Uzaklastırmak traduction Portugais
537 traduction parallèle
Biliyorum. Ama, Profesör, tüm istediğim Mina'yı bunların hepsinden uzaklaştırmak.
Eu sei, mas, Professor, tudo o que quero é levar a Mina para longe de tudo isto.
Bunu, şüpheleri ondan uzaklaştırmak için yaptı.
Isso foi para desviar as atenções dela.
Onları bizden uzaklaştırmak için elinden geleni yaptı gibi görünüyor.
Ele fez o melhor para os afastar de nós.
Onu Phyllis'ten uzaklaştırmak istedim.
Queria mantê-lo afastado da Phyllis.
Hawaiililer, onları uzaklaştırmak isteyince, yaygara çıkardılar.
Os havaianos tentaram dispersá-Ios. Eles mostraram-se agressivos.
Aklımı biraz bu işten uzaklaştırmak için sinemaya veya o tarz bir yere gitmeye karar verdim.
Decidi ir ao cinema, ou assim, para ver se clareava as ideias.
Bu dikkatimizi çemberin başka bir yerinden uzaklaştırmak için bir hile olabilir.
Pode ter sido para nos atrair para outra parte do perímetro.
Davarları bizi evden uzaklaştırmak için çaldılar.
Roubaram o gado para nos afastarem.
- Hannassey'lerin tarafında değilim, ama susamış sürüleri sudan uzaklaştırmak bana doğru gelmiyor.
Não estou do lado dos Renessys, mas expulsar o gado... da água não me parece correto.
Konvoydan uzaklaştırmak için yapılan basit bir hile.
É navio de calado baixo. Usado para ser alvo em vez do comboio.
- Bilmiyorum, çocuğu buradan uzaklaştırmak istiyorum.
Não sei... Quero levar o miudo embora...
Şüpheleri asıl casusumuzdan uzaklaştırmak için yarattığımız... var olmayan yemimiz George Kaplan, şans eseri kanlı canlı bir yeme dönüştü.
O nosso inexistente e armadilha, George Kaplan, foi criado para desviar as atenções do nosso agente real, acabou por se tornar uma armadilha com vida.
Seni buradan uzaklaştırmak için üste para bile veririm.
Pagava para te tirarem daqui.
Ne de Türkleri uzaklaştırmak için.
Para expulsar os turcos.
Tom Robinson'u kendinden uzaklaştırmak zorundaydı.
Ela tem de pôr Tom Robinson longe dela.
Saldırı ihtimalini uzaklaştırmak için onları yerleştirmeliyiz.
Devemos posicioná-Ios de modo a repelir uma invasão.
Bu kederden uzaklaştırmak için seni. ansızın sevinçli bir gün tertipledi.
Um pai que, para pôr fim a vossa tristeza, organizou um súbito dia de festa.
Deli Annie, onu benden uzaklaştırmak zorunda kalmışlardı.
É verdade. A Annie, tiveram de levá-la pra longe.
Güveyi çiçeklerden uzaklaştırmak için helikopterle izlerim. Sonra Roy Lockheed Starfighter'la gelip havadan havaya füzeyle saldırır.
Sigo a traça no helicóptero para a afastar das flores, depois o Roy aparece no caça Lockheed Starfighter e ataca-a com mísseis ar-ar.
Ve bu nedenle o günlerde Ortadoğu'ya baskı yapıp onları savaş için tahrik etmeye çalıştık. Alman birliklerini İngiltere sınırlarından uzaklaştırmak zorundaydık.
Por isso, começámos desde logo a forçar, pressionar e pedir mais armamento no Médio Oriente e tivemos de tirar o armamento daqui, da defesa britânica.
Beni Berlin'e gönderip, uzaklaştırmak istiyor.
Ele quer me mandar embora para Berlim.
Başkanlık için adaylığını koymak, dev petrol şirketleri ile savaşmak aracıları yok etmek kiliseleri vergilendirmek, seçmek heyetini dağıtmak ulusal marşı değiştirmek ve avukatları devlet kademesinden, özellikle Kongre'den uzaklaştırmak.
a eliminar subsídios aos agricultores, tributar às Igrejas, eliminar o colégio eleitoral, trocar o hino nacional... e tirar os advogados do governo, especialmente do Congresso.
Ateşi kesin bir ya da iki saat daha yaralılarımızı uzaklaştırmak için.
Cesse fogo. Uma hora... Duas.
O üs gemilerini sizden uzaklaştırmak için bu yüzden Pegasus'u seçtim.
É por isso que propus que a Pegasus levasse as três naves para longe.
O artık güçlerini diğerlerini yoldan çıkarıp, doğruluktan uzaklaştırmak için kullanıyor.
Ele usa os seus poderes para corromper e guiar outros para longe da verdade.
Ulusal Bütünleşik Veritabanı'nı, Big Brother görünümünden uzaklaştırmak istiyorum.
Estou a tentar que a Base de Dados Nacional Integrada seja menos "Big Brotheriana".
Ve sonra, değiş tokuşta... teyp kaydedicisi için yamyam şef sana film kutularını uzaklaştırmak için izin verecek.
Claro, em troca do gravador... O chefe canibal permitiu que nós levássemos as latas com os filmes.
Onu yavaşça karısından uzaklaştırmak ve sadece benim olmasını sağlamak istiyordum.
Queria afastá-lo aos poucos da sua mulher e torná-lo meu.
Küçük yaramaz kağıtlarımı yere saçmıştı. Uzaklaştırmak istemiştim.
O sacaninha atirou-me com a papelada e agarrei-o.
Buradan uzaklaştırmak mı?
Levá-lo daqui?
Kötü şansı uzaklaştırmak için yapıyor.
- A conjurar a má sorte.
Propaganda Kurulu, dünyanın ilgisini Kuzey Afrika'da verdikleri kayıplardan... ve Doğu Avrupalı mahkumların... gördüğü insanlık dışı muamelelerden uzaklaştırmak için canla başla çalışıyor.
O Ministério da Propaganda esforça-se por desviar a atenção do mundo... das derrotas no Norte de África... e dos tratamentos desumanos infligidos aos presos dos países da Europa de Leste.
Genesis'i uzaklaştırmak mı?
Roubar Génesis? Quem está a roubar Génesis?
Biliyorsun Diana, Bay Donovan'ı uzaklaştırmak yerine dönüştürülerek bize oldukça yararlı olabilir.
"Senhora", isso é uma anedota. Em breve, deixará de se preocupar. Vou ter convosco daqui a pouco.
- Seni buradan uzaklaştırmak istiyorum.
E eu vou levar você para longe.
De Franco'yu öldürmek için onu polis korumasından uzaklaştırmak zorundaydılar.
Para matar o De Franco, tinham que o afastar da protecção policial.
O yüzden kızgınlığını beni uzaklaştırmak için kullandın.
para me afastares.
Annenin beni uzaklaştırmak için yaptığının aynısı.
O mesmo que faz agora para os afastar.
Kötü anılarını canlandırmak istemiyorum... ama Serrano Chicago'da iş yaparken seni oradan uzaklaştırmıştı, değil mi? Beni uzaklaştırmadı.
Olha, não quero trazer o passado para aqui, mas não foi o Serrano que saiu de Chicago quando ele orientava as coisas lá?
Ona sorulduğunda, bayan hayranlarını uzaklaştırmak için kullandığını söylerdi.
Se lhe perguntasse, dir-lhe-ia que o usava para afugentar as admiradoras.
Mikey'i erkekleri uzaklaştırmak için kullanıyorsun ve şimdi sıra bende.
Já te vi usar o Mikey para afastares os homens e agora sou eu.
Bunları seni kendimden uzaklaştırmak için söyledim... çünkü benimle yaşamanı isteyecektim.
Só disse aquilo para te afastar de mim, porque ia pedir-te para ires viver comigo.
Ama seni uyarıyorum. Erkekleri uzaklaştırmak gittikçe daha zor oluyor.
Mas, aviso-te, está cada vez mais difícil afastar os homens.
Size amacımızın Teneke Adam'ı tehlikeden uzaklaştırmak ve... bulduklarımızı Yıldızfilosu'na bildirmek olduğunu hatırlatmalıyım.
Devo recordar-lhe que a nossa missão é afastar o Homem de Lata do perigo e informar o que descobrirmos à Frota Estelar.
Ya da Tanrı isterse daha da uzaklaştırmak için.
Ou talvez afastá-los ainda mais, se Deus permitir.
Kendimi partiden uzaklaştırmak mı?
Expurgado?
Onu benden uzaklaştırmak için ne yaptıysam.
Fizesse o que fizesse, não conseguia afastá-la.
- Bu şeyi uzaklaştırmak için geliyorlar yani.
- Então eles vêm buscar esta coisa.
Sadece oğlum Jeff'i LA'den uzaklaştırmak istiyorum.
Só queria tirar o meu filho Jeff de Los Angeles.
O seni benden uzaklaştırmak istiyor.
Não me faça isto!
Nişanlarını baloda açıklayarak... dedikoduları kontesten uzaklaştırmak istiyordu. Böylece May'in ve bütün ailesinin arkasında olduğunu gösterecekti.
Queria que o anúncio do seu noivado... afastasse os mexericos da Condessa... e mostrasse o seu mais ardente apoio a May e a toda a sua família.
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24