Üvey babam

Üvey babam traduction Portugais

228 traduction parallèle
Sadece bir çizik. Dick, bu üvey babam Profesör Humbert.
Dick, este é o meu padrasto, o Prof. Humbert.
Ama üvey babamı da evlatlık edindi ikimiz birden onun yerine geçemeyiz, değil mi?
Mas também adoptou o meu padrasto. E não podemos ambos suceder-lhe, podemos?
Yalnızca gerçek babamı değil üvey babam Tiberius'u da öldürdüm.
Não apenas matei meu pai natural, Também matei o adotivo, Tiberius!
Bu üvey babam.
Este é meu padrasto.
O benim babam değil, üvey babam.
Ele não é meu pai. É meu padrasto.
Ben onunla oturmazdım, ki ben de üvey babamı öldürdüm.
Não me sentaria com ele, e eu matei meu padrasto.
Sanırım kötü bir üvey babamız oldu.
- O nosso padrasto é um chato.
Neden derseniz, üvey babam beni yetiştirme işini devralmaya karar verdi Ama benden nefret etti.
Meu padrasto decidiu me educar, mas ele me odiava.
Bir keresinde, üvey babam o kadar kötü vurmuştu ki, yere yapışmıştım.
Um vez me bateu com tanta força, que tive de me arrastar.
Çünkü üvey babam durmadan beni sıkıştırıyordu.
O meu padastro não me largava.
Ondan sonra üvey babam mesleğini Londra'da icra etmek için çalışmalarını bıraktı ve hayatımızı sürdürmek üzere bizi Stroke Moran'daki dedelerinden miras kalan evine getirdi.
Então o meu padrasto desistiu de se estabelecer como médico em Londres, e levou-nos para vivermos na sua casa ancestral em Stoke Moran.
Daima, üvey babamın vahşi hayvanlara karşı ilgisi vardır.
Sempre. O meu padrasto tem uma paixão por animais indianos.
Ama üvey babam Hank'i özlemiyorum.
Mas não tenho saudades do Hank. É o meu padrasto.
Dün hepiniz, benim ve üvey babamın kıvranışını seyrederek iyi vakit geçirdiniz.
Ontem, divertiram-se todos a ver-me a mim e ao meu padrasto a contorcer-nos.
Üvey babam, üvey erkek kardesim ve üvey kiz kardesimle yasiyorum.
Vivo com o meu padrasto, um meio-irmão e uma meia-irmã.
Bu üvey babam Jerry. O da yeni kamyoneti.
Este é o meu padrasto Jerry e a nova carrinha dele.
Dwight'ın üvey babam olduğunu ve onları aradığını biliyor muydu?
Sabiam que o Dwight era meu padrasto... -... e que chamaria a Vida Selvagem?
Gus benim üvey babam.
O Gus é meu padrasto.
O benim üvey babam.
ele e meu padrasto.
Annem yeni intihar etmişti, üvey babam da tekrar hapse girmişti.
A minha mãe tinha-se matado e o meu padrasto estava na prisão.
A üvey babam radikal yahudi örgütlerinden birinin üyesiydi
O meu padrasto pertencia á Liga de Defesa dos Judeus.
Hayır, o üvey babam...
Não, isso é o meu padrasto.
Ben büyürken, babam evi terk etmişti annem ölmüştü ve üvey babam hapse girmişti.
Quando eu estava a crescer, o meu pai foi-se embora, a minha mãe morreu, e o meu padrasto foi para a prisão.
O ve üvey babam iyi birer arkadaş.
Ele e o meu padrasto são bons amigos.
- O benim üvey babam. Onu öteki odaya götürün.
Leva-o para a outra sala e eu falo com a menor.
Öyle görünüyor ki üvey babamın bir sonraki şartlı tahliye memuru henüz doğma bile doğmadı.
Parece que o próximo agente da condicional do meu padrasto ainda nem nasceu.
- Bu benim üvey babam, gitmeliyim.
- Era o meu padrasto. Tenho de ir.
Thierry, üvey babam.
Thierry, o meu avô.
Annemin çok içtiğini ve üvey babam ölünce ona dayanamadığımı anlattım. Oysa tam tersiydi!
Eu disse que a mãe bebia, e que me custou muito quando o meu padrasto morreu.
Eski sevgilin benim üvey babam olacak.
Seu "ex" como sogro!
Ama üvey babam.
Mas o meu padrasto...
Başka kimse olanları bilmiyor, şey hariç, bilirsin, üvey babam.
Ninguém mais sabe o que aconteceu, só tu e o meu padrasto.
Tanrım, üvey babam bunu öğrendiğinde, tek söylediği :
Quando o pai soube começou logo com :
Böylece üstüne oturabiliyordum ve üvey babam beni bahçede kaydırıyordu.
Sentava-me nela e o meu padrasto arrastava-me pelo quintal.
Annem de üvey babamın kontrolünden kaçmak istedi.
A minha mãe teve de pôr uma ordem de restrição contra o meu padastro.
Sürekli kötü bir şeyler olduğunu düşünüyorum ve biliyorum sorumlusu kahrolası üvey babam.
Não páro de pensar que está a acontecer alguma coisa horrível, e... É o raio do meu padrasto, sei que é.
Yarın üvey babam geliyor.
O meu padrasto vem aqui amanhã.
Hiçbir şey üvey babamın kafasını bu kadar bozmaz.
nada iria chatear mais o meu pai do que isso.
Annem yeniden evlendi ve üvey babam beni etrafta istemedi
Minha mãe voltou a casar-se e meu padrasto não me queria.
Libby benim üvey babam olmadığına çok üzüldü.
A Libby disse que era pena seres mesmo meu pai.
Eğer üvey babam olmuş olsaydın seni annemden çalabilirmişim.
Se fosses meu padrasto, podia roubar-te à mãe.
Bir yıl önce öğrendim ki homofobik babam aslında homofobik üvey babammış. Gerçek babam kim bilmiyorum bile.
Eu descobri há um ano que o miserável do meu homofóbico pai... é, afinal, o meu miserável homofóbico padrasto, e não sei quem é o meu pai.
Geçen yıl kötümser homofobik babamın aslında... kötümser üvey babam olduğunu öğrendim, ve gerçek babamın kim olduğunu bilmiyorum.
Eu descobri há um ano que o miserável do meu homofóbico pai... é, afinal, o meu miserável homofóbico padrasto, e não sei quem é o meu pai.
Ama benim üvey babam kötü değil, sadece uyum sağlıyor.
Mas o meu padrasto não é mau Ele só se está a adaptar
Babam böyle yaşamayı asla kaldıramazdı. O yüzden üvey annemle konuştu.
Ele nunca conseguiria viver uma mentira dessas e disse-lho.
Helen hala babamın üvey kardeşi.
A minha tia Helen é meia-irmã do meu pai.
özellikle mi abuelito... büyükbabam, babam... üvey annem, Dolores, hepinizi çok seviyorum... y Los Vatos Locos.
Especialmente ao meu avozinho, Ao meu avô, ao meu pai, à minha madrasta, Dolores, que eu amo muito, E Los Vatos Locos.
Bir süre sonra ne kadar bilmiyorum üvey ailem beni bir otel odasına götürdü ve babamı göreceğimi söyledi.
Algum tempo depois - não sei quanto - os meus pais adoptivos levaram-me para um quarto de hotel e disseram-me que ia ver o meu pai.
Memphis'teki büyükannemin yanına gideceğim demiştim,... Oysa Indiana'ya, üvey kardeşim Bill'in yanına gidiyordum. Öz babam öldüğü zaman onu bir kere görmüştüm.
Eu disse que ia viver com a minha avó em Memphis, mas ir para Indiana ter com o meu meio-irmão Bill, que eu vira só uma vez, quando o meu pai morreu.
Ohh, işte babam ve üvey annem geliyor.
Ali vem o meu pai e a minha madrasta.
Evet, babam ve üvey annem Hawaii'de evliliklerini yeniliyorlar.
O meu pai e a minha madrasta vão renovar os votos ao Havai.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]